''Demirören kredilerinin'' korkunç boyutu

Takip edenler bilir, bir süredir yazılarımda kamu bankalarının Hazine''ye dayanarak saçtığı kredileri inceliyorum.

Normal bir vatandaşın aklının alamayacağı büyüklükteki paraları sahte evrak, teminatsız dilekçe, güvencesiz sermaye demeden nasıl dağıttıklarını anlatıyorum.

Daha önceki yazımda Vakıfbank aracılığıyla dağıtılan milyarlarca liralık kredileri anlatmıştım.

Bu işin bir de Ziraat Bankası ayağı var.

Bankanın kullandırdığı toplam krediler 2016 yılı sonu itibarıyla 236,6 milyar TL düzeyinde gerçekleşirken bu rakam 2020 yılı sonu itibarıyla 600,7 milyar TL düzeyine ulaşmış.

Hemen aklınıza Yıldırım Demirören''in aldığı kredi gelecek. Ama iş çok daha büyük ve ciddi. O ufak bir örnek…

Mesela tarımsal kredilerde toplam kredi artış oranı yüzde 130 iken vadesi geçmiş kredi artış oranı yüzde 165 olarak gerçekleşmiş.

Kurumsal kredilerde ise toplam krediler yüzde 241 oranında artarken vadesi geçmiş krediler yüzde 1933 olmuş.

Daha da önemlisi vadesi geçmiş ve değer düşüklüğüne uğramış takibe düşen krediler yüzde 481 ve karşılıklar yüzde 553 gibi çok yüksek bir oranda artmış.

Yani batık bir ekonominin batık kredilerinden bahsediyoruz.

Devam edelim…

Raporları okurken öğrendim banka şubelerinin onarım ve tadilat işleri, ihalesiz olarak yaptırılıyormuş.

Bu kapsamda 2020 yılında yaptırılan 55 inşaat işinin toplamı KDV hariç 71.4 milyon TL olarak gerçekleşmiş olup, bu tutarın; 35.4 milyon TL tutarında 45 adedi tadilat ve onarım, 36 milyon TL tutarında 10 adedi bina yapım işi var.

2019 yılında da benzer şekilde ihalesiz şekilde yaptırılan toplam tadilat işi 31.2 milyon TL tutmuş

2021 yılında 47 işin 47 firmaya verildiği belirlenmiş. Aynı firmaya verilen ikinci işlerin ise birinci işlerin tamamlanmasından sonra verildiği görülmüş. Kendisine iş teklif edilen firma, bankanın belirlediği fiyat üzerinden sözleşme imzalamış.

Ek bilgi olarak bunu da aktarmak istedim.

Bir konu da banka bünyesinde kiralanan araçlar.

Gözüme çarpan iki araç var. Diğer araçların aylık kirası KDV hariç 4.000 TL-14.250 TL arasında değişirken iki aracın kirasının KDV hariç aylık 45.000 TL olduğu anlaşılmış.

Makam aracı olup olmadığı belirtilmiyor ancak aylık 45.000 TL''ye kiralanan araçlardan birisi banka tarafından kullanılırken, birisinin banka dışına tahsis edildiği görülmüş.

Dahası banka dışına tahsis edilen kiralık 91 aracın bir aylık kira yükünün KDV hariç yaklaşık toplam 489 bin TL olduğu (yıllık 5.8 milyon TL) anlaşılmış.

Banka dışına tahsis edilen kiralık 91 aracın; 46''sı sponsorluk hizmetleri kapsamında tahsis edilirken, 45''inin diğer kamu kurum ve kuruluşlarının talebi üzerine tahsis edildiği belirtiliyor.

Bir bana mı ilginç geliyor bu işler…

Neyse Vakıfbank ve Ziraat Bankası''nın raporlarının ardından sac ayağını tamamlayalım.

Halkbank''ın da diğer iki bankadan farklı bir yanı yok.

Birincisi, bankadaki yönetim kurulu üyelerinin ilgili mevzuatta aranan şartları haiz olup olmadıklarına dair kurala riayet edilmemiş.

İkincisi, birden fazla komitede görevlendirilecek üyelerin bu komitelerdeki sorumluluklarının, "görevlerin ayrılığı ilkesine" uyarlığı gözetilmemiş.

Daha anlaşılır bir şekilde aktarayım…

Bankaların, yönetim kurullarınca belirlenen niteliklerin yanı sıra bankacılık veya finans alanında en az on yıllık deneyime sahip üyeler arasından bir denetim komitesi oluşturulması kuralı var.

Adı üstünde iç işleyişi denetleyecek. Denetleyip sonuçlarını da yönetim kuruluna aktaracak.

Kredi Komitesi de böyle bir oluşum.

2020 yılı içerisinde Kredi Komitesi 50 defa toplanmış, 560 adet karar aldığı ve 31.12.2020 itibarıyla 806 firma için bankanın nakdi ticari krediler riskinin 18.6 milyar olarak gerçekleştiğini belirlemiş.

Haliyle banka içi bir soruşturma gerçekleştirilmiş.

Ancak…

Banka Disiplin Yönergesi''nde yapılan değişikliklerle müfettiş soruşturması ve Disiplin Komitesi kararıyla kusurlu personele mali sorumluluk yöneltilmesi ve zarar tazmini kararı alınması yolunun kapatıldığı anlaşılmış.

Dolayısıyla yapılan yönerge değişikliği neticesi ana faaliyeti finansal hizmetler sunmak olan banka bünyesinde personelin kasıt, ihmal ya da tedbirsizlik sonucu hukuka aykırı işlemleriyle banka veya müşteri zararına sebebiyet vermesi halinde ne olacağı konusu karışmış.

En nihayetinde altın bir bankacılık kuralı olan orta ve üst düzey yöneticileri de kapsayan disiplin süreçleriyle mali yaptırım ve tazmin sorumluluğu yöneltilmesi imkânı ortadan kaldırılmış.

Sonuç olarak…

Bu raporları incelediğim yazıların sonunda, dönüp dolaşıp milyarlarca lira kredi dağıttıktan sonra geldiğimiz yer devlet hazinesinin kapısı oldu.

Sahte raporlara dayalı, sadece beyanatın bile yettiği milyonluk kredileri vatandaşa göstermezlerken kamu bankaları öğrendik ki yöneticilerine bile ödetmediği işlem hatalarının sonuçlarını, vatandaşın sırtından çıkaracak.

Selda Bağcan''ın aklımızdan hiç çıkmayan o türküsüyle bitirelim:

Yetim sırtından doyan doyana,

Doyan doyana,

Gönül bu oyuna nasıl dayana?

Nasıl dayana?

Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana…

Yazarın Diğer Yazıları