Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

'Çözüm süreci' ve 'Kuzey Kürdistan'

Tazyikli su, biber gazı, Çarşı, “Duran Adam” derken Türkiye’de iktidara karşı protestolar kurumsallaşmıştır. Başbakan Erdoğan tarafından protestocu halk kitlelerine karşı partililer, sivil şiddete karşı da kamu şiddeti sokağa sürülmüştür. AKP, iktidarını muhafaza edebilmek için kendisine karşı çıkanlara “göze göz, dişe diş” stratejisini uygulamaya sokması ilginçtir.
AKP, hükümetini muhafaza için canhıraş bir mücadele verirken, hükümetinin de dayandığı meşru zemin olan T.C. devletini müdafaa için kılını dahi kıpırdatmıyor. Aksine bizzat T.C. kavramını devlet binalarından kendi elleriyle indiriyor. Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve otoritesinin Güneydoğu’da hain masalarda param parça edilmesini seyrediyor hatta teşvik ediyor.
Her türlü bölücülük, ayrımcılık ve devlet yıkıcılığı devletin gözetimi altında serbestçe gerçekleştiriliyor. Türkiye’de devlet içinde devlet, millet içinde millet inşa etme faaliyetleri ise alabildiğine sürmektedir.
Gelişmeler AKP iktidarının terör ve terörist, kurtulmak adı altında ülkeyi tam bir felakete sürüklediğini göstermektedir.
İmralı’daki kitle katliamcısı Öcalan ile varılan, sözde “Çözüm Süreci” mutabakatı kapsamında AKP ile PKK ikilisinin düzenlettikleri konferansların ikincisi Diyarbakır’da yapıldı.
Türkiye’nin Güneydoğu Bölgesini, “Kuzey Kürdistan” olarak niteleyen bu konferansa Türkiye’nin bölünmesini isteyen bütün gruplar katılmıştır. Bölgenin adı “Kuzey Kürdistan”, uydu devlet bürokrasinin adı KCK, silahlı kuvvetlerinin adı PKK, düzenlenen konferans ise “Kürdistan Büyük Millet Meclisi” olarak işlev görecektir. Nitekim Diyarbakır’da düzenlenen bu konferansın daha sonraki süreçte bir tür yerel parlamento gibi çalışacağı açıklanmış bulunmaktadır.
AKP’nin “çözüm süreci” adını verdiği bu olgunun “Bağımsız Birleşik Kürdistan”ın inşa süreci olduğu ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Türkiye’de halka doğruları söylemeyen bir iktidar iş başındadır. Öcalan ile “biz görüşmedik”, -halkın zekâsıyla alay eder gibi- “emrimiz altındakiler görüştü” diyorlar. Sanki görüşenlere “görüşün” talimatını uzaydakiler veriyor!
Bir yandan terör örgütüne “hiç söz vermedik”, Öcalan ile sağlanmış mutabakat yok diyorlar. Diğer yandan İmralı’daki kitle katliamcısının mektubunu Diyarbakır’daki meydanda halka okutulmasına izin veriyorlar. MİT’in katkılarıyla Kandil’deki teröristlere kitle katliamcısının mesajlarını iletiyorlar.
Paralel Kürt Devleti kurmaktan içeri alınan KCK’lılar, Öcalan’ın açıkladığı biçimde aşamalı olarak hapishanelerden salıveriliyor. Hapishaneden çıkan KCK’lılar “Kürdistan devlet bürokrasisi”ndeki yerlerini derhal almış oluyorlar.
“Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı” kitle katliamcısı Öcalan’ın yapılmasını istediği konferansların ikincisiydi. AKP hükümeti, hiç söz vermeden (!), mutabakat sağlamadan (!) ve haberi dahi olmadan Öcalan’ın istediği konferansların yapılmasına izin vermiş oluyor.
“Silahlarını mağaralara bıraksınlar ya da gömüp çekilsinler”, “sınırlardan nasıl girdilerse öyle çıksınlar” söylemleri bizzat Başbakanın ağzından çıkmıştır.
Başbakanın bu sözleri ya da PKK’nın bu süreçte eylem yapmaması, hiç kuşkusuz tek taraflı bir kararın sonucu değildir. Yani PKK, Öcalan’dan ve AKP’den bağımsız olarak hareket etmiş değildir.
AKP’nin, Kürt kökenli yurttaşların temsilcisi olarak kitle katliamcısı Öcalan’ı alması en büyük stratejik hata olmuştur. Böylece terör örgütüyle Kürt vatandaşları AKP’nin sayesinde aynı konseptte bir araya getirilmiştir.
Kitle katliamcısı Öcalan ise konferansa gönderdiği mesajda tek başına karar almasının demokratik ve gerçekçi olamayacağından söz ederek, “Konferansta alınacak ortak kararlar, her birimizin arkasında duracağı perspektif olacaktır” demiştir. Böylece bizzat AKP, Güneydoğu’daki halkı kitle katliamcısı Öcalan’ın arkasında toplanmaya zorlamıştır. Böylece bölgedeki bütün bölücü örgütler ve aktörler Türkiye Cumhuriyetine karşı Öcalan odaklı güç birliğine gitmişlerdir.
AKP, kitle katliamcısını muhatap alarak, onun mesajlarını Diyarbakır’da kitlelere okutarak, İmralı’ya BDP’li heyetlerin ziyaretine izin vererek fiilen Öcalan’ı ve PKK’yı meşrulaştırmıştır. Durum vahimdir!

Yazarın Diğer Yazıları