‘Cumhuriyetimizin 100. Yılında Türk Dış Politikası’

Türk Yurdu dergisi, Cumhuriyetin 100. yılı münasebetiyle “Türk Dış Politikası”nı ele alan özel sayı çıkardı: “Dünyalar Arasında, Dünyamızın Peşinde: Cumhuriyetimizin 100. Yılında Türk Dış Politikası”. (Yıl: 112, S. 436, Aralık 2023)

345 sayfalık bu özel sayıda, her biri sahasında uzman akademisyenlerin makaleleri yer alıyor.

“Takdim” yazısı, özel sayının editörü Prof. Dr. Mehmet Akif Okur’dan:

“Elinizdeki hacimli cilt, Türk dış politikasının yakın ilgi alanındaki coğrafya ve ilişkilerin kapsadığı geniş çerçeve gözetilerek planlandı. Literatürümüze önemli katkılar suna­cak bu çalışma; Türk Yurdu'nda daha önce de kalem oynatmış olanlar ile ilk kez bir araya geleceğimiz hocalarımı, meslektaşlarımı, öğrencilerimi buluşturuyor. Aramızda, bu özel sayı vesilesiyle tanıdı­ğım yazarlarımızın yanı sıra uzun yıllar araştırmalarını izlediğim kalemler, eserlerinin kimi vakit ilk okuyucusu olduğum hocalarım, meslektaş dostlarım ve öğrencilerim var. Hepsine şükranlarımı sunmayı bir borç biliyorum.

Bu seçkin kalemler; Türk dış politikasına yön veren temel yaklaşım ve bakış açılarını, Atatürk dönemi uygulamalarını, günümüze dek varlığını koruyan başlıca meselelerimizi, etrafımızdaki kriz ve fırsat alanlarını, önemli aktörlerle ilişkilerimizi, uluslararası hukuktan arabuluculuğa ve kültürel akışlara uzanan geniş bir yelpazedeki tartışmalarımızı incelediler. Sizleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş günlerinden zamanımıza ve istikbale uzanan bir ufuk turu için Türk Yurdu'na bekliyorlar. Temellerinin bir ‘dünya devleti’ ruhuyla atıldığını düşündüğümüz Cumhuriyetimizin yüz yıllık dış politika serüvenine odaklanan makaleleri ile sayfalarımızda sizi karşılayacaklar. Okuyucularımız; çok yönlü ve muhtelif derinliklerden bakabilen ‘Türk gözü’ne ulaşma arayışımızın, yazarlarımıza ortak meselelerimizin komşu ama ayrı pencerelerden yorumlanmasına imkân veren bir çeşitlilik zemini sunduğunu da fark edecekler.”

“İçindekiler”e bakacağız:

Mehmet Öz: Yine, Yeniden, Yeni Anayasa Tartışmaları Üzerine.

Yusuf Sarınay: Atatürk’ün Diplomasi Zaferi: Hatay’ın Anavatan’a Katılması.

Mehmet Akif Okur: Cumhuriyetimizin Yüz yıllık yolculuğundan “Türk Eli”ne: Türk Dış Politikasının Ufukta Yeni(den) Bir Dünya Mümkün mü?

Bahar Özsoy: Türkiye’nin Türk Dış Dünyası ile İlişkileri.

Enes Bahadır Kızak: Soğuk Savaş Yıllarında Türk Sağının Dış Politikaya Bakışı ve Anti-Emperyalizm Meselesi Üzerine Genel Değerlendirmeler (1960-1980)

Seda Güler: Uluslararası İlişkilerde Kültürel Hegemonya ve Karşı/Alternatif Akışlar: Türk Dizi Örneği.

Özel sayıda yer alan 40 makale ufuk açısı, hatırlatıcı, öğretici. Özellikle diplomatlarımızın el altı kitabı, diyebilirim.

***

Bu vesileyle, dış politika zemininde bir başka meseleye de temas edeceğim.

Doç. Dr. Segâh Tekin’in “Jovens Turcos: Brezilya’nın Jön Türkleri” başlıklı makalesi Daha önce Türk Yurdu’nda çıkmıştı. (Nisan 2019)

Makalenin özetindeki notları bize bir fikir verecektir:
“Brezilya, 1900’lerin ilk yıllarında çeşitli Avrupa ülkelerine genç subayları eğitim için göndermiştir. Almanya’ya gidenler, ülkelerine Alman ordusunun teknik kapasitesini ve sistemini getirme hedefi ve Jön Türk hareketi ve Osmanlı İmparatorluğu’nu modernleştirme ve askerî açıdan güçlendirme çabaları hakkında bilgi sahibi olarak dönmüşlerdir. Henüz Berlin’de iken Alman modelini Brezilya’da uygulamak için sözleşen bu subaylar, ülkeye dönüşlerinin ardından bir dergi çıkarmaya başlamışlar ve Jön Türkler’le benzerliklerine atıfla “Jovens Turcos” (Jön Türkler) olarak adlandırılmaya başlanmışlardır. Bu yakıştırma, Jovens Turcos’un ilerleyen yıllarda yoğunlaşan Atatürk hayranlığı ve Türkiye’deki inkılâpları örnek alma arzusu ile birleşmiş ve grubun adı, siyasal ve akademik literatürde bu şekilde yerleşmiştir. Yıllar içinde orduda yükselmiş olan Jovens Turcos, Brezilya siyasetinde ordunun yakın geçmişe dek süren baskın konumu sayesinde bakanlıklar da dâhil olmak üzere önemli siyasi ve bürokratik görevler üstlenmişler ve ideallerini savunmaya devam etmişlerdir.”

Brezilya, Avrupa merkezli II. Dünya Savaşı’na katılan tek Latin Amerika ülkesidir. Segâh, Brezilya’da doktora için bulunduğu sırada, Jöntürklerin geçmişte çok faal olduklarını tespit etmişti. Araştırmalarını derinleştirdiğinde Portekiz’de de Jön Türk hareketinin izlerini buldu. İleride kitapta hepsini ayrıntılı işleyecek.

“Jön Türkler” üzerinden geriye doğru yüründüğünde ortak noktalar bulabilir, dayanışmaya girilebilir.

***

Kıymetli ilim adamlarımızdan Prof. Dr. Orhan Türkdoğan hayata veda etti. 1928 doğumluydu. Sosyoloji sahasında çok eser bıraktı. Etnisiteleri, Alevî ve Sünnî grupları, bizzat yerinde araştırdı.

Hocamızla bir tarihte Van’da, üniversitenin davetinde bir aradaydık. Van Gölü’nün etrafını birlikte dolandık, vakti gelince aynı mekânda birlikte namaz kıldık.

“Taşın altıdaki eller!” başlıklı yazımda “PKK açılımı”na önayak olanlardan eski Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın “Gelin elimizi taşın altına koyalım...” demesini şiddetle tenkit etmiş şu notu da düşmüştüm:

“Kitaplarından çok faydalandığım ünlü sosyolog Prof. Dr. Orhan Türkdoğan, Beşir Atalay’ın hocasıdır. B. Atalay, Prof. Dr. Türkdoğan’ın yanında doktorasını yaptı. Hocanın bir diğer asistanı da İsmail Beşikçi’dir. Her ikisinin hâli ortada... Biri ‘PKK açılımcısı’, bir diğeri ‘bölücü hareketler’in teorisyeni. Hocanın derslerini tersinden anlamışlar.” (29 Eylül 2012)

Tabiî bu sözüme gücenmiş, tavzih edici açıklama göndermişti.

İmralı’daki duruşmalarda Abdullah Öcalan “Kültür milliyetçisi” olduğunu söylemişti. Daha sonra “İmralı’daki Konuk” kitabını ortaya koyarken, Prof. Dr. Orhan Türkdoğan’ı telefonla aramış, “kültür milliyetçiliği”ni sormuştum. Hocamızın tarifi: “Aynı coğrafya üzerinde yaşayan farklı etnik grupların duyguda, düşüncede ve kültürde ortak görüşleri paylaşmasına denir.”

Orhan Türkdoğan, bize çok şey öğretti. Nesiller onun ilmiyle aydınlanacaklar. Nur içinde yatsın.

Yazarın Diğer Yazıları