Dardaki AKP’nin sistem arayışı
Yaklaşan yerel seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve ardından yapılacak Milletvekili genel seçimleri, her partiden daha çok AKP’yi ciddi ciddi düşündürtmektedir. Nitekim yerel seçimlerde özellikle AKP’nin amaçladığı sonucu alamaması, devam eden seçim sürecinde siyasette taşları yerinden oynatacaktır. Yerel seçimler sonrası Türkiye’nin bir başka bahara uyanması söz konusu olacaktır.
İç gelişmeler olarak; PKK ile AKP’nin yaptığı pazarlıklar ve Güneydoğu’da Türkiye’yi sarsacak beklenmedik gelişmeler iktidar için ciddi endişe kaynağıdır. Diğer yandan Gezi Parkı olayları, Balyoz/Ergenekon davalarındaki ihtimaller, Erbil Kürt Ulusal Konferansı’nın sonuçları ve ekonomideki gelişmeler muhtemel risklerden bazılarıdır.
Dış politikada ise “Suriye-Mısır” eksenindeki çöküş, Esad’ın Suriye’deki yeni hamleleri, PYD’nin bölgede edindiği mevziler Türkiye’yi ciddi biçimde sarsacak gelişmelerdir. Ayrıca ABD’nin Gezi Parkı olayları sırasındaki AKP karşıtı tutumu, ABD Dışişleri Bakanı’nın Mısırdaki askeri cuntanın yaptığı darbeye “Mısır ordusunun ülkede demokrasiyi yeniden inşa etme” harekâtı olduğunu söylemesi, ciddi gelişmelerdir. Kerry, Mısır’da “Ordu, ülkeyi yönetmek için yönetime el koymuş değil, ortada sivil bir hükümet var” diyerek, Erdoğan’ın tam karşıtı
bir duruş ortaya koymuş bulunmaktadır.
Bütün iç ve dış gelişmeler AKP iktidarı için tehlike çanlarının artık ciddi bir biçimde çaldığını göstermektedir. Bu ihtimal AKP kurmaylarına büyük panik yaşatmaktadır. Başbakan Erdoğan’ın, Gezi Parkı mitinglerine misilleme olarak seri mitingler yapması, “Taksim’e değil Kazlıçeşme’ye bakın” demesi, ulusal medyaya “batsın sizin gazeteciliğiniz” diyerek diz çöktürmesi, uluslararası medyaya meydan okuması, Koç Grubu’nu sindirmek bağlamında vergi memurlarıyla “ümük sıkması” için harekete geçirmesi, yaşanan paniğin somut göstergeleridir.
AKP’yi en çok kaygılandıran şey ise Erdoğan’ın mevcut anayasal yetkiler içinde Cumhurbaşkanı olmasıdır. Bu durumda AKP’yi, ANAVATAN ve DYP’nin akıbetine uğramaktan kurtaracak herhangi bir sihirli formül kalmamış demektir.
AKP kurmayları bu sakıncayı gidermek için yeni Anayasa bağlamında “Başkanlık”, “Yarı Başkanlık”, “Türk Usulü Başkanlık” ve “Siyasi Partili Cumhurbaşkanlığı” önerileri getirmişlerdir. Siyasi konjonktür, AKP’nin bu önerilerini hayata geçirebilmesine imkan vermemektedir.
AKP, bu ihtimali düşünerek, yerel seçim öncesi ilk stratejik hamlesini Büyükşehir Yasa’sını çıkararak yapmıştır. İktidar Büyükşehir Belediyelerini kaybetmemek için şehrin sınırlarını belediye sınırları haline getirerek kırsal kesimden devşirilecek oylarla bu belediyelerdeki iktidarını sürdürmeyi amaçlamıştır.
AKP, her türlü Başkanlık önerilerinin muhalefet tarafından reddedilmesi üzerine yeni hamleyi genel seçim sistemi üzerinden yapmayı planlamaktadır.
Bilindiği gibi AKP, 3 Kasım 2002 tarihinde yapılan genel seçimlerde %34,43 oy oranı ile 365 milletvekili çıkarmıştır. 22 Temmuz 2007 tarihinde yapılan milletvekilli seçimlerinde AKP %46,58 oy oranıyla 341 milletvekili çıkarmıştır. 12 Haziran 2011 tarihinde yapılan milletvekili seçimlerinde ise AKP, %49,83 oy oranıyla 326 milletvekili çıkarmıştır.
Mevcut sistemde AKP üç seçim üst üste oylarını artırmasına karşın kazandığı milletvekilliklerinde bir azalma söz konusu olmuştur. Tarafsız kaynakların yaptığı analiz ve anketler AKP’nin oy oranlarında 2013 yılı itibarıyla ciddi bir düşüş olacağını göstermektedir.
Yaşananlar, AKP’yi ilk genel seçimlerde iktidarı kaybetme ihtimaliyle karşı karşıya getirmiştir. AKP’nin mevcut sistemle yapılacak bir seçimde yeterli sandalyeyi elde etmesi ve iktidarını sürdürmesi imkânsızdır.
AKP kurmayları canhıraş bir biçimde her ihtimale karşı, seçim sistemi üzerinde oynayarak iktidarda kalmanın yollarını aramaktadır. Dara düşen AKP, bu dardan kurtulmak için “daraltılmış bölge sistemi” üzerinde çalışmaktadır. AKP bu sistemde milletvekili sayısını düşürüp bölge sayısını artırmayı planlamaktadır. BDP ve AKP için daha az oyla daha çok milletvekili çıkarmanın formülü aranmaktadır.