AKP hükümetinin, Kasım 2016'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) getirdiği bir tasarıda yer alan ve tartışma yaratan erken yaşta evliliklere af getirmesi öngören madde, yeniden gündeme geldi. Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'ndaki cinsel istismar suçunda mağdur ile failin evlenmesi halinde fail hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması veya cezanın ertelenmesine imkan veren madde 2016'da tartışma yaratmıştı.
Kadın ve çocuk hakları savunucuları başta olmak üzere kamuoyundan gelen tepki üzerine tasarı yeniden ele alınmak üzere geri çekilmişti.
Dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, düzenlemeye ilişkin yaptığı açıklamada, binlerce ailenin mağduriyetini gidermeyi amaçladıklarını ifade ettiği tasarı hakkında, "Erken yaşta evliliklere karşıyız. Bu düzenlemedeki önceliğimiz aile bütünlüğünün korunması olmuştur. Kamuoyunda oluşan rahatsızlıkları dikkate alarak, söz konusu düzenlemeyi toplumsal mutabakatla hayata geçirmek istiyoruz" demişti.
Adalet Bakanlığı geçtiğimiz günlerde bir kapalı toplantıda kabineye tasarıyla ilgili bir sunum yaptı. Ayrıca konu, TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu'nda da yeniden gündeme geldi. Söz konusu iddiaların basına yansımasına kadın hakları savunucuları tepki gösteriyor.
MOR ÇATI: “FIRSAT OLARAK KULLANMAYA ÇALIŞIRLAR”
DW Türkçe'nin haberine göre, Mor Çatı Kadın Sığınma Vakfı, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "Söz konusu düzenleme bir cezasızlık hali olduğu gibi çocuk istismarcılarına ve erken yaşta evlilik yanlılarına cesaret ve teşvik sağlamaktadır" dedi. Mor Çatı'dan Hale Çelebi, 2016'da 4 bin aile olduğunun söylendiğini, şu an ise 10 bin sayısının telaffuz edildiğini söylüyor. Hükümetin rızaya dayalı erken yaşta evliliklerde mağduriyet gidermek adına "Aileler dağılmasın" düşüncesinden yola çıkarak yasa çıkarmaya çalıştığını ifade ederek şunları söylüyor:
"Önerge kapsamında failin yaşına dair bir düzenleme tartışılmıyor, hep mağdurun yaşı konuşuluyor. Ayrıca, akran cinselliği ile 15'indeki çocukla 30'undaki yetişkinin cinselliği tasarı kapsamında aynı kefeye konuluyor. Çocuk yaşta evlendirilme pahasına da olsa cinsellik evlilik içinde tanımlanıyor."
Tasarının erken yaşta evliliklerde çocuğun istismarı suçunda suça azmettirenler veya işlenişine yardım edenlere de ceza affı getirmeyi planladığını belirten Çelebi bu durumun "cesaretlendirici" olması açısından da sorunlu olduğu kanaatinde. Çelebi "Bundan sonraki kararları da etkileyebilecek, çocukların hayatını karartabilecek bir tasarı. Evlilikle beraber cezanın düşmesi, tecavüzcülerin bu durumu fırsat olarak kullanarak aileleri veya mağduru tehdit etmesine neden olabilir" diyor.
Tasarının, öte yandan, seçim malzemesi olarak kullanıldığını düşünen Çelebi, "Türkiye'de cinsellik eğitimi bile müfredatta yok. Cinsel şiddet kriz merkezleri deseniz halen açılmadı. Bu af tartışması neyin acelesi, anlayamıyoruz" diyor.
"AFFIN BİR KEZ GELECEĞİNE İNANMAMIZ MÜMKÜN DEĞİL"
Yaklaşık 140 kadın örgütünün oluşturduğu TCK 103 Kadın Platformu'ndan avukat Selin Nakıpoğlu, söz konusu önergenin çocuklara yönelik cebri, şiddeti ve evlilik adı altında yapılan istismarın önünü açabileceğini vurguluyor. Nakıpoğlu "Önerge sahibi milletvekilleri tarafından, 'Af bir kez gelecek ve cebir ve şiddetin olmadığı hallerde geçerli olacaktır' denmektedir. Affın bir kez geleceği konusundaki beyana tecrübelerimize dayanarak inanmamız mümkün değil" diyor.
Devletin esas görevinin erken ve zorla evlendirilen çocukları buna yol verenlerden korumak olduğunu söyleyen Nakıpoğlu, Türkiye'nin de taraf olduğu İstanbul Sözleşmesi'nde erken yaşta ve zorla evlendirilmeye yönelik davranışların cezalandırılmasını sağlamak üzere hukuki tedbirler alınması gerektiğinin yer aldığını özellikle dile getiriyor. 18 yaş altındaki her bireyin yasalara göre çocuk olduğunu ifade eden Nakıpoğlu, "Çocukların erken evlendirilmesinin, istismar edilmesinin yolunu açan önergeler değil, bu suçun işlenmesi, çocukların hayatlarının karartılması önlenmeli" diye ekliyor.