Dengeler-dengesizler
Başbakan Tayyip Erdoğan, dün 10 bakan ve 100’e yakın işadamıyla Atina’da idi... Ziyaretin maksadı, tarihinin en önemli ekonomik kriziyle çalkalanan Yunanistan’a acil yardım çareleri aramak... Atatürk, Kurtuluş Savaşında, işgalci Yunan ordusunu mağlup ettikten sonra, önüne serilen Yunan bayrağını çiğnemeyi ret etmiş ve sonra Başbakanı İsmet Paşa ve Dışişleri Bakanı Dr. Tevfik Rüştü Aras’a, Yunanistan’la dostluk köprüsü kurdurmuş ve yaklaşan Alman ve İtalyan tehlikesine karşı, “Balkan Paktının” kurulmasına öncülük etmişti! İsmet Paşa-Venizelos buluşması bu dostluk çabalarının önemli bir noktası idi...
İkinci Dünya Savaşında, açlıktan kıvranan Yunanistan’a vapur dolusu gıda yollayan tek ülke de Türkiye oldu...
Komşudaki yangın
Atatürk’ün dış politika anlayışının bir ifadesi de “komşuda yangın varsa, buna seyirci kalınamaz” sözleriydi... Bugün, komşuda yangın var, üstelik sirayeti de mümkün. Bunun için Türkiye “komşuya”, yardım elini uzatmalıdır!
Biz âlicenap bir milletiz... Bu hasletimiz, tarihte İrlanda’ya, Fransa’ya ve hatta Amerika’ya kadar ulaşmıştı! Bu, asla boyunduruk altında yaşamamış olmamızın ve hep “Ağa” olmamızın şanındandır! Bakın Yunan bağımsızlık savaşında olanlara; mesela, 1820’de Mora’da, 20.000 Türkün bir gece Rum komşuları tarafından katledilmesini, sonra Girit’teki mezalimi, bizden kim hatırlar ve hatırlatır! Maalesef, dış ilişkilerde “unutmak ebedi bir şifa” olmuyor!
Fakat maalesef Yunanlılar -şuur altlarında ve bazen de üstünde- beş yüz yıl Osmanlı egemenliği altında yaşamış olduklarını unutmazlar... Bu onların kompleksidir!
Kader ortaklığı
“Soğuk Savaş” döneminde önce “Truman Doktrini” ile sonra da NATO kapsamında Türkiye ile Yunanistan’ın kaderleri birleşti, müttefik oldular. Ancak savaş sona erdikten sonra ilişkiler, Ege adaları konusunda ve Kıbrıs sorunuyla iş havalarda uçak dalaşlarına, denizde Kardak krizine kadar tehlikeli noktalara geldi... Türkiye maalesef, pek üzerine varmaz ama, Batı Trakya’da Yunanların Türklere baskıları devam ediyor. Ve Yunanın, Patrikhane-Ruhban okulu hususunda talepleri var...
Savunma-silah dengesi
Bu tarihi ziyarette, Yunanistan’ın mali durumunu düzeltmek için, askeri harcamalarda, iki taraflı azaltma ve tasarruf, iki ülke silahlı kuvvetleri arasında yeni güven artırıcı önlemler gibi askeri konular, Ege’de hava ve karasuları ihlallerinin kaldırılması gibi konular da var!
Burada biraz durmak, düşünmek lazım! Farz edelim ki Yunanistan -şimdilik- Türkiye için bir tehdit oluşturmuyor! Türkiye’nin zaten, öteden beri Yunanistan’ın toprak ve adaları üzerinde gözü yok ve saldırmaya da hiç niyeti yok!
Ama ya sonra? Yunanın; lafın gelişi, “bitleri kanlandı” kompleksleri depreşti! Kıbrıs meselesi alevlendi! Daha önemlisi, dünyada dengeler, uluslararası satrançta taraflar değişti! Bu ihtimaller, hep varit! Keşke olmasa, keşke Yunanistan ve Türkiye, Fransa ve Almanya gibi savaş baltalarını gömebilse.
Ancak şu bağlamda, iki ülke arasında “silah-savunma” dengesini sağlamak için her şeyden önce iki tarafa, dışarıdan gelebilecek tehlike ve tehditlerde eşitlik, denge var mı?
Başbakan Yunanistan “çıkarmasına”, 10 bakan ve 100 iş adam ile giderken, neden yanına Genelkurmay’dan da bir “danışman” almadı? Hatta Millî Savunma Bakanı Vecdi Gönül, neden Bakanlar arasında yok? Böyle olunca Erdoğan, “iyi niyetiyle”, Türkiye’ye ileride çok pahalıya mal olabilecek vaatlerde bulunabilir! Yoksa burada da “askeri vesayet” korkusu mu var?
Ve yalakalık
Bu, hayırlara vesile olabilecek “ziyarete” inanılmaz bir yalakalık damgasını vurdu. Amerika’dan bildiğim Egemen Bağış, “Erdoğan ve Papandreu, Atatürk ve Venizelos’dan daha önemli liderler olabilir” demiş! Böylesine yağcılık ve yalakalık karşısında “pes” demekten başka çare yok! Adam Erdoğan’ı iyi tanıyor da Atatürk’ü hiç tanımamış!