Çocukları kazanmalıyız!
FETÖ'nün canı cehenneme! Cemaat, içimizde kapanması güç yaralar açtı.
Yazdığım gibi, beni en çok üzen çocuklar. Öyle mektuplar geliyor ki...
FETÖ'cü deyip ya hapse atıyorsunuz, ya işinden ediyorsunuz. Gerçekten "örgüt" içindeyse, ülkeye kastettiyse, belâsını bulsun. Hapse atmakla kalmayın taş ocaklarına gönderin! Ama çocuklar babalarıyla aynı görülmesinler; itilmesinler, kakılmasınlar, insanlardan tecrit edilmesinler...
Ayırım çok tehlikeli... Netice itibarıyla o çocuklar bu ülkede yaşıyorlar. Devlete küstürmeyin. Vebalini kaldıramazsınız.
Reis'in başdanışmanlarına sesleniyorum: "FETÖ'cü" denilenlerin çocukları ne hâldeler? İnsanlık adına araştırın ve bir rapor hazırlayın. (Size en yakın isimlerden Nihat Hatipoğlu'nun, "Peygamberimiz düşmanlarının da onurunu koruyordu" (19 Nisan 2013, Sabah) başlıklı yazısını lütfen okuyun.)
Bir avukattan gelen mektubu vereceğim. Her şeyi özetliyor:
"Çoklarının görmediği, görenlerin de seslerini çıkarmaya korktuğu, Fetö ile ilişkili bulunan kişilerin çocuklarının yaşamak zorunda kaldığı sıkıntılara dikkat çekmenizi çok yerinde buldum.
Anne-babası suçlu da olabilir, bu durumu değiştirmez, anne-babanın suçu varsa dahi asla çocuğa sirayet etmeyeceği tartışılmaz bile. Anne babaları tutuklu-tutuksuz meslekten çıkarılmış, işsiz bırakılmış tüm ailelerin özellikle ilk ve orta öğretim çağındaki çocukları çok büyük travma yaşadı, yaşıyor. Bunların çoğu kaybedilmek üzere. Bu çocuklar için acil bir şeyler yapılmalı...
15 Temmuz sonrası bazı akraba ve tanıdıkların müdafiliğini üstlenmek durumunda kaldım...
KHK'ler ile binlerce kişinin kamu görevinden çıkarılması ve bunların çoğunun tutuklanması çocuklar için tam bir şok oldu. Çevremde birebir müşahede ettiğim üzere; psikolojileri yıkıldı, toplumsal basınç ve öteleme, hatta aşağılama ile karşı karşıya kaldılar. Anne babalarının hain olduğu sürekli yüzlerine söyleniyormuş algısı oluştu. Okul başarıları blok olarak düştü. Dikkatlerini toplayamama, insanlardan kaçış ve kabuğuna çekilme, dış dünyaya ilgisizlik, korku ve panik, uyuyamama problemleri ortaya çıktı. Korkarım ki kaçış için kötü alışkanlıklara, uyuşturucuya yönelme durumları da görülebilir.
Çocukların durumunu anlamaya çalışan biri olarak, toplu bir çözüm için;
Denizli 3. Ağır Ceza Mahkemesi 2017/12 no.lu dosyanın duruşmasında (01-Ağustos-2017), genel anlamda çocukların durumunu özetleyerek mahkemeden, el atılması ve çözüm üretilmesi için konunun Millî Eğitim Bakanlığı'na ve Aile Bakanlığı'na 'ihbar' edilmesi talebinde bulundum, ancak ara kararda bu talebim reddedilmiş ve zabıtlara geçmiştir. Devlet de halen bu konuya vakıf değildir.
Oysa çok elzem; çünkü, suçlu-suçsuz, doğru-yanlış Fetö olayında görevden çıkarılan veya tutuklanan kişilerin çoğunluğu 30-50 yaş aralığında. Bu kişilerin çocukları genelde ilk, orta ve lise çağında.. Biliyorsunuz, bizim çocukluk çağımızda, o günün geleneğinde bizleri babalarımız değil dedelerimiz severdi, ama şimdiki çocuk için baba her şey, gayet tabiî.
Ancak şahsımı asıl hayal kırıklığına uğratan yanı, mahkemenin Fransız tavrından çok toplumun duyarsızlığı...
Bilhassa dindar geçinmenin kur değerinin beş kuruş dahi etmediği noktasına gelmiş bulunuyorum. Ve aklımda kalan bir hikâye, gazeteci Ali Kemal'in dramatik sonu ile oğluna devletin sahip çıkması..." (Av. N. Öztürk)