Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesince (TASC) düzenlenen "Daha Adil Bir Dünya Mümkün" başlıklı konferansta konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan''ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
"ASIL MESELE SALGININ DAHA DA DERİNLEŞTİRDİĞİ SORUNLARLA MÜCADELE ETMEKTİR"
İnsanlık son 2 yıldır korona virüs salgını sebebiyle sancılı günler geçiriyor. Eğitimden sağlığa, ticaretten istihdama kadar her alanda ciddi sıkıntılar, zorluklar yaşanıyor. Salgında hayatını kaybedenlerin sayısı 4,6 milyonu buldu. Her gecenin ardında aydınlık her şerrin gerisinde bir hayır bulunduğuna iman eden insanlar olarak Allah’ın inayetiyle bu musibetin de üstesinden geleceğimize yürekten inanıyoruz. Tedavi imkanları geliştikçe, aşıya erişim arttıkça inşallah bu hastalık zamanla etkisini yitirecektir.
Asıl mesele salgının daha da derinleştirdiği diğer sorunlarla mücadele etmektir. COVID-19 salgını, küresel sistemdeki çarpıklıkları, adaletsizlikleri, eşitsizlikleri açık ve net şekilde ortaya koymuştur. Bu süreçte maskeden solunum cihazına ve ilaca kadar, üretime dayalı her konuda ciddi sıkıntılar yaşandı. Pek çok yerde ve pek çok defa insanlık adına kaygı verici görüntülere şahit olduk. Hastaların ilgisizlikten öldüğü, yaşlı bakımevlerinden hepimizin içini yakan görüntülerin yansıdığı vahim durumlarla karşılaştık.
"İLK DOZ AŞIYA DAHA ULAŞAMAYAN YÜZ MİLYONLARCA İNSAN VAR"
Afrika’dan Asya’ya halen ilk doz aşıya daha ulaşamayan yüz milyonlarca insan var. Türkiye olarak peygamber efendimizin "insanların en hayırlısı insanlara faydalı olanıdır" tavsiyesinden hareketle elimizdeki tüm imkanları insanlık için seferber ettik. Şimdiye kadar elimizdeki imkanları 159 ülke ve 12 uluslararası kuruluşla, hatta yurt dışından temin ettiğimiz aşıların bir kısmını ihtiyaç sahipleriyle paylaştık. Onay süreçleri tamamlanmak üzere olan kendi aşımız TURKOVAC’ı da tüm insanlığın, dostlarımızın, kardeşlerimizin istifadesine sunacağız hiç endişeniz olmasın.
Almanya’da yaşayan Türk kökenli Uğur Şahin ve Özlem Türeci’nin geliştirdikleri aşı sayesinde COVID-19’la mücadeleye verdikleri destek bu süreçte milletimizi gururlandıran bir başka gelişme olmuştur. Bu değerli bilim insanlarımızın başarısı, yurt dışındaki vatandaşlarımızın yaşadıkları topluma olan katkıları bakımından çok güzel bir örnektir.
"MÜSLÜMAN OLMANIN GÜZELLİĞİNİ AMERİKAN TOPLUMUNA GÖSTERDİLER"
Amerikan-İslam toplumunun da vakıf ve dernekler eliyle düzenledikleri yardım kampanyalarıyla salgın döneminde ihtiyaç sahiplerinin yardımına koşmalarından millet olarak memnuniyet duyuyoruz. Gerek vatandaşlarımız gerekse Müslüman kardeşlerimiz hepsi birbirinden kıymetli çalışmalara attılar. Müslüman olmanın güzelliğini hayatlarıyla, duruşlarıyla, Amerikan toplumuna gösterdiler. Sizlerin şahsında tüm kardeşlerimi, tüm vatandaşlarımı tebrik ediyorum. Sizlerden yardım, ihsan ve dava faaliyetlerinizi artırarak sürdürmenizi bekliyorum.
"BU VİRÜSÜN ADI İSLAM DÜŞMANLIĞI VİRÜSÜDÜR"
İnsanlık olarak COVID-19 virüsünün yanı sıra ondan daha tahripkar daha ölümcül daha sinsi bir virüsle daha mücadele ediyoruz. Bu virüsün adı İslam düşmanlığı virüsüdür. Senelerce demokrasinin ve özgürlüklerin beşiği olarak örnek gösterilen ülkelerde bu virüs çok hızlı bir şekilde yayılıyor. İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığı bugün artık siyaseti esir aldı. Müslümanların günlük hayatını zorlaştıran, devlet politikalarına yön veren, sosyal barışı tehdit eden yıkıcı bir akıma dönüşmüştür.
"MÜSLÜMANLARIN ÖTEKİLEŞTİRİLMESİ ARTIK SIRADAN VAKALAR HALİNE GELİYOR"
Zihniyet itibarıyla DEAŞ’tan hiçbir farkı olmayan bu ideolojik fanatizmin farklı toplum katmanlarında kök saldığını görüyoruz. Birçok ülkede inancından, dilinden, isminden veya kılık kıyafetinden dolayı Müslümanların ötekileştirilmesi artık sıradan vakalar haline geliyor. Sizler bu atmosferi 11 Eylül terör saldırısının akabinde bizzat yaşadınız, tecrübe ettiniz. Sorumsuz siyasetçiler eliyle körüklenen nefret ikliminin toplumda nasıl derin yaralar açabileceğine bizzat şahit oldunuz. Ancak karşılaştığınız onca haksızlığa ve ayrımcılığa rağmen hukuktan, meşruiyetten, demokratik siyasetten asla vazgeçmediniz. Müslümanları ötekileştirmeye, düşmanlaştırmaya çalışanlara cevabınızı, içinde bulunduğunuz topluma daha fazla katkı sunarak verdiniz.
Müslümanları zayıflatmaya yönelik hamleleri birliğinize, beraberliğinize, kardeşliğinize sahip çıkarak aştınız. O zorlu imtihan günlerinde ortaya koyduğunuz basiret, feraset ve gayretle diasporadaki Müslümanların örnek alması gereken bir duruş sergilediniz.
"FETÖ''NÜN ELİ KANLI BİR TERÖR ÖRGÜTÜ OLDUĞU ARTIK GÜN GİBİ ORTADADIR"
Türkiye olarak uluslararası platformlarda İslam düşmanlığı ve hoşgörüsüzlükle mücadelede öncü rol üstleniyoruz. Takiye ve tedbir kılıfı altında, karanlık yüzlerini gizlemeye çalışsalar da FETÖ''nün eli kanlı bir terör örgütü olduğu artık gün gibi ortadadır.