Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Çözüm, çekilme ve AKP

“Savaşa da barışa da hazırız!” sloganı altında ve silahlarıyla birlikte sözde çekileceklerini söylemişlerdi. Başbakan Erdoğan, bari “silahları mağaralara bırakın ya da gömün” dedi. Onlar ’kurt var, kuş var, silahsız olmaz’dediler. Namlular her zaman ensenize dönük olacak istediğimiz yasal ve yapısal değişiklikleri yapmazsanız harekete geçeceğiz mesajını verdiler.
Öcalan 21 Mart’ta, “silahlar sussun, siyaset konuşsun” dedi, AKP’nin sözcü ve gözcüleri sevince gark oldular. Silahlar susacak, anneler ağlamayacak otuz yıllık kan duracak diye AKP ve akiller Türkiye sathına yayılacaktı.
Vaziyet müşkül iken AKP’nin akilleri, -adres şaşırdılar- kan döken Kandil, silah taşıyan PKK’lıların yanına değil Anadolu’ya dağıldılar.
Teröristlerin “yüzde onu ya da yirmisi çekildi” derken PKK/BDP/Öcalan taleplerini sıralamaya başladılar. Öcalan, kendisi için “stratejik” bir misyon istedi. BDP, “Özgür Öcalan/ Özgür Kürdistan” için “durma adım at” mitingleri düzenledi, PKK ise ‘karakol inşa, yol yapma, baraj temeli atma olmaz’ dedi.
Başbakan Erdoğan, PKK/BDP/Öcalan üçlüsünün taleplerine karşılık çekilmenin yüzde on ile yirmiler arasında kaldığını açıkladı. Siz çekilmediniz ki, biz gereğini yapalım anlamına gelen sözler etti. Aslında Öcalan, çekilmenin bir gösterinden ibaret olacağını sızan tutanaklarda şöyle açıklamıştı: “Çekildiğimiz alanda gerillayı daha da büyüteceğiz.”
Süreçte PKK, kendisini meşrulaştırmış ve güven içinde olarak asayiş timleri, infaz timleri, haraç timleri kurdu. Büyük bir rahatlık içinde dağa adam kaldırma, Suriye’ye militan devşirme ve inşaat basma faaliyetlerine girişti. PKK, derinden ve alttan örgütlenmesini tamamladı.
AKP ise bölgede olanı biteni, görmemeye, duymamaya ve duyurmamaya özel bir önem atfetti. El altından her şeyi sırasıyla, zamana yayarak, “hazmettire hazmettire” yerine getireceğiz mesajı verdi. AKP’nin çözüm ortağı PKK bunu kabul etmedi.
BDP ve Kandil “Demokratikleşme Paketi” ni beğenmediklerini açıkladılar. “Ana dilde eğitim, yüzde on barajı, Öcalan’ın durumu, demokratik özerklik, KCK tutuklularının serbest bırakılması” gibi hususların pakette olması gerektiğini çeşitli platformlarda dile getirdiler.
Kandil, 1 Eylül’e kadar AKP’ye süre verdi. Öcalan’ın “araçsallık” konumu “stratejik” seviyeye de yükseltilmemişti. Dağdakiler ‘dem bu dem’ dediler. Terörist Bayık, “Çekilmeyi durdurduk, geri dönüşü başlatacağız” dedi. AKP’nin nutku tutuldu.
Başbakan Erdoğan, “Sanırım mesajlar Kandil’e geç ulaşıyor. Ya da acele ediyorlar. Bizden 4 partinin uzlaşamadığı hususlarda yasa çıkarmamızı istiyorlar. Diğer partilerin kabul etmediğini bize fatura etmeye çalışıyorlar” diyerek, örgüte karşı AKP’yi savundu. Tayyip Erdoğan ’bize kalsa PKK’nın ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yasaları çıkartacağız ama muhalefet partileri kabul etmiyor’. PKK, “diğer partilerin kabul etmediğini bize fatura etmeye çalışıyor” diye muhteşem (!) bir savunma yaptı.
AKP derhal BDP heyetini İmralı’ya gönderdi. Durum; barış havarisi, demokrasi savunucusu, silah yerine siyaset ikamecisi, demokratik modernite icatçısı, AKP’nin meşru muhatabı Öcalan’a iletildi.
İmralı’daki terörist, AKP’ye yeni bir olta attı. “Anlamlı bir müzakere için gerekli olanak ve araçları devlete de Kandil’e de iletmiş durumdayım” diyerek şu mesajı gönderdi: “Önerilerim ve düşüncelerim doğrultusunda zorlukları aşmayı başarırsak, yeni bir formata evrilmiş, derinlikli bir müzakere ile yola devam edebiliriz”.
AKP, çözüm rehberi Öcalan’ın bu jestine “demokratikleşme paketi”yle cevap vereceğini zımnen açıklamış bulunuyor. Çekilmeyi durdurma tehdidinin doğrudan demokratikleşme paketine yansıdığı anlaşılıyor. Daha önce yok denilen ve sır gibi tutulan bu pakette “özerklikten ana dilde eğitime”, “Dersim’den kamuda Kürtçenin kullanımına” uzanan bir çok hususun olduğu el altından kamuoyuna duyurulmuştur.
Çekilmenin durdurulması tehdidi karşısında AKP, bir kez daha diz çökmüş bulunmaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları