"Darbeyi yapabilseydiler hepimizi katledeceklerdi"
Balyoz emeklisi olmasına rağmen 15 Temmuz'u 16 Temmuz'a bağlayan o gece, o hain girişimin artık ancak bir seferberlikle engelleneceği anlaşıldığı andan itibaren, kelle koltukta silah arkadaşlarına desteğe koşan -bu ordunun göz göre göre feda ettiği- kurmay subaylardan biriyle konuştum.
"Böyle darbe mi olur" diye bir kanaat yayılıyor ya hızla, kesin bir dille itiraz etti:
"Gelmiş geçmiş en kompleks darbe planıydı. Bildiğim kadarıyla dünyada da başka bir örneği yok. Birçoğu insanı "keşke Fethullahçı olmasalardı" diye hayıflandıran zeka ve kapasiteye sahip kimselerden bunlar.
O zaman nasıl başarılı olamadılar?
Sadece Allah'ı unuttular! Şimdi söyleyemeyeceğim küçük küçük dokunuşlarla öyle şeyler oldu ki; bu ülke yaşamadan asla inanamayacağı bir karanlıktan kurtuldu..."
Komutanını öldürecekti
"Ben oradaydım" diye devam etti bir dönemin "parlak" Kurmay Albayı:
"Tutuklu, elleri bağlı insanlarla aynı odaları paylaştım. İnsanlar parçalandılar. 'Bu iş Tayyip Erdoğan'a yaradı' hesabı yapıyorlar hâlâ... Bunlar Erdoğan'a benzemezler; katledeceklerdi milleti! Emin olun katledeceklerdi!"
Dehşetengiz bir iddia:
"Jandarma Genel Komutanı'nı da yakın çalışma ekibinin 'Fethullahçı' olduğu konusunda uyardık. Hiç inanmadı. 'Paranoyak oldunuz' dedi. Başına silahı dayayan en yakınındaki subayı. Ve silahı ateşledi biliyor musunuz? 'Allah'ı unuttular' dedim ya; silah ateş almadı! Bir daha doldurdu vurmak için sonra 'bağlayıp camın önüne dizin, çatışmada ölsünler' dedi!"
Balyoz mağdurları direndi!
Ve yıllardır yanlarından ayırmadıkları emir subayları, özel kalemleri tarafından kaçırılan, işkenceye uğrayan komutanları kurtarmak için TSK'da çatışmaya girenler kimlermiş biliyor musunuz?
"Balyoz'dan yargılanan kumpas mağdurları! Balyoz'dan yargılanan Tuğgeneral Ahmet Hacıoğlu darbecilerle canı pahasına çatıştı. Balyoz'dan yargılanan Kurmay Albay Aziz Yılmaz, Kurmay Albay Ali Demir, Kurmay Albay Yusuf Kelleli sayıları az olmasına rağmen karargâh baskınında ölümüne çatışarak direndi!"
++++++
Erdal Öztürk...
Darbe girişimi sonrası gözaltına alınanlardan biri de 3. Kolordu Komutanı Orgeneral Erdal Öztürk. O gece askere ilk "kışlalara dönün" talimatı verenlerdendi.
At izinin it izine karıştığı bir ortamda bu bir referans olamaz tabii. Şahsen tanımam etmem kendisini... Ama üç gündür, silah arkadaşlarının "FETÖ'cü" olabilme ihtimaline en çok hayret ettiği isimlerden Öztürk...
Sahiden öyleyse, öyle olan kim varsa "inlerine kadar" girilsin, uyuyan, uyanık, baygın, ölü taklidi yapan bir tek hücre bırakılmasın; hemfikiriz Cumhurbaşkanı'yla.
Ve fakat umarım can havliyle yürütülen bu soruşturmada yaşın yanında kuru da yanmıyor, sapla saman karıştırılmıyor, yeni kuyruk acıları yaratılmıyordur.
+++++++++
İsim isim belliydiler
Daha TSK'ya dönük paralel yapı operasyonu başladığında "bugünleri anlamak için" okuyun dediğim Ağacın Kurdu diye bir kitap vardı ya...
Genelkurmay Başkanı'nın boynuna palaskayı dolayan ve günlerdir Türkiye'nin "ay nasıl olur o da mı" diye hayret ettiği Özel Kalem Müdürü Ramazan Gözel'in "cemaatçi" olduğu adıyla sanıyla yazıyordu o kitapta! Özellikle TSK, yargı ve siyaset çevresinde kimse "bilmiyorduk" demesin; yaşananlar biraz da gafletin bedeli!
+++++
Psikopat örgüt
Bu satırlar da Mustafa Önsel'in "Ağacın Kurdu" kitabından... Bir insan/asker nasıl olur da kendi karargâhını basar, TBMM'yi bombalar anlayamayanlara gelsin:
"Bir Fethullahçı örgüt üyesi; normalde iyi bir eş, iyi bir baba, iyi bir komşu, iyi bir yol veya mesai arkadaşı olabilir. Ta ki emir alıncaya kadar. Emir aldıkları an birden yukarıdaki bütün kimlikler biter. Ve emri alan, hedef alınan kişi ya da kişilerle "can ciğer kuzu sarması" olsa da gereğini yerine getirir. O an vicdanını bir tarafa bırakır.
Biliyorsunuz psikopat en öz biçimiyle vicdanı olmayan şeklinde tanımlanır. Psikopat annesini öldürür. Öldürürken en küçük vicdani rahatsızlık duymaz. Bir süre sonra başında oturur ağlar. Sonra hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam eder. Annesini öldürmekte çok haklı olduğuna inandırır kendini...
İşte biz de böylesi psikopat bir örgütle karşı karşıyayız... Ne diyor adam: "Medine Sözleşmesi'ni yapmadık, bu bir savaş, yapılan kötülük dediğiniz şeyler sadece savaş hilesi, bu da mübah." Bitmiştir.
Böylesi psikopat bir örgütün TSK'ya tamamen hâkim olmasının sonuçlarını düşünebiliyor musunuz?"
Kısmen hâkim olduğunda neler yapabildiğini gördükten sonra sanırım artık düşünebiliyorsunuz!