Demek ki suçlular saraylarında oturan Müslümanlarmış!

“Mavi Marmara kurban taşır, gemiler petrol” başlıklı yazıma tekzip göndermişti İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsanî Yardım Vakfı... Oysa söz konusu yazıda İHH’dan çok hükûmeti eleştirmiştik...
Ortada korkunç bir çelişki vardı çünkü... Türkiye Barzanî ile İsrail arasında petrol kuryeliği yapıyordu... Allah’tan havuz medyası yazdı... Türkiye’den yükünü alan tankerler doğrudan İsrail’e gitmiyor, açık denizde yükünü Liberya bandıralı başka tankerlere aktarıyor, onlar da petrolü İsrail’de boşaltıyor...
Petrolün boşaltıldığı liman da yabancı sayılmaz, Gazze’nin burnunun dibindeki Ashkelon!.. Mavi Marmaralıların indirildiği Ashdod’un güneyinde... İç piyasada ’Zalim İsrail’ söyleminin zirve yaptığı dönemde!..
Bu ticaret hem uluslararası anlaşmalara, hem de iç piyasadaki ‘Davos fatihliği’ tiyatrosuna aykırı düşeceğinden kaçamak bir dil kullanılmaya çalışılmıştı... Meselâ Barzanî’nin sözcüsü Dizaî “Kürdistan hükûmeti olarak herhangi bir devlete direkt petrol satmış değiliz. Petrolümüzü satın alan şirketler, kendilerine gelen talepler üzerine istenilen yere satıyorlar” derken, bizim Enerji Bakanı Taner Yıldız da şöyle yuvarlıyordu lâfı: “Yüklenen kargo İsrail’e mi, başka ülkeye mi gitmiştir bilmiyorum... Bunlar Türkiye’nin problemi değil... Belki kargo İsrail’e gitmiş olabilir ama sattıkları nokta başka olabilir. Biz Türkiye olarak bu kısmıyla ilgilenmiyoruz...”
O yazıyı “Ümmetin çocukları kırılsın, sen ümmetin düşmanına petrol taşı!.. Gel de izah et bakalım!..” diye bitirmiştik... Aksi bir durum varsa hükümetten gelmesi gereken tekzip, bir süre sonra İHH’dan gelmişti... Üzerlerine alması gerekenden daha fazlasını almışlar, o yazının kendilerini karalama amaçlı kaleme alındığını, yayıncılık etiğiyle bağdaşmadığını, haberde yer alan ifade ve ithamların doğru olmadığını öne sürmüşlerdi...
Tekzip mahkeme kararı olmadığı için yayımlamayabilirdik ama çelişkinin daha fazla anlaşılabilmesi için yayımlamış ve altına şu notu düşmüştük: “Mavi Marmara yazısı iktidarın çelişkisine çok net bir şekilde ayna tutma amaçlıydı... Bugün yine zulüm zirveye ulaştı ve katliamlarını sürdürürken bile ilişkiyi ‘en alt seviye’ye indirdiğini açıklayan taraf Türkiye Cumhuriyeti hükûmeti değil, İsrail hükûmeti oldu... Aldatılan ise yine Türkiye kamuoyu... İHH’nın bu acı gerçeğe odaklanacağına, söz konusu çelişkiye vurgu yapan bizim yazılarımızdan rahatsız olması düşündürücü elbette...
Biz mahkeme kararı olmadan ‘cevap ve düzeltme’ yazısını yayınladık... Şimdi İHH bu çelişkilere tavır koyar inşallah... O zaman da hakkını teslim ederiz...”
Allah büyük... Aradan çok değil altı ay geçti... İHH Başkanı’ndan feryat figan yükseldi hükûmete karşı... İsrail, Suriye ve Mısır üzerinden çok ağır biçimde eleştiriliyor siyasî iktidar...
Şu ifadeler İHH Başkanı Bülent Yıldırım’ın: Mısır’da İhvan’ın seçimlere girmesi hataydı, kendileri girmek istemiyordu, Türkiye’nin zoruyla girdi ve kaldıramayacağı yükü omuzlarına aldı... Hem Filistin’e hem de Mavi Marmara mağdurlarına haksızlık yapıldı... Yetkililer ses çıkarmayın dediler... İsrail’in aleyhine olacak belge ve bilgileri Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne göndermediler... El altından ticarî anlaşmalar yaptılar, hacmi büyüttüler... İsrail’e “Biz istediğimiz parayla satın alabiliriz” dedirttiler... Suçlular, Müslümanlardır. Saraylarında oturanlardır. Paralarına para katanlardır.
Havuzlarında yüzenlerdir...
Biz de “Çelişkilere tavır koyarlarsa, o zaman da haklarını teslim ederiz” sözümüzü yerine getirmiş olduk böylece... Dikkat etmelerinde fayda var: Yakın zamanda ‘paralel’ veya onun oyuncağı ilân edilebilirler!.. İsmailağa cemaatine yakınlığıyla bilinen Marifet Dergisi üç ay önce çok ağır eleştirilerde bulunmuştu... Aynı dergi son sayısında ‘devlet eliyle vatanın her yanında manevî yangının yükseldiğini’ vurgulayıp yine haddi aşınca havuz medyası tarafından ‘paralel’ ilân edildi!..
Çünkü cihanda bir bunlar vardır, bir de paraleller!.. Kim bunları eleştiriyorsa mutlaka paraleldir!..

Yazarın Diğer Yazıları