Cumhuriyetin savcısı değiller

25 Aralık sona erdi..

Yine malumun ilamı oldu!..
Başkentte yoğun bir haftaya başlarken gözler adli yıl açılış töreninde yargı bağımsızlığı hakkında iktidara yapılan sert eleştirilere çevriliydi.. Son dakika haberini okuyunca irkildim.. İktidar tören salonuna gelmedi ama adliye koridorlarındaki nüfuzunu çok iyi hissettirdi!.. Aklıma, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile 17 Aralık sabahı yaptığım söyleşi geldi. Kılıçdaroğlu, daha operasyonların ilk sıcak dakikalarında “umarım Deniz Feneri gibi olmaz” demişti. Sonraki günlerde de gidişata ilişkin önemli uyarılarını peş peşe sıralamıştı.
Ne yazık ki Kemal Kılıçdaroğlu haklı çıktı. İsterdim ki bu sefer haklı çıkmasın...
Şu berbat ötesi hale bakın;
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Necmettin Bilal Erdoğan’ın da bulunduğu rüşvet ve yolsuzluk soruşturması kapsamındaki 96 şüpheli hakkında takipsizlik kararı verdi.
Savcıların gerekçesi ise saç baş yolduracak cinsten;
“Türkiye Cumhuriyet Başbakanı’nın örgüt lideri olarak gösterilmesi ve ’Dönemin Başbakanı’ ibaresi kullanmak suretiyle, fezleke düzenlenmesi, soruşturmayı hazırlayanların hukuki bir soruşturma görünümü altında Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ettiklerini ortaya koymaktadır”.
Açıklamayı Cumhurbaşkanlığı basın merkezi de yapsa herhalde aynı cümleler kurulurdu.
Yoğun kurultay hazırlıkları içinde olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu arayıp, 17 Aralık sabahı söyleşimizi hatırlattım. “Nereden nereye geldik” şeklindeki soruma cevap istedim. CHP liderinin ağzından şu sözler döküldü;
“AKP, yolsuzluklarını kapatmak için kendi savcılarını kullanıyor. Yolsuzlukların bu kadar ayyuka çıktığı bir ortamda bu savcıların takipsizlik kararı vermesi kendilerini siyasal iktidara bağladıkları anlamına geliyor. Siyasi otoriteden talimat alıyorlar. Siyasi otoritenin beklentilerine göre karar veriyorlar. Aradan bu kadar süre geçmesine karşın çarşaf çarşaf hâlâ yolsuzluk belgeleri yayınlanıyor. Bu savcılar acaba bu yolsuzluk belgelerini görmüyorlar mı? Zaten takipsizlik kararı verirken kullandıkları üslup da siyasi otoriteden emir aldıklarını gösteriyor ve o emre uygun hareket ettiklerini gösteriyor. Bunlar Cumhuriyetin savcısı değil, AKP iktidarının savcısıdırlar. Cumhuriyetin savcısı Cumhuriyetin değerlerine sahip çıkar. Cumhuriyetin savcısı yolsuzluklara karşı mücadele eder. Cumhuriyetin savcısı hukukun üstünlüğüne inanır, üstünlerin hukukuna değil. Üstünlerin hukukunun gereğini yapıyor bu Cumhuriyet savcıları. Deniz Feneri’nde de benzeri olmuştu, burada da benzeri oldu.”
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu adli yıl açılış günündeki rastlantıya da dikkat çekti;
“Tabii bugün aynı zamanda adli yılın açılış yıl dönümü. Yargıtay Başkanı’nın, Türkiye Barolar Birliği Başkanı’nın güzel konuşmaları oldu. O savcılar acaba o konuşmaları alıp bir okuyacaklar mı? Ve kendi vicdanlarında acaba verdikleri kararı sorgulayacaklar mı?”
Nereye geldiğimizi de şöyle izah etti Kemal Kılıçdaroğlu;
“Geldiğimiz nokta şu; devleti soyanların itibar kazandığı bir sürecin içine geldik. Yolsuzluk yapanların, savcılar tarafından korunduğu bir sürece geldik. Savcıların hırsızları değil, hırsızların savcıları kovaladığı ve koruduğu bir sürece geldik. Hukukun üstünlüğünün ayaklar altına alındığı bir sürece geldik. Şu çok önemli, eğer bir toplum ahlakını kaybederse o toplum vicdanını da kaybeder. O toplumda ahlak bekçiliği yapacak olanlar öncelikle savcılardır. O toplumun vicdanını kaybetmemesi gerekir diye düşünüyorsa, o düşünceyi önce kendi vicdanında kabul ettirecek olan savcılardır.”
Recep Erdoğan’ın TBMM’deki yemin törenine katılmayan Kılıçdaroğlu’na 6 Eylül’de Hükümetin güven oylamasına katılıp katılmayacağını da sordum. Kılıçdaroğlu, “Ben kurultaydayım. Kurultayda olduğum için katılma şansım yok. Ama arkadaşlarımız katılacaklar tabii. Oylarını kullanacaklar” dedi.
Gerçekten!.. Recep Erdoğan ve tayfası yeni adli yılın açılışında oldukça anlamlı alternatif kutlama töreni hazırlamış!..
AKP kadrolarını Yargıtay’ın tören düzenlediği salonda arayıp da göremeyen saflara önemle arz edilir;
Bundan sonra 1 Eylül adli yıl açılış törenleri herhalde Cumhurbaşkanının tensip ve yüksek katılımları ile her yıl bir özel(!)savcı odasında düzenlenir!..

Yazarın Diğer Yazıları