Editör: Beyza Damgacıoğlu
Uzm. Dr. Uzun, damar sertleşmesinin birçok organı olumsuz etkilediğini belirterek, "Damar sertleşmesi, temiz kan taşıyan damarların çeperi üzerinde yağ ve kireç nedeniyle kalınlaşması (sertleşmesi) - tıkanması olarak tanımlandığını belirterek, "Kalp damarlarındaki sertleşme, kalbe giden kan akışını sınırlayabilir. Damar iç çeperinde oluşan yağ ve kireç içerikli bu plaklar, kalp damarlarındaki daralma veya tıkanmalardan sorumludur. Damar sertleşmesi kalp, bacaklar, beyin, böbrek ve diğer organların damarlarını etkileyebilir” açıklamasında bulundu.
Koroner arter hastalığı hakkında bilgilendirmede bulunan Kardiyoloji Uzmanı Dr. Ahmet Okan Uzun, “Koroner arter hastalığı, kalbi besleyen ve temiz kan taşıyan damarların (koroner arterler) daralması veya tıkanmasıdır.
Normalde, koroner arterlerin duvarları pürüzsüz ve elastiktir. Arterlerin iç çeperinin yapısal özellikleri bozulduğunda damar sertleşmesi oluşur, damar kalınlaşır, yağ birikir ve damarın daralmasına neden olan plak oluşur. Plak tabakaları kan akışını kısıtladığı için kalp kasının oksijenlenmesini engeller. Oksijenden zengin kan ile kalp dokusu yeterince beslenemediği zaman göğüs ağrısı meydana gelir.
Koroner arterlerin aniden tıkanması durumunda kalp kası hasar (kalp krizi) görebilir. Kalp krizi geçirmeden koroner arterlerin görüntülenmesi ve sonrası ileri tedaviler için koroner arterlerin balon ile genişletilmesi ve stent yerleştirilmesi, koroner bypass ameliyatı, kalp kapağı için girişimsel veya cerrahi müdahaleler kalp hastalıklarında başlıca tanı ve tedavi yöntemlerini oluşturmaktadır” şeklinde konuştu.
Damar tıkanıklığın anjiyo ile tespit edildiğini ifade eden Uzm. Dr. Ahmet Okan Uzun, “Kalp damarlarının görüntülenmesi ve tıkanıklıkların tespiti için yapılan işleme anjiyo denir.
Kalbi besleyen damar hastalığının, kalp kapak hastalığının veya kalp ana damarı (aort) hastalığının tanısını koymak, Kalp kası işlevini değerlendirmek, İleri tedavi yöntemlerini belirlemek için anjiyo yapılır” dedi. Uzm. Dr. Uzun, “Kalp-damar hastalıkları açısından günümüzde kabul edilen önemli risk faktörleri erkeklerde 45, kadınlarda 55 yaş veya erken menopoz, birinci derece akrabalardan erkekte 55, kadında 65 yaşından önce koroner arter hastalığı bulunması, sigara kullananlar, trigliserid ve LDL düzeyi yüksek kişiler, diyabet ve hipertansiyon hastaları, kilo fazlası olanlar, metabolik hastalıkları bulunanlar, bel çevresi erkeklerde 102, kadınlarda ise 88 santimetreyi geçmesidir” dedi.