“Demokratik müreffeh bir Türkiye nasıl olacak? Özerk Doğu Karadeniz olacak, Özerk Orta Karadeniz olacak, aynı zamanda Özerk Kürdistan olacak... Demokratik özerklik projesinde TBMM var, olmaya da kesinlikle devam edecek. Asla buna bir itiraz yok. TBMM devam edecek. İstiklal Marşı Türkiye’de okunmaya devam edecek. Buna hiçbir itiraz yok. Türk bayrağı Türkiye’de dalgalanmaya devam edecek buna da hiçbir itirazımız yok. Ama bununla birlikte, her bölgede bölgesel parlamento olacaktır. Bu bölgesel parlamentolardan bir tanesi de Kürdistan Bölgesel Parlamentosu olacak. Türk bayrağının yanında, Türkiye bayrağının yanında benim dedelerimin hepinizin dedelerinin de katkısı ile ödemiş olduğu bedelle elde edilen ve şu an asılan bayrağın yanında elbette ki Kürt halkının da yerel renkleri taşıyan bayrağı da gökyüzünde olacaktır. Belediye binamızın önünde ay yıldızlı Türk bayrağımızla, sarı kırmızı yeşil bayrağımız dalgalansa ne olur.” (Milliyet, 01.08.2010).
Yukarıdaki sözler Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’e ait. Türkiye’yi özerk bölgelere ayırıyor. Her bölgenin parlamentosu da olacakmış. Özerk Kürdistan’ın bayrağı da Türk bayrağının yanında dalgalanacakmış. Evet, daha ne desinler istiyorsunuz? Türkiye’yi yönetenlere söylüyorum. Cumhurbaşkanından Başbakana, bütün Bakanlara ve yetkililere kadar Türkiye’yi yönetenlere söylüyorum. Daha ne demelerini istiyorsunuz? Özerk bölgelerin üçünü saymışlar, hepsini tek tek saymalarını mı bekliyorsunuz? Bütün bayrakları tek tek belirtmelerini mi istiyorsunuz? BDP’li bütün milletvekillerinin ve belediye başkanlarının bunları ayrı ayrı ifade etmelerini mi bekliyorsunuz? Yoksa hazretler her birinize ayrı ayrı megafonla ilan mı etmeli? Cumhurbaşkanının kulağına ayrı, Başbakanın kulağına ayrı, İçişleri Bakanının kulağına ayrı, Emniyet Genel Müdürünün kulağına ayrı mı söylemeli? Ne yapmalılar ki sözlerini size duyursunlar? Yoksa, yoksa... Bu sözler sizi hiç ilgilendirmiyor mu? Yoksa, yoksa... Açılım derken biz zaten bunları düşünüyorduk mu diyorsunuz?
Efendiler, kendinize geliniz ve silkininiz. Her şey apaçık ortada. Hiç kimse artık niyetini saklamıyor. Eğer bu niyetlere, bu söylenenlere Türk milletinin razı olacağını düşünüyorsanız büyük bir aldanış içindesiniz. Türk milleti, devlete ortak kabul etmez, edemez. Türk devletine ortak olmaya yeltenenlere daha fazla tahammül edemez. Onun için bir an önce makamlarınızın gereği olan sorumluluğu takınınız ve ne yapılmak gerekiyorsa yapınız. Sık sık dem vurduğunuz milli irade kavramını bir daha düşününüz. Milli irade kutsal bir kavramdır. Kutsal olduğu kadar da yakıcı bir kavramdır. Suyun insanı boğduğu gibi, ateşin yaktığı gibi milli irade de karşısına çıkanları yakıp kül eder. Veyl milli iradenin karşısında duranlara, veyl gaflet içinde olanlara!
