Darbeden Darbeye Siyasi Anılar

Gazeteci-Yazar İrem Barutçu, “Askerî darbeyle başlayıp askerî darbeyle tamamlanan bir siyasi hayatın öyküsü” için 96 yaşında olan döneminin en ünlü siyasetçisi Gıyasettin Karaca ile çalıştı ve tarihî anılarını derleyerek müthiş siyasi anıları kitaplaştırdı:

-Darbeden Darbeye Siyasi Anılar

Benim de çaylak gazetecilik yıllarımda tanıdığım Karaca girişte özetle diyor ki;

-“27 Mayıs 1960’dan 12 Eylül 1980 darbesine dek geçen 19 yılda, yakın siyasi tarihimize yön veren kimi olay ve kararların içinde oldum, kimine ise yakından tanıklık etme fırsatı buldum.

Büyük oğlum Fatih Karaca, (RTÜK eski başkanı- OU) biraz da sitemle, “Baba, bu anılar salt size ait değildir. Toplumun da malıdır. Anlatmalı ve kamuoyunun bilgi sahibi olmasını sağlamalısınız...” diyordu. Haklıydı.

Ne derler: “Her şey zamanını bekler.”

Destek Yayınları’nın anı kitabı, bugünkü siyasetçilere, “ders niteliğinde” gerçek tarihî anılarla dolu.

İşte bir bölümün özeti:

-“CHP’yi İsmet Paşa’dan alma mücadelesi”

“Bülent Ecevit, 12 Mart (Askerî Muhtıra – OU) açıklandığında Adana yolundaydı. Ankara’ya geri dönmüş ve doğrudan İsmet Paşa’nın evine koşmuştu.

İsmet Paşa ise, bekleme yanlısıydı. Darbenin kesin hatları ortaya çıkıncaya dek durup olayların gelişimini izlemeyi salık verdi.

Tipik bir İsmet Paşa ihtiyatlılığıydı bu...

İsmet Paşa, CHP Ortak Gruplarında (Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu- OU) darbeyi sert sözlerle eleştirip muhtıraya karşı durdu.

-‘Biz demokratik rejim dışında bir rejimi kabul etmeyeceğiz...’

Devletin içinden, Paşa’ya muhtıranın içyüzüne dair bilgi aktarıldı. İsmet Paşa, işte bu bilgi akışından sonra kurulacak geçiş hükûmetine destek verme eğilimi gösterdi.

‘Komutanların daha fazla ileri gitmelerini’ engellemek adına hızla bir hükûmet kurulması formülünü desteklemek; Paşa’ya göre, günün koşullarında makul olan buydu.

İsmet Paşa 17 Mart günü, Genel Sekreteri Bülent Ecevit eşliğinde Çankaya Köşkü’ne çıktı. Ecevit’in o ana dek bu görüşe karşı çıkmadığı bilgisini paylaşacaktı, bizlerle.

Ecevit’teki dönüş, Çankaya’nın, Nihat Erim adını ‘olağanüstü dönemin başbakanı’ olarak ortaya sürmesiyle başlamıştı.

Şu gerçektir ki Ecevit ile İsmet Paşa arasındaki görüş ayrılığı bundan sonra gün yüzüne çıkmıştır.

Ecevit ve arkadaşları, Nihat Erim’in başbakanlığına itiraz ettiler.

Hatta bir adım öteye giderek CHP’nin, kurulacak hükûmete destek vermemesi yönünde fikir beyan ettiler.

Merkez Yönetim Kurulu’nda, kurulacak Erim Hükümeti’ne üye verilmemesi yönünde eğilim belirdi.

Şaşırtıcı değildi bu; MYK’da, Ecevit’e yakın çok sayıda isim vardı.

İsmet Paşa, MYK’nın bu kararına karşılık olarak, CHP Meclis ve Senato Gruplarına yöneldi.

Konunun gruplara anlatılması, tartışılıp, oylama yapılması; stratejisi bu oldu.

Ecevit, fikir ayrılığı içinde olduğunu saklamamakla birlikte, Paşa’nın bu kararına da itiraz etmedi.

Önce, genel sekreterlik görevini bıraktığının haberi, sonra istifa mektubu geldi.

Belli ki İsmet Paşa’ya bayrak açmış bir siyasetçi izlenimi vermekten kaçınıyordu.

Ne de olsa İsmet Paşa, CHP demekti. Paşa’yı direkt hedef aldığı takdirde kendi safına çekmeye çalıştığı CHP örgütünün bir kısmını kaybetmekten endişe duymuş olabilir.

Mektup şöyleydi:

‘Sayın İsmet İnönü CHP Genel Başkanı

Sayın Genel Başkanım,

Demokratik rejim için ve CHP için çok hayati saydığım bir konuda görüş ayrılığına düşmüş bulunuyoruz.

Bu kadar önemli bir konuda sizin görüşünüze katılmadan Genel Sekreterlik görevini yürütmeye hakkım olamazdı.

Onun için CHP Genel Sekreterliği’nden ayrılıyorum. Bugüne kadar eşsiz önderliğinizle bana yol gösterdiniz, değeri biçilmez desteğinizle bana güç kattınız. Size sonsuz şükran ve minnet duygularımı yaşadıkça içimde taşıyacağım. Yürekten saygılarımı sunarım. Bülent Ecevit.’

İşte tarihî bir fotoğraf:

giyasettin-karaca-suleyman-demirel-fatih-karaca.jpg

Gıyasettin Karaca, Süleyman Demirel ve Fatih Karaca…

Değerli okurlarım,

Allah sağlıklı ömür nasip etsin diyerek Gıyasettin Karaca’ya teşekkür ediyor, günümüze geliyorum.

Teşkilatların ve muhaliflerinin “değişim” istedikleri için hazırlanan yeni tüzük çalışmaları devam ederken CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu önemli bir talebi şöyle açıkladı:

-Güçlü Genel Sekreter…

Demem o ki CHP’nin siyasi tarihinde güçlü genel başkan ve güçlü genel sekreter sonrasında;

-33 yıl 4 ay boyunca CHP Genel Başkanlığı görevini yürüten ‘Millî Şef’ İsmet İnönü, 8 Mayıs 1972’de istifa etti.

CHP’nin başına Bülent Ecevit geçti.

Merhum Bülent Ecevit’i rahmetle anıyor, ruhu şad olsun diyorum.

Gıyasettin Karaca:

1927’de Erzurum’un Hınıs ilçesinde doğdu.

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi. Cumhuriyet Savcılığı, Çayıralan Ceza Hâkimliği, 1. 2. 3. 4. ve 5. Dönem Erzurum Milletvekilliği ile Devlet Bakanlığı yaptı. Evli ve üç çocuk babasıdır.

Yazarın Diğer Yazıları