Coğrafyayı "Kürdistan"a selam yollayandan öğrenecek değiliz...
Güler misin, ağlar mısın!..
AK Parti Genel Başkanı, büyük oranda, "Millet İttifakı"nı oluşturan siyasi partileri terör örgütleriyle özdeşleştirmek temeli üzerine inşa ettiği seçim kampanyası kapsamında, HDP Eşbaşkanı'nın sözlerini CHP'ye mal ederek onları "Kürdistan"cılıkla suçluyor. Meydanlarda "Böyle bir yer mi var?" diye sorup millî duyguları ateşliyor. Sesini iyice yükseltip, "CHP İstiklal Marşımızı söylemeyenlerle ittifak halinde. Bu CHP, bizim bayrağımızı kongrelerinde asmayanlarla beraber" gibi ithamlarda bulunuyor.
Garibim CHP'liler de;
"Yahu bunlar kongrelerinde İstiklal Marşı söylemedilerse, Türk bayrağı asmadılarsa, kimin iktidarında yapmadılar? Başkentin göbeğinde bile bu "meydan okumalara" kimin bakanı, kimin valisi, kimin güvenlik güçleri göz yumdu? BDP, 2011 seçimlerinden sonra Diyarbakır'da "Ülkemiz Kürdistan, başkentimiz Diyarbakır" diye zaferini kutlar ve "devlet"in ilgili bir tek kurumu bile buna engel olmazken CHP mi vardı devletin başında? Kimin zamanında BDP'li vekiller ellerini kollarını sallaya sallaya "demokratik özerklik" ilan ettiler?" diye soracaklarına…
"Böyle bir bölge var mı yok mu siz daha iyi bilirsiniz" deyip, AK Partililer'in "Kürdistan" beyanlarını hatırlatarak, bu tanımın ilk defa AK Parti döneminde resmî yazışmada dahi kullanıldığını hatırlatarak pekala ve haklı olarak üste çıkabilecekleri halde,
Ezile büzüle "Osmanlı'ya baktığımız zaman Lazistan, Kürdistan Eyaleti var" diye AK Parti ağzıyla savunmaya çalışıyorlar kendilerini.
***
Elinizde 17 yıllık memba gibi arşiv var.
"Sizin kardeşiniz Abdullah Gül, üstelik de Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı sıfatıyla Irak'ın kuzeyi için "Kürdistan" ifadesini kullanıp, rahat rahat "Ne diyeceğim? Kendi anayasalarında yazıyor" dediğinde ülkenin Başbakanı olarak neden tepki göstermediniz?" desenize...
"Atadığınız Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Barzani'ye "Irak Kürdistanı Bölgesi Başkanı Sayın Başkan Mesud Barzani" diye hitap ettiğinde, ülkenin Başkanı olarak neden müdahale etmediniz?" desenize...
"Atadığınız Başbakan Ahmet Davutoğlu, "DEAŞ ile komşu olmak istemiyoruz... Bu yüzden her türlü desteği Irak Kürdistan'ına vereceğiz" dediğinde, ülkenin Cumhurbaşkanı olarak neden "ağzından çıkanı kuşağın duyuyor mu" diye çıkışmadınız?" desenize...
"Madem "Kürdistan" diye bir yer yok, bunu neden 2013 yılında Barzani'nin karşısında haykıramadınız da "Kürdistan bölgesindeki kardeşlerinize" selam gönderdiniz?" desenize...
"Biz, Türk coğrafyasını, "Kürdistan'a selam" yollayandan öğrenecek değiliz" deyip, altında debelendiğiniz bütün o ithamları iade etsenize...
Olmayan başvuru nasıl işleme kondu?
Ben iki köşe yazarında denk geldim -belki fazlası da vardır- biri Hürriyet'ten Abdülkadir Selvi, diğeri Habertürk'ten Muharrem Sarıkaya; ikisi de, Mersin İl Seçim Kurulu'nun Burhanettin Kocamaz kararını haklı buluyordu.
İkisinin de Kocamaz'ın aday olamayacağını savunurkenki gerekçesi, "İYİ Parti'nin başvurusunu 17.26'da yapmış olmasına, gecikmeyi evraka işletmesine, yani gecikmiş evrakın işleme konmasına izin vermiş olmasına" dayanıyordu;
"Bu durumda yapacak bir şey yok"tu. Zira "yasalar açık"tı.
Süreç gerçekten de bu şekilde geliştiyse, yani İYİ Parti, Seçim Kurulu'na geç fakat diğer unsurları açısından sorunsuz, resmî bir başvuru yapmış olsaydı, ikisi de ve tabii Seçim Kurulu da haklıydı.
Ve fakat...
İYİ Parti, bambaşka bir "süreç"ten bahsediyor. En önemlisi, partilerinin Seçim Kurulu'na, Kocamaz'ı aday gösteren resmî bir başvurusunun bulunmadığını ileri sürüyor.
İYİ Parti'nin Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hasan Seymen diyor ki, "Biz, evrak tesliminin geciktiği haberini alınca durumdan şüphelendik ve Mersin'de bu evrakları teslimle yetkilendirdiğimiz il yöneticilerinin yetkilerini iptal ettik. Bunu, tutanakla belgelendirdik. Bu insanlar, listeyi 26 dakika geciktirerek teslim ettikleri esnada "yetkisiz"lerdi. Seçim Kurulu'nun da yetkisiz kişilerden evrak teslim almaması gerekirdi. Bu usulsüzdür."
Bu iddiayı ne yapacağız? Nereye koyacağız?
Kocamaz'la ilgili süreç Seymen'in aktardığı gibi geliştiyse, İYİ Parti'den "resmen" zaten hiç aday gösterilmemiş olan Kocamaz'ın, başka bir partiden aday olmasını ne sebeple engelleyebilir YSK?
Olmayan bir başvuruyu delil gösteremez herhalde!..
Listeyi teslim edenler İYİ Parti yönetiminin dediği gibi sahiden de ve belgeli biçimde "yetkisiz" ise, umarım, seçimi daha sandıklar kurulmadan şaibeli hale getirecek bir karar çıkmaz YSK'dan.