"Cumhurbaşkanı, 'Kanunlara uymayın' diyor!"

"Cumhurbaşkanı, 'Kanunlara uymayın' diyor!"

T24 yazarı Mehmet Yılmaz, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Berfin Özek davası üzerinden yargıya seslenerek, "Kanunların sayfaları arasındaki maddelere değil vicdanınıza kulak verin." sözlerini köşesine taşıdı. Yılmaz, "Kanunda yazmayan cezayı veren yargıç, adil bir mahkemenin yargıcı olamaz." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın  Berfin Özek’in yüzüne asit atarak kalıcı şekilde yaralanmasına neden olan şahsa verilen 13,5 yıl hapis cezasını eleştirmesi ve yargıçlara, "Tüm yargı dünyasına sesleniyorum; bu kanunların sayfaları arasındaki maddelere değil vicdanınıza kulak verin." şeklinde seslenmesini köşesine taşıdı.

Yılmaz, Cumhurbaşkanı, "Kanunlara uymayın" diyor! başlıklı yazısında, "Erdoğan, yargıçlara 'Kanunlara uymayın' talimatı verirken, bu talimatının nereye gideceğini hiç düşünmeden konuştu." dedi.

Yılmaz'ın yazısı şu şekilde;

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Berfin Özek’in yüzüne asit atarak kalıcı şekilde yaralanmasına neden olan şahsa verilen 13,5 yıl hapis cezasına takıldı.

Şöyle dedi:

"Bir namussuz, bir alçak, meşru olmayan bir yaşamla maalesef bir kıza, onunla beraber yaşıyor neyse, asit veya kezzap yüzüne atıyor ve tabii bir göz gidiyor. Mahkemenin verdiği ceza ortalama 13 yıl. Ben soruşturuyorum, bana verilen cevap şu; kanunun diyorlar en yüksek oranı bu. Ben de diyorum ki, arkadaşlar siz niye kanun diyerek bize böyle bir cevap yolunu buluyorsunuz? Ben kanundan bahsetmiyorum, ben haktan bahsediyorum, hukuktan, adaletten bahsediyorum. Siz burada hakkı, hukuku, adaleti arayacaksınız. Böyle bir olay kendi kızının başına gelmiş olsa orada bu olayı nasıl değerlendirirsin? Kanunlara mı bakacaksın? Yoksa böyle bir hak olur mu böyle bir adalet olur mu buna bakacaksın. Buradan tüm yargı dünyasına sesleniyorum; bu kanunların sayfaları arasındaki maddelere değil vicdanınıza kulak verin. Her zaman söylüyorum benim yolum kanun yolu değil hukuk yoludur."

Şu kadarcık bir paragrafta Erdoğan’ın bütün duygu dünyası ve ideolojisi saklı aslında.

'Meşru olmayan yaşam' meselesini bir sonraki yazıya bırakıp, mahkemeyle ilgili sözlerine geçeyim.

Ceza yargılamasında yargıçlar, delillere bakarlar, savunmayı dinlerler ve sanığın suçluluğuna karar verirlerse dönüp Ceza Kanunu’nda ne yazdığına bakarlar.

Ceza yargılamasında, yargıçların cezayı nereye kadar indirebileceği de bellidir, nereye kadar arttırabileceği de. Cezanın alt sınırı da yazılıdır, üst sınırı da.

Onun için bu tür 'kasten yaralama' cezasını az buluyorsanız yapmanız gereken şey şudur: Bir kanun çıkararak kadınlara karşı işlenen bu tür suçların cezalarını arttırması için Meclis’e öneride bulunmak!

Yargıçları, kanunda yazılı olmayan cezaları vermeye zorlamak değil.

Yaralanan kendi kızı da olsa yargıcın yapacağı şey kanuna uymaktır. Zaten kendi kızı olsa, esasen o davaya da bakmamalıdır.

Türkiye’nin 'otoriter bir devlet' görüntüsü veriyor olmasının nedeni, yargıçların bir bölümünün içtihatlara ve kanunların ne yazdığına aldırmadan, sanık diye karşılarına getirilenleri keyfi olarak cezalandırmaya yönelmiş olmalarıdır.

AİHM ve Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını takmayan yargıçlar var.

Kanun tutuklu yargılamayı belli koşullara bağladığı halde, tutuklamayı, peşin cezalandırma aracı olarak kullanan yargıçlar da var.

Ceza yargılamalarında, hakimler kanunlara ve yüksek yargı içtihatlarına sıkı sıkıya uymalıdır.

Kanunda yazmayan cezayı veren yargıç, adil bir mahkemenin yargıcı olamaz.

Böyle yargıçlara sadece otoriter rejimlerde rastlanabilir ki yukarıda da söyledim, bugün adalet sistemimizin en temel sorunu budur:

Muktedirin hukukunun, kanunların üstüne çıkmış olması!

Erdoğan, yargıçlara "Kanunlara uymayın" talimatı verirken, bu talimatının nereye gideceğini hiç düşünmeden konuştu.

Bir kahvehane sohbetinde söylenebilecek sözler bunlar, Cumhurbaşkanlığı makamına seçilmiş bir kişinin söyleyebileceği türden sözler değil.