Çözüm ve süreç
AKP ve yandaş ekip, PKK’nın yol kesme eylemlerinin, insan kaçırma faaliyetlerinin, sivil inisiyatif adı altındaki örgütlenmelerinin görmezlikten gelinmesini istiyor. PKK’nın Kandil’deki ele başısı Karayılan’ın gidip yerine Cemil Bayık’ın gelmesini sürece katkı olarak niteliyor.
Yandaş kalemler Karayılan ile Bayık’ın yer değiştirmesini sürecin engellenmesi bir yana, örgütün silahlı unsurlarının sınır ötesine çekilme hamlesi olarak değerlendirmişlerdir. Şahin kanadın temsilcisi olan Bayık’ın çetenin başına gelmesiyle bütün kesimlerin sürece dahil edileceği yolunda yorum yapmaktadırlar.
Bayık da yaptığı bir açıklamada şunları söylüyor; “Türkiye madem yeniden yapılandırılacak, o zaman neden başkanlık sistemi de tartışılmasın ki? Bu ülkede parlamenter sistemle sanki demokrasi mi oldu?”
Bu sözlerin AKP’ye yönelik rüşveti kelam olduğu açıktır.Türkiye’nin yeniden yapılandırılması, hem PKK’nın hem de AKP’nin hedefidir.
Hükümet kaynakları iseKCK’nın başında kimin olduğuyla ilgilenmediği, KCK’nın Öcalan ve sürece bağlı olmasını yeterli bulduğu basına yansımış durumdadır.
Son bir hafta içinde meydana gelen birkaç olgu “çözüm süreci” nin, Türkiye’yi nereye doğru savurduğunu gösterir niteliktedir.
1. “Kürdistan Hak İnisiyatifinden serhildan (isyan) çağrıları” geldi. Çağrıda şunlar deniliyor: “Öcalan’ın sağlığı, güvenliği ve özgürlüğü sağlanana kadar isyan büyütülecek... Tecavüz, soykırım, karakol, baraj ve bütün sömürgecileri ve uygulayıcıları kutsal Kürdistan topraklarından söküp atana kadar mücadeleye devam edilecek. Tecrübeler gösteriyor ki, Kürdistan’da mücadele ve isyan dışında sonuç almak mümkün değildir.
2. BDP’li vekil Nazmi Gür, silahlı PKK’lılarla birlikte katıldığı bir teröristin cenaze töreninde şunları söylüyor: “Artık 4 parçadaki Kürt halkının birleşme zamanıdır. Kürt halkı, ulusal ittifakını pekiştirerek, özgürlüğe yol olacaktır... Bu süreç bizleri Kürdistan topraklarında özgürlüğe götürecektir... önümüzdeki yerel seçim sonrası özerkliği kutlayacağız”.
Yoruma gerek var mı? Söylenenler yeterince açık değil midir?
3. Eli kanlı çetenin bir diğer mensubu Duran Kalkan, “Bir anayasa komisyonu var, aylardır hiç ses çıkmıyordu. Önder Apo’nun uyarısı üzerine son günlerde yeniden kendisini işlevselleştirme adımları atmaya yöneldi” diyor. Eğer Anayasa Komisyonu, terörist başının malum yoldan AKP’ye yaptığı öneri vasıtasıyla işlevselleştiyse durum vahim demektir. Eğer böyle değil de PKK yandaşları bunu böyle algılıyorlarsa bu da bir başka vahamettir.
4. Çetenin eski ele başısı Karayılan ise, “halkımız daha fazla kurumlaşmalı ve kendini korumalı. Öz savunmasını güçlendirmeli kendi içinde yapmalı... Askeri baskı kesinlikle son bulmalı ve koruculuk bitmelidir. Genel kurulumuz bu konuda da karar aldı”.
5. PKK/BDP cenahı İmralı için “bağımsız ve uzman doktorlar” oraya gitsin diyor. Adamlar devletin olduğu kadar doktoruna da güvenmiyor. Aynı cenah “Niye karakol yapıyorsun?” daha doğrusu ‘devletin otoritesini bölgeye niye taşıyorsun?’ diyorlar. Adamlar resmen ‘devletin değil burada PKK’nın otoritesi geçerli’ olması gerektiğini söylüyorlar. Ayrıca “baraj” yapımına da karşı çıkıyorlar. Barajların teröristlerin hareket yeteneğini sınırlandırdığı için ona da karşılar. “Koruculuk kaldırılsın!” diyorlar. Böylece kendileriyle mücadele edecek kimse kalmayacak. Bölge fiilen önce kurtarılmış, sonra özerkleştirilmiş ve ardından da bağımsızlaştırılmış hale getirilmiş olacak.
Eli kanlı terör şebekesi PKK’ya olan inanç, iktidarın gözünü köreltmiştir. Basılan onca şantiye, kaçırılan teknisyen, infaz edilen korucu, birbiri peşi sıra nükseden “Asayiş/infaz Timleri”ne rağmen, iktidar “çözüm süreci ilerliyor... PKK çekiliyor”, diyor. Bölgede PKK/KCK milislerinin neredeyse bir bağımsızlık ilan etmedikleri kaldı. PKK son on günde gerçekleştirdiği eylem sayısı 49’dur.
PKK ortaya koyduğu bu eylemlerle sürecinin çözümünü aldı götürdü, Başbakanın elinde kalan ise yalnızca süreç kısmıdır.