Dehşet ülkesi!..
Sabah yataktan fırlıyorsunuz, çünkü kıyamet kopmuş!..
Ne oluyor?..
Üzerinize afiyet komşunuz azıcık teröristtir de, polislerle kapışmış meslek icabı!..
Dışarı bomba savurup, makineli tüfekle saydırıyor!..
Polisler de ona, yani, sizin komşuya dalmış durumda!.. Etrafınız da mermiler havada uçuşuyor, bombalar patlıyor!..
Yani?..
İstanbullu olarak, İstanbul’un mutena bir semtinde, İstanbullu olmanın tadını çıkarıyorsunuz!..
Mermiler, bombalar, ölüler yaralılar neyin göstergesi?!.
Vatanın her karışının aynı olduğunun!..
Yani Cudi, Hakkari ne ise, aha da İstanbul da o!.. Yok öyle ayrı gayrı, herkes eşit, yaşam aynı!..
Bu keyfin(!) izah tarzı şudur;
“Layığınızla yönetilirsiniz!..” ve de layık olduğumuz gibi yaşarız!..
Fazla bomba var mı komşu!?
Eskiden kapıyı tıklatıp komşudan tuz şeker istenirdi;
“Bizde bitmiş de kardeş, varsa bir fincan ödünç?!”
Şimdi neredeyse mermi alış verişi yapılacak hale gelmişiz!..
“-Şu senin bombalardan iki diş versen, benimkiler toprak altında nem kapmış, paslı paslı!..”
“-Lafımı olur bilader buyur!..”
İçişleri Bakanımız açıklıyor, o gece 60 eve baskın yapılmış. Yani İstanbul’da 60 ev terör örgütü karargahı olarak polis tarafından tespit edilip operasyon düzenlenmiş!.. Düşünebiliyor musunuz 60 ev terör karargahı olarak şehrin göbeğinde mukim!.. Yine devletin açıklamalarından öğreniyoruz, olay sırasında polisler yaralanıyor, bu yaralanmalar teröristin kurduğu bubi tuzakları sonucu meydana geliyor.. Bubi tuzağı nedir?!. Terörist, yakalanmamak için çevre güvenliği almış, kendisine doğru geçiş alanlarını bir nevi mayınlı arazi haline getirmiş yani!.. Bu alanlar, komşularının kullanım sahasındadır aynı zamanda ve mutlaka.. O halde hadi hep beraber, yaşasın İstanbullu olmak!..
Ve aziz İstanbullular!..
Bu durumun böyle olduğu uzun zamandan beri bellidir!.. Zaman zaman konu açığa çıkmış olsa da, üzerinde fazla durulmadan, terör karargahlarının mahallelerde uykuda olmasına adeta fırsat yaratılmıştır!..
Hatırlatalım, şu büyük patlamalarda da, ABD Konsolosluğu baskını sonrasında da, Güngören saldırısında da, saldırganların barındıkları mekanlar nasıl yansımıştı!.. Teröristlerin, nasıl taşındıkları, iskan edildikleri, mahallelerin nasıl belirlendiği konuları yazılıp çizilmişti.. PKK’nın kap kaç çeteleri için kurduğu mahallelerde, etnik karargahlar, irtica merkezleri yaratma çalışmaları hep ortadaydı ama, hepsi o kadar!..
Ülkemizin fotoğrafı
Türkiye’ye dışarıdan bakanların gördüğü manzara ne kadar iç açıcıdır farkında mıyız acaba?..
Siyasi görünüm, sosyal görünüm ve bunların üzerine PKK’sı, devrimci bilmem nesi, mafya, hiç susmayan silahlar, trafik kazaları..!
Soykırım da soykırım!..
TBMM mensubu olabilmiş bir yapı tarafından desteklenen, mafyatik, uyuşturucu baronlarının yönettiği terör çetesi!..
Bir tarafta yoksulluk, leş gibi büyük şehir manzaraları, hemen dibinde, dünya zenginleri klasmanına ulaşmış haramzadelerin süper hayatları!..
İstanbul’un dünyaya son yansıyan fotoğrafı: Dumanlar içerisinde bir apartman dairesi, sokak ortasında yatan ölüler..
Öteki ülkelerden Türkiye’ye gelenler, nasıl bir ruh haliyle geliyorlar dersiniz?..
Maceracılar, petrol lobicileri, gizli servis görevlileri, uyuşturucu tacirleri, silah tüccarları, terör ağaları bir kenara... Akıl sağlığı yerinde bir dünyalı bu memlekete uğrar mı sizce?!..
İstanbullu olmanın bedeli
Sonuç olarak; gencecik bir emniyet amiri şehit bu son olayda, geride bıraktığı eşi ve iki yavrusuna neyi nasıl anlatacaksınız!!?
Bir de kaldırımda manzarayı(!) seyrederken can veren İstanbullu hemşerimiz Mazlum Şeker’in durumu!..
Sana ne be kardeşim, ne işin var orada, tuzluğu kapıp koşmuşsun!..
Olmaz koşacak, İstanbulluluğun gereğini yerine getirecek, kafayı uzatacak, kameraya girecek ki, bakarsın kısmeti açılır!..
Küt diye mermiyi yemiş!.. Kader kısmet, bunu hepimiz de yapıyoruz yani, kısmet onunmuş!..
Son söz...
Bu olay üzerine de bir iki kelam edeyim.. Açıkçası, bu işte hiç de köşeye oturtulamayan soru işaretleri var!?. Kimdir o hücre evdeki?!.. O sloganlar ne iş?.. Birinci Ordu’ya roket atmış, neden atmış?.. Neden o mahallede mesken tutmuş?.
Bakalım altı çıkacak mı!?