"Demokrasi şehidi" mi dediniz!

Ölüm/öldürülme yıldönümü dolayısıyla yeni bir "Menderes ve demokrasi şehitlerini anma" sezonu açıldı...

Adnan Menderes'i sevmek başka bir şey; kimseden izin yahut onay alacak haliniz yok sevebilirsiniz...

Siyasi aidiyet duymak başka bir şey; siyaseten kendinizi onun çizgisine/çizgilerinden herhangi birine yakın hissedebilirsiniz...

"Gelenek" olarak görüp, benimseyebilirsiniz...

"Dede yadigarı" diye saygı duyabilirsiniz...

Onun üzerinden darbelerle (onun darbeye, darbe koşullarını olgunlaştıran hatalar zincirini de dahil ederek) hesaplaşabilirsiniz...

Ama her şeyin de bir oluru var.

İktidarının sicilinde;

Bilim ve fikir adamlarına getirilen yasaklar...

Köy Enstitüleri'nin kapatılması...

Tahkikat Komisyonlarıyla hukuksuzluğun hukuk kılıfına sokulması...

"Kara Cübbeliler" çıkışı...

Üniversitelerin kapatılması...

Tarikatlaşmanın Cumhuriyet tarihinde görülmemiş seviyeye ulaşması...

"Kütük marifetleri"...

İnönü'nün seçim bölgesi Malatya'nın ikiye bölünmesi, Bölükbaşı'nın seçim bölgesi Kırşehir'in ilçe yapılması...

Yayın yasakları ve gazetecilerin cezaevlerine atılması...

"Muhalefetin kin ve husumet cephesine karşı Vatan Cephesi kurun" çağrısıyla, toplumu kamplaştırılması...

Ve benzeri yığınla "demokrasi karşıtı" tavır bulunan bir siyasi liderden "demokrasi şehidi" olur mu?

Hiç itirazım yok;

Adnan Menderes ve arkadaşları, Yassıada'da hukuksuzluğa uğramıştır. Çok ağır hukuksuzluğa uğramışlardır.

Yassıada Mahkemesi bir "tiyatro"dur ve tekrarından ancak korunmayı dilememiz gereken bir tragedya sergilemiştir.

Menderes ve arkadaşlarının idamıyla sonuçlanan yasal görünümlü süreç Türk hukuk tarihinin en lekeli sayfalarından biridir.

Menderes, "darbe"nin "kurbanlarından biri"dir;

Ama zinhar "demokrasi" merkezli bir kahramanlık atfedilebilecek biri değildir.

Sapla samanı karıştırmadan da sahip çıkmak mümkün sanıyorum "hatıralarınıza"!

Sevdiklerimizi çarpıtmaya gerek duymadan sevebildiğimiz, savunabildiğimiz... Onlarla mesnetsiz mübalağaların desteği olmadan övünebildiğimiz...

Sevmediklerimizi çarpıtmaya gerek duymadan yerebildiğimiz...

"Ölçü"lerimizin olduğu günler geldiğinde her şey -hiç değilse- daha medeni, daha saygılı bir çizgide seyredecek...

***

Ya "Adını Cumhuriyet koydum" derlerse...

İstanbul'a yapılan ve konumu, insani koşullarda ulaşımın güçlüğü gibi nedenlerle, benim gibi birçok kişiyi uçak yolculuğundan buz gibi soğutacağı aşikar yeni havalimanı, 29 Ekim'de açılıyor ve ismi sır gibi saklanıyor ya...

Şimdi bu arkadaşlar, güya geç de olsa Atatürk'ün kıymetini anlamaya başladılar ya...

Bir yandan İskilipli Atıf adına müze açarken, bir yandan Akdamar'da ayin yaparken, bir yandan da "millî bayramları" kutlamaya lütfedip, müfredata "Atatürk" derslerini yeniden ekleyip milliyetçilerin ağzına bir parmak bal çalıyorlar ya...

İster misiniz, günün anlam ve önemine binaen "Cumhuriyet Havalimanı" koysunlar yeni alanın adını!

Bana sorarsanız ne siz isteyin, ne onlar koysunlar!

Sonuçta, ne malum "Cumhuriyet" dediklerinin, 1923 yılında kurulan Atatürk Cumhuriyeti olduğu değil mi?

Ne malum, kurucusu olduklarına inandıkları "2. Cumhuriyet"i kast etmeyecekleri?

Ne malum, tarihe burayı bir nevi "hükümranlık/hükümdarlık alameti" gibi not düşmeyecekleri?

Aman diyeyim, olmaz ya, olur da "Cumhuriyet" tabelası görürseniz o gün havalimanında, bayramını kutladığımız "Cumhuriyet" sanıp da yelkenleri indirmeyin, temkinli gidin!

***

"Vasiyet"e ihanet(!)

Sözün bittiğini zannettiğimiz çok yerde nutkumuz tutuldu bugüne kadar ama her seferinde sözün kifayetsiz kaldığı yeni bir yere sürüklemeyi başardılar bizi;

İşte yenisi...

Kurumlar, kuruluşlar, politikalar hatta binalar; 16 yılda "Atatürk'ün mirası" dediğimiz ne varsa el uzattılar... Çoğunu haraç mezat pazarladılar... Satamadıklarının içini boşalttılar... İtibarsızlaştırmaya çalıştılar... Silmeye uğraştılar...

Tamamı "siyaseten"di; yahut "ideolojik"ti;

Keza bizim "miras" dediğimiz de "ideolojik" bir "varlık"tı.

Bu defa sahiden de, Atatürk'ün sözlük anlamıyla da "miras"ı olana göz diktiler. "Vasiyetini" çiğneme cüreti göstereceklerinin işaretini verdiler;

Hak, hak getire...

Hukuk da...

"Çizmeyi aşmak" diye bir eşik yok mu bu ülkede; olması gerekmez mi, nerede o eşiğin bekçileri!

***

SORU-YORUM

Özel Okul Teşvik sonuçlarının okulların açıldığı gün açıklanması mantıksız değil mi; çıkıp çıkmadığını bilmeden neye göre kayıt yaptırsın ki aileler?

Yazarın Diğer Yazıları