Milli futbol takımı, Dünya Kupası elemelerinin ilk maçlarında hayal kırıklığına uğradı ve işini zora soktu. Bunun için takımın teknik direktörü Fatih Terim suçlanıyor doğal olarak, Kemal Kılıçdaroğlu'nu suçlayacak değiliz ya?
Tabii Futbol Federasyonu da eleştirilerden nasibini alıyor.
Bunun üzerine Federasyon Başkanı Yıldırım Demirören, havuz televizyonuna çıktı. Meğerse bu eleştiriler Yenikapı ruhu nedeniyle futbola yönelmiş. Şöyle diyor:
"Türkiye'de iki şey var: Siyaset ve futbol. Hepimizi kalbinden vuran darbe girişiminde Türkiye, Yenikapı'da birleşti. Şimdi nereden vuracak? Futboldan."
Bence Demirören belli ki bu işi iyi öğrenmiş. En iyi savunma hücumdur! Yakında yenildiğimiz maçların hakemlerinin de FETÖ tarafından satın alındığını söylerse hiç şaşırmayın derim. Hatta rakip takımların futbolcuları bile kripto FETÖ'cü olabilir, aman diyeyim!
Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet
***
Kimseyi kandırmayın, herhalde AKP boşuna heyecanlanmadı
-------
AKP başkanlık sistemini yeniden pişirip önümüze koymaya çalışıyor. Çünkü MHP Genel Başkanı "Fiili durumu hukuki duruma getirmek gerek" deyince AKP bunu başkanlık sistemi için yeşil ışık olarak kabul etti.
Şimdiki tartışma şu; MHP gerçekten yeşil ışık yaktı mı?
Yaygın kanı MHP'nin başkanlık sistemi için oy vereceği yönünde. Böylelikle referandum yolunun açılmasını sağlayacak 330 rakamına ulaşılacak. Ondan sonrasına halk karar verecek.
Kimileri ise "hayır" diyor.
"Bahçeli'nin sözlerinden destek anlamı çıkmaz. Bahçeli sadece AKP'yi gücü yetiyorsa değişiklik için Meclis'e gelmesini ve tartışma tavsiye ediyor" tezini savunuyor.
MHP'nin ne amaçladığını anlamak mümkün değil. Bu bugün olduğu gibi dün de böyleydi. Ama bildiğimiz MHP'nin her seferinde kendi aleyhine kararlar aldığı ve bunların hep iktidar partisine yaradığı yolunda. Bu olayda da AKP'nin boşuna heyecanlandığını sanmıyorum.
Binali Yıldırım sadece bir Meclis konuşmasına dayanarak "Başkanlık seçimi getiriyoruz artık" demez. AKP sözcüleri referandum tarihleri veremez. Belli ki daha önceden konuşulmuş bu konu.
Başkanlık konusunda bu kez eşik aşılır mı, onu söylemek şimdiden mümkün değil. MHP kamuoyundan gelen baskılarla geri adım atabileceği gibi kendi grubunu gizli oylamada kontrol edebilir mi bu bile belli değil. Ama asıl önemlisi MHP'den 14 destek beklerken AKP'nin 40-50 fire vermesidir ki bunu sakın yabana atmayın.
Can Ataklı Sözcü
***
Anlaşılır gibi değil
-------
Başbakan Binali Yıldırım'ın kısa süre önce "Balyoz ve Ergenekon vardı, FETÖ sulandırdı" demişti.
Böyle bir şeyi bir başbakan söyleyince inanılması beklenir, o nedenle açıklamalar iyice ölçüp tartmadan yapılmamalıdır.
17 Aralık olaylarından çok kısa bir süre sonra O dönemde Başbakan olan Tayyip Erdoğan'ın Başdanışmanı olan Yalçın Akdoğan, çok daha önceden "bilirkişi raporlarıyla kumpas olduğu kanıtlanmış" olan Balyoz'un "Cemaat tarafından kurulmuş bir kumpas" olduğunu söylemişti.
Arkasından konu tartışıldı ve sonuçta Balyoz'la Ergenekon'un tüm sanıkları beraat etti.
Başbakan'ın aradan 2 yıl geçtikten sonra tekrar Balyoz'a dönmesi şaşırtıcıdır.
***
Aynı sırada Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın "kumpas sonunda açıldığı ortaya çıkan" Balyoz davasında (aralarında emekli Orgeneral Çetin Doğan''ın da bulunduğu) 7 emekli asker hakkında beraat kararının bozulmasını istemesi anlaşılır gibi değildir…
Güngör Mengi Vatan
***
Bahçeli'nin dediklerini ben desem beni hapse atarlar
------
AK Parti cenahından sesler, şu şekilde yükseliyor:
Bahçeli çok iyi adam...
Bahçeli tam bir devlet adamı...
Bahçeli bizi heyecanlandırıyor.
Bahçeli'yi göklere çıkarmalarının nedeni... Bahçeli'nin "başkanlık sistemi" konulu konuşması...
İyi ama söz konusu konuşmada Bahçeli...
Anayasa çiğneniyor.
Fiili durum yaratılıyor.
Siyaset tıkandı, rejim krizi var.
Cumhurbaşkanı Anayasa'ya uymuyor.
Cumhurbaşkanı yetkisini aşıyor.
Falan da diyordu.
AK Parti cenahı, ısrarla ve inatla Bahçeli'nin konuşmasının o bölümünü... Kulağı olduğu halde duymuyor, gözü olduğu halde görmüyor, kalbi olduğu halde hissetmiyor. Neden acaba?
Ahmet Hakan Hürriyet
***
Piyasanın pimini çekti
-------
MHP Genel Başkanı Bahçeli, AKP'nin performansını yetersiz görmüş olacak ki "başkanlık" konusunu kendi gündeme getirdi. (…) Piyasalara nasıl yansıyacağını yorumlamadan önce MHP için kısa bir durum analizi yapmak istiyorum.
Bahçeli parlamenter sistemden yana olduğunu üzerine basa basa söylediğine göre Meclis'te ret oyu verecek dolayısıyla referanduma gidilemeyecektir. Peki, o zaman Bahçeli bunu neden dile getirmiştir? Bunu anlamıyorum.
Meclis'te kabul oyu verirse referandum için meydanlara çıktığında parlamenter sistemi nasıl savunacaktır?
Adama sormazlar mı "ne çeşitsin sen?" diye… Bunu hiç anlamadım!
Başkanlık sistemi gelirse doğası gereği iki kutup yarışacağından MHP silinecektir. (…) Burada esas soru acaba MHP ne yapmak istemektedir? Anlayan var mı?
***
Gelelim piyasalara…
Dünya ekonomisinin yavaşladığı ve Amerika'nın faiz artırım sürecine girdiği bir dönemde tasarlanan siyasi model değişiminin belki de en önce ekonomik sistem üzerindeki muhtemel yansımalarını tartışmak gerekiyor. Doğruya doğru, Erdoğan dünyada haz edilmeyen bir lider olarak görülüyor. Olası başkanlık sistemi Türkiye için demokrasiden uzaklaşma, otoriter rejimin yerleşmesi, tek adam yönetimi olarak görülecektir. Böyle bir algıda bırakın Türkiye'nin doğrudan yatırım çekmesini, faizleri 5 puan artırsanız bile sıcak para gelmez.
Gelmesin tamam da, Türkiye'de hâlihazırda bulunan yabancı paranın bir kısmı da veda eder. O da etsin…
Büyük yerli yatırımcı da kendini garantiye almak adına yurtdışına para gönderir. Bize ne kaldı?
Bu saydıklarımın hiçbiri TL cinsinden yapılamayacağına göre dolara talep hızla artar ve kur nerede durur bilinmez! Dolar sapıtınca borçlar ödenemez. Sonrasını sizin hayal gücünüze bırakıyorum.
Bir iki demokrasi, insan hakları soslarıyla oylamaya sunulan yeni anayasanın geçmesi halinde ortada ne muhalefet kalır ne aykırı düşünce… İnsanlar işini, şirketini, yaşam kalitelerini kaybetmekten korktukça fikirlerinden vazgeçer, her geçen gün kontrollü yaşar ne harcama yapar ne de yatırım.
Sadece söylentisinin bile doları tarihi rekoruna taşıdığını, borsanın düşüp faizlerin arttığını düşünürsek, bir de referandum akabinde başkanlık sistemi geldiğinde, küp üstüne küp dizmişler, en altından bir çekmişler, sen seyreyle gümbürtüyü……
Murat Muratoğlu Sözcü
***
Akıllanmadılar!..
-------
Gerçi çok iyi biliniyor ama, bunu Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi Prof. Mustafa Öztürk'ün söylemesi önemli…
Öztürk, Meclis Komisyonu'na verdiği ifadede, FETÖ'den boşalan yere diğer tarikat ve cemaatlerin heveslendiği uyarısını yapıyor, Menzilcilere dikkati çekiyor!..
Prof. Öztürk, bu dini yapıların denetlenmesi gerektiğini, Türkiye'de cemaatler için bu kadar özgürlüğün lüks olduğunu belirtiyor… Oysa cemaatlere özgürlük bir yana iktidar bunlarla ortaklık yapıyor…
Prof. Öztürk, "Menzilcilerin devletle ilişkilerinin senli benli olması için çalıştığını bu konuda çok talepkar olduğunu biliyorum" diyor…
CHP, Sağlık Bakanlığı'nın Menzil tarikatının hakimiyetinde olduğunu söyleyip duruyor, aldırış eden var mı?..
Menzilci Belediye Başkanları AKP'nin kıymetlisi değil mi?..
Mehmet Türker Sözcü
***
Komisyon baştan bozuk
---------
15 Temmuz darbe girişimini araştıracak komisyonun ekim ayında dinleyeceği 50 dolayında isim belli oldu. O isimler arasında eski Genelkurmay Başkanları, eski MİT Müsteşarı var ama darbe girişimini bire bir yaşamış kişiler yok. Örneğin MİT Müsteşarı Hakan Fidan darbeyi neden Başbakan ve Cumhurbaşkanı'na haber vermedi, Genelkurmay Başkanı uçakların kalkışını yasaklarken neden kuvvet komutanlarını Ankara'ya çağırmadı? Bu sorular muhataplarına sorulmalıydı ama onlar komisyonu davet edilmedi. Eski savcı İlhan Cihaner'e listeyi sorduk:
- Şu ana kadar açıklanan davetli listesine ne diyorsunuz?
- Sağlıklı bulmuyorum. En başta Komisyon Başkanı Reşat Petek, geçmişte FETÖ ile bağlantısı olan bir isim. AKP'li Komisyon üyesi Hüseyin Kocabıyık ha keza. Bunlar, kendilerinin ve partilerinin geçmişteki FETÖ bağlantılarını ortaya dökebilecek isimleri komisyona çağırırlar mı?
- Diğer isimlere ne diyorsunuz?
- Eski milletvekilimiz Birgül Ayman Güler'i, bir tarihte 'Fetullahçılar CHP'ye oy verdi' dediği gerekçesiyle çağırıyorsunuz ama aynı FETÖ için 'Biz aynı hedefe farklı kulvarlardan yürüyen iki ayrı hareketiz' diyen Yalçın Akdoğan'ı... FETÖ'nün yargıda en yoğun şekilde örgütlendiği dönemlerin Adalet bakanları Cemil Çiçek, Mehmet Ali Şahin, Sadullah Ergin'i çağırmıyorsunuz.
Bu komisyondan bir şey çıkmayacağı baştan belli gibi.
Melih Aşık Milliyet