Çok iyi bildikleri içindir belki...
A&G'nin yaptığı araştırmaya göre Türkiye'de başkanlık sistemine verilen destek yaş arttıkça artıyor, düştükçe de düşüyormuş. Referanduma gidilmesi halinde en cılız "evet" dolayısıyla da en güçlü "hayır"ın 18-30 yaş grubundaki genç seçmenden gelmesi bekleniyormuş.
Sonuçları, Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi'ye değerlendiren Adil Gür'e göre bu tablonun nedeni, "30 yaşın altındakiler koalisyonu ve siyasi istikrarsızlığın ne olduğunu pek bilmiyor" olmasıymış.
Kanımca yanılıyor.
30 yaşın altındakiler "koalisyon içi çekişmelere dayalı istikrarsızlığın" ne olduğunu pek bilmiyor olabilirler ama "tek başına iktidarın toplumsal çoğunlukla uzlaşmaz tutumu ve kutuplaştırma siyasetine dayalı istikrarsızlığı" çok iyi biliyorlar...
13 yaşındaki çocukların üzerinde devletin üniformasını taşıyan "görevli(!)"lerce katline varan akıl tutulması günlerinde bizzat yaşadılar.
Bu sebepten dolayı...
Dediğim gibi, koalisyonu bilmediklerinden değil de bütün erklerin "tekel"leştiği bir idare biçimini çok iyi bildiklerinden istiyorlardır belki güçlü ve denetlenebilir bir parlamenter rejimi.
***
Hiç mi akıllanmayacağız arkadaş
Murat Yetkin'in dün yayımlanan ve son tahlilde "AB'nin bağlayıcılığına karşı ABD ve NATO'dan gelecek talepleri kabul edip, Batı baskısını azaltma"yı öngören senaryosunu okurken gayrı ihtiyari dilimden dökülüverdi;
Hiç mi akıllanmayacağız arkadaş!
***
Daha Cumhuriyet ilan edilmemiş...
"Avrupalı devletler"e karşı, o günlerde "sömürgeci" sayılmayan ABD'yle çok ağır imtiyazlar içeren bir anlaşma gelir Ankara Hükümeti'nin gündemine...
Buna göre, The Ottoman-American Development Company adlı ABD-Kanada ortaklığı Anadolu ve Musul-Kerkük-Süleymaniye bölgelerinde 4 bin 400 kilometreye yakın demiryolu ile kıyılarımıza üç liman yapacaktır.
Ayrıca...
Demiryolu hatlarının her iki yanında, 20'şer kilometreden toplam 40 kilometrelik bir şerit içindeki, var olan ve bundan sonra ortaya çıkarılacak petrol dahil bütün kaynaklar 99 yıllığına, arazi bedeli alınmaksızın ABD'li şirkete devredilecektir.
Anadolu'ya delme, arıtma ve demiryolu araç gereci ihraç edecek olan ABD ekonomisinin genel kârı da cabası...
***
Umulur ki, bu ağır imtiyazların karşılığında, Lozan'da -Avrupalı devletlere karşı- ABD'yi kendi tarafımıza çekebiliriz.
Sonuç:
O sırada itilaf devletlerinin ortak olduğu Turkish Petroleum Company'den hisse almaya çalışan Standart Oil'ın, bunu becermesi halinde, Chester'la "Musul'da sınırlı bir alan"dan elde edeceğinden çok daha fazlasına; "bütün Mezopotamya petrolleri"nin kârına sahip olacağını fark eden ABD, kılını bile kıpırdatmaz Lozan'da...
Gerisini biliyorsunuz;
İsmet İnönü, Lozan Konferans Salonu'nun kapısına bir yafta asar ve iri harflerle "Amerikalıları istemiyoruz" yazar ama bu ibretlik olay bugüne bir "ders" olarak intikal edemedikten sonra ne fayda...
***
Hokus-pokus
TÜİK, Gençlerin İşgücü Piyasası Geçiş Araştırması'nın sonuçlarında genç işsizlik oranını yüzde 13.2 olarak açıkladı ya...
"O iş öyle değil" diyor MHP'li Ahmet Kenan Tanrıkulu.
Dediğine göre, TÜİK, BM, ILO ve benzeri kuruluşların "genç" tanımı olan 15-24 yerine 15-34 yaş aralığını baz alarak ufak bir illüzyon yapmış oranlarda.
Evrensel "genç" kategorisine uygun değerlendirildiğinde, mesela Ağustos ayında yüzde19.9'u bulmuş işsizlik girdabında kıvranan gençlerin oranı.
Enflasyon sepetindeki hepimizin her gün mutlaka kullandığı(!) mucize ürünlerden sonra şaşırdık mı?
***
Rezil, aşağılık, alçak...
Önce kuzeninin, sonra eniştesinin, ondan sonra ağabeyinin arkadaşının tecavüzüne uğrayan ve 11 yaşında 5.5 aylık hamile olduğunu tespit eden hastane yetkilileri ihbar etmese -anlaşılan o ki- uğradığı fiziksel ve psikolojik işkenceler babası tarafından örtbas edilecek olan çocuk anne ile bebeğinin bundan sonra nasıl bir hayatları olacağını biliyoruz:
Berbat!
Peki ya bu rezil, aşağılık, alçak tecavüzcüler?
Onlara verilecek ceza da, o kız çocuğunun ödediği bedel gibi "ömür boyu" acıtacak mı -göreceğiz- canlarını?