Cumhurbaşkanı tehdit edilir mi?
Ucube Tek Adam Rejimi diye yıllardır ortaya koyduğum söylem, Anayasa’dan dayanak almaktadır.
Anayasa’nın ilgili hükümlerine göre;
Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri
Madde 104:
- Cumhurbaşkanı Devletin başıdır.
- Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına aittir.
Cumhurbaşkanı, Devlet başkanı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin eder.
“Yürütme yetkisi” ise ayrı madde olarak şöyle yer alıyor anayasada:
Madde 8:
Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.
Değeri ya da gücü kalmadı ama Anayasa’ya göre;
-Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Başkanı sıfatıyla Cumhurbaşkanı’dır.
-Recep Tayyip Erdoğan, Yürütme Yetkisi sıfatıyla Cumhurbaşkanı’dır.
Bu anayasal hükümler ortada iken soru şudur;
-Cumhurbaşkanı tehdit edilir mi?
Çok net ve kesin ifade ile söyleyeyim:
Devletin başı ve Devlet Başkanı Cumhurbaşkanı asla ve asla tehdit edilemez.
Ancak “Yürütme” yani icraatın erkinin başı olan AK Parti Genel Başkanı Erdoğan için siyaseten durum farklıdır.
Siyaseten eleştirilebilir, siyaseten tehdit edilebilir.
Örnek vereyim.
Devlet Bahçeli özetle şunları söylüyor:
“Siparişi yapılan normalleşme ve yumuşama atmosferinin sürdürülebilir hâle gelmesinin önünde şayet Milliyetçi Hareket Partisi bariyer olarak telakki ve tarif ediliyorsa, bu konuda da geniş bir ittifak husule gelmişse, bize düşen sorumluluk ülkemiz ve milletimiz uğruna her türlü fedakârlığı göze almak, gereğini ise gönül huzuruyla yapmaktır.
AK Parti içindeki gayri memnun kesimin devamlı suyu bulandırmasını da dikkate alarak, AK Parti ile CHP arasında geniş tabanlı bir ittifakın vücuda gelmesi, buna da altılı masanın diğer unsurlarının desteği Milliyetçi Hareket Partisi’nin samimi dileği ve temennisidir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ayşe Ateş ve çocukları ile görüşmesine de Bahçeli şöyle tepki gösterdi:
“İddianamesi hazırlanan bir cinayet davası üzerinden de Milliyetçi-Ülkücü Hareket’e yönelik itibar suikastının yaygınlaşması, bu suikasta refakat eden kimi isimlerin sürekli parlatılması, dahası kapı kapı gezdirilmesi, ekran ekran dolaştırılması, bir hak ve hukuk arayışından öte iç huzur ve barış ortamını zehirlemeye tam teşebbüstür.”
Devlet Bahçeli’nin bu zehir zemberek açıklamalarının hedefi siyaseten tahakkümü altında tuttuğu Erdoğan’dır.
-AK Parti ile CHP’li bakanların normalleşme görüşmeleri,
-Erdoğan-Özgür Özel görüşmesi,
-Erdoğan-Ayşe Ateş görüşmesi,
Bahçeli’yi çıldırttı ve çok sert tavır almasına yol açtı.
Bu tavır yürütmenin başı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik siyasi tehdittir…
Değerli okurlarım,
22 yıllık AKP iktidarını da 7 yıllık Cumhur İttifakı’nı da CHP’nin “mücadele” siyaseti yıkamadı.
CHP’yi 31 Mart’ta birinci parti yapan Özgür Özel’in, “Hem müzakere hem mücadele” anlayışı ile “normalleşme” siyaseti, ortaya şu gerçeği çıkardı:
Cumhur İttifakı, Özel’in “Müzakere” siyaseti ile çatırdadı.
Bahçeli ile Erdoğan’ın arasına kara kedi girdi.