“Çözüm sürecinde” suçüstü!
AKP iktidarı PKK’yı, Öcalan üzerinden muhatap alarak; sözüne güvenilir, vaatlerine itimat edilir itibarlı bir örgüt olarak kamuoyuna sunmuştu. İş o hale geldi ki AKP yanlısı kalemler, PKK’ya ‘terör örgütü’, Öcalan’a ‘bebek katili’ dememeye özel bir gayret göstermeye başladılar.
PKK’nın süreçte şantiye basması, korucu vurması, adam kaçırması, helikoptere ateş açması ve düzenlediği toplantıları AKP hükümeti görmezlikten gelmiştir. AKP medyası terörist PKK’nın yaptığı eylemleri, terör örgütüne yakıştırmamakta ve yapılan eylemlerden marjinal ya da süreç karşıtı unsurları sorumlu tutmaktadır.
Ayrandan alkole her konuda görüş bildiren Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin Güneydoğu’sunu “Kuzey Kürdistan” ilan eden ve “Kürtlere statü” talep eden toplantılardan hiç bahsetmemiştir.
Buna karşın, Öcalan’ın çözüm için dayattığı komisyonlar, AKP tarafından kurulmuş, KCK’lılar serbest bırakılmaya başlanmış, PKK’nın talep ettiği bazı yasal değişiklikler yapılmış ve Türk kamuoyunu “çözüm sürecine” ikna için 63 akil adam da yola çıkarılmıştır. Akil adamlar, Türkiye’nin sinir uçlarına dokunmuş, reflekslerini test etmiş ve düzenledikleri raporları Başbakan Erdoğan’a sunmuşlardır.
Başbakan Erdoğan, akil adamlarının raporlarını sunduğu toplantıda, ‘Bu 8. anlaşma. Bundan önceki 7 anlaşmada da örgüt sözünü tutmadı, bakalım bu kez tutacak mı’ diyerek çözüm ortağı PKK’ya duyduğu güvensizliği dile getirmiştir. Bu sözleriyle Başbakan, PKK ile yaptığı anlaşmaları açıkça itiraf etmiştir. Bu durum; Başbakan Erdoğan’ın kendisini yedi defa aldatan örgütle, sekizinci defa anlaştığı anlamına gelmektedir. Doğal olarak PKK’yla anlaşma üzerine anlaşma yapmakla meşgul olanlar, terörle mücadele etmemişler!
BDP/PKK cenahının ’birinci aşama tamam, ikinci aşamaya geçilsin’taleplerine Başbakan Erdoğan “Her şey güllük gülistanlık değil, PKK’nın henüz yüzde 15’i çekildi” diye cevap vermiş, çekilme bir yana Türkiye’ye giriş yapan PKK’lılardan duyduğu endişeyi açıkça dile getirmiştir.
Başbakan Erdoğan, ne kadar PKK’lının çekildiğini bu kadar net bildiğine göre, “neden PKK’yla mücadele etmediği” sorusuna da cevap vermek durumundadır. Bu arada AKP’nin sivil çözüm ortağı Eşbaşkan Demirtaş, PKK’lıların “Yüzde 80’i de çekilmek üzere harekete geçti” demiştir. Oysa “çekilmek üzere harekete geçtiği” iddia edilen PKK’lılar Cizre’de ‘Asayiş Teşkilatı’ kurmuş, ilk 100 “personele” şehir merkezinde düzenlenen törenle diploma vermiştir.
Bu durum, Erdoğan’ın kamuoyunu nasıl yanılttığının ve suçüstü yakalandığının da kanıtıdır.
İstihbarat bilgilerine göre şu ana kadar, 6 PKK’lı grup Türkiye’yi terk etmiş. Bunların sayısı ise 200 kişidir. AKP’nin çözüm sürecinde PKK’ya katılımlar ise 1200’ün üzerindedir. PKK’nın sınır dışına gönderdiklerinin çoğunun hasta, kadın ve kırsalda problem çıkartan unsurlardan oluştuğu istihbarat unsurlarınca tespit edilmiş bulunmaktadır. PKK böylece, kendisine yük olan safraları atmış, militanlarını daha mobil ve etkili hale getirmiştir.
Bölgede her şey Öcalan’ın istediği gibi şekilleniyor. Zira İmralı’dan bir kısmı sızan tutanaklarda Öcalan, “Çekildiğimiz alanda gerillayı daha da büyüteceğiz. Çekilirsek gerilla biter görüşüne katılmıyorum” demişti. Tam da dediği gibi PKK, bölgede giderek büyüyor.
PKK’nın Kandil’deki elebaşısı, çekilme sürecinin ikinci günü ‘PKK’lılar çekilirken devletin yol, karakol, baraj yapmasını’ şiddetle eleştirmişti. Lice’deki olaylardan on gün önce de Murat Karayılan, yeni karakol yapımı ve koruculuğun kaldırılması bir yana, koruculuk için yeni kadro açılmasını da eleştirmişti.
Terör örgütünün amacını, “bölgede karakol, yol ve baraj yapılmasın. Korucu olmasın” sözleri ele vermektedir. PKK, bölgede devlet otoritesi ve devlete ait simgeler istemiyor. PKK’nın çözümden anladığı, devletin fiilen bölgeyi boşaltması ve kendisine devretmesidir. Yandaşlar hâlâ anlamıyor musunuz?