Cumhura karşı suç işleme özgürlüğü

Ahi Evran''ı "Mevlana güzellemesi" yaparak anmanın hatırasına hakaret olduğunu savunduğum için -ne alaka ya hani- Yeniçağ yakma ayini(!) düzenlemelerinden daha absürt bir iş yapamazlar diyordum;

Yaptılar.

Alparslan Türkeş Vakfı''nın, Alparslan Türkeş''i Anma Toplantısı''nı bastılar!

***

Ne duyduklarıma, ne gördüklerime, ne okuduklarıma inanabildim.

Fatih Erbakan''ın Necmeddin Erbakan''ı Anma Konferansı düzenlediğini düşünün mesela; Saadet Partisi Ankara İl Başkanı önde emrindeki "mücahitler" arkada, tekbirler eşliğinde konferansın yapıldığı binayı taşlıyorlar!

Yahut, Atatürk''ün "ailesi" gibi olan yakın çalışma arkadaşlarının çocukları, torunları bir Atatürk''ü Anma etkinliğinde buluşmak istiyorlar; CHP İstanbul İl Başkanı önde "militanları(!)" arkada "Size mi kaldı Atatürk" diye kafa göz dalıyorlar.

Bu misal!

***

Hayır, ölçü "Bir partinin kurucu liderini, o partide resmen görevli olmayanlar dışında kimse anamaz, kimse övemez, kimse sevemez, kimse sayamaz" ise, o zaman AK Partililer de, "Siz kim oluyorsunuz da bizden çok Reisçilik yapıyorsunuz" diye gördükleri MHP''liye saldırsınlar!

***

Kaldı ki…

MHP''de, resmî olarak kurumsal temsil görevi de bulunanların "Anamazsınız, çünkü İP''lisiniz" (İYİ Parti, "İP"le kast ettikleri )nidalarıyla hücum ettiği "Anma"yı düzenleyen Alparslan Türkeş Vakfı''nın Başkanı, Alparslan Türkeş''in oğlu Ahmet Kutalmış Türkeş. Kendisi, "İP''li(!)" olmadığı gibi kısa zaman öncesine kadar şimdi MHP''nin ortağı olmakla gurur duyduğu AK Parti''nin milletvekiliydi. Keza, Türkeş''in, evvelce MHP Genel Başkan Yardımcılığı da yapan diğer oğlu Tuğrul Türkeş de AK Parti milletvekili.

Sahi, AK Parti deyince…

AK Parti Genel Başkanı da, Cumhur İttifakı''nın ali menfaatleri uğruna Alparslan Türkeş''in mezarını ziyaret etmişti değil mi?

Bu cengaverlerden herhangi biri o ziyareti engellemeyi denemiş miydi?

***

MHP''de, resmî olarak kurumsal temsil görevi de bulunanların, sopa, tekme, tokat ve yumruklar eliyle dağıttıkları toplantıda, "Alparslan Türkeş''i anmaktan men etmeye çalıştıkları" kişilerden biri Salih Dilek; Genç Ülkücüler Teşkilatı ve Ülkücü İşçiler Birliği''nin Kurucu Genel Başkanı.

Diğeri Ali Uzunırmak; 21, 23, 24 ve 25. Dönemler MHP Aydın Milletvekili. "Kaçak" günlerinde dahi "ocak"lar kurmuş biri. Bir açsa "eski defterleri"… Bir ortaya saçılsa kimlermiş Türkeş''in ve MHP''nin kıdemli muhalifleri… Bir mahrum etmese böyle bir "hayır"dan bu şerri…

Bu arada, Uzunırmak, İYİ Parti''ye hiç geçmediği gibi her zaman ve zeminde "Ben MHP''deyim" demiş, diyen biri. Israrla "Ben MHP''iyim" diyeni, "Değilsin, hayır değilsin, olamaz değilsin" diye tekme tokat itmeye kalkışmanın neyle, nasıl izah edilebileceğini de siyaset bilimciler bulsun artık; mantık biliminde yok zira bir açıklaması!

***

Hedef alınan diğer konuşmacı Şevket Bülent Yahnici

Yıllarca, MHP''de üstlendiği sayısız görevi sıralamayacağım; "Ercüment Yahnici''nin, mezara sığmayan, mücadelesi, hatırası, şehadeti Alparslan Türkeş''in uykularını kaçıran Ercüment Yahnici''nin ağabeyi" ya hu…

Edep ya hu!

Vefa ya hu!

Had ya hu!

Hani, "Bir şehidimizin kardeşine küfür etmek soysuzluktu, şerefsizlikti, düşman diliydi, edepsizlikti, ahlaksızlıktı, kansızlıktı"?

Şevket Bülent Yahnici''nin, "şehidimizin kardeşi" olduğu sabit olduğuna göre, konuşmacı olduğu toplantıya tekme tokat dalmak, Yahnici''nin de oturduğu protokol sıralarına sahneden sökülen bayrak direkleriyle saldırmak ne?

"Fatiha okunduğu" sırada hem de!

"Reis ne derse doğrudur"u ispat çabası mı yoksa; "Fatiha''yı bilmezler" demişti ya hani!

Niye, yukarıda aktardığım ve "Lütfü Türkkan''ın bir şehit kardeşine ettiği küfür üzerine bizzat MHP Genel Başkanı tarafından ortaya konan ölçü"ye göre, Yahnici''ye hakaretin, saldırının "ne olduğunu" açık açık, avaz avaz ifade edip de kınayamıyor hiçbir MHP''li yetkili?

Türkkan olayında CHP''lileri "sessiz kalmakla", "kaçmakla" suçlamışlardı; kendi yaptıkları ne şimdi?

Kaldı ki…

Yahnici de bir yere gitmedi ama dediği gibi "Gitse ne olacak? Gitmeyenleri zaten ihraç etmiyorlar mı?" sanki!

***

Buraya kadar olanlar siyasetin, ideolojinin, insanlığın, vicdanın meselesi…

Ve fakat, törene katılanların "Saldırı polis korumasında gerçekleşti" iddiası hepimizin, her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının "hayatıyla" ilgili.

Başkent olması sebebiyle güvenliğin görece üst düzey olması beklenen Ankara''nın göbeğinde, yasal, meşru, izinli bir toplantı bu şekilde basılabiliyor, kan gövdeyi götürüyor, savunmasız, kimseye bir zararı olmayan, üstelik de çoğu yaşlı başlı insanlar hastanelik edilebiliyor ve isimleri, isimleri belli failler, polisin de hazır bulunduğu olay yerini ellerini kollarını sallaya sallaya terk edebiliyorsa, ne MHP, ne Türkeş ailesi, hepsinden önce açıklama yapması gereken bu ülkenin İçişleri Bakanı değil mi?

Herkesten önce Adalet Bakanı''nın isyan etmesi gerekmez mi?

Cumhurbaşkanı''nın "cumhur"un can güvenliğine sahip çıkması beklenmez mi?

İktidarla ittifak "suç işleme özgürlüğü" mü tanıyor bazılarına?

Öyle olmasa bile "algı"nın -belki de bilerek- bu şekilde yerleştirilmesinin muhtemel sonuçlarını düşünemiyor musunuz?

Yoksa…

Yazarın Diğer Yazıları