Son yıllarda, kekemelik ile ilgili yaygın bir yanlış anlama, çocukların duygusal durumlarının bu durumu etkilediği yönündeki inanç olmasıyla biliniyor.
Uzmanlar, çocukların üzüntü veya korku gibi duygular yaşamasıyla kekemelik arasında doğrudan bir ilişki olmadığını vurguladı.
BİLİMSEL ARAŞTIRMALARIN IŞIĞINDA KEKEMELİK
Kekemeliğin nedenleri üzerine yapılan araştırmalar, genetik ve çevresel faktörlerin rol oynayabileceğini gösterdi. Dil ve Konuşma Terapisti Yaren Çomak, kekemeliğin genellikle konuşma sırasında tekrarlar, bloklar ve uzatmalarla kendini gösterdiğini ve bireylerin kendilerini ifade etme biçimlerinde akıcısızlıklara sebep olabileceğini belirtti. Çomak, kekemeliğin genetik bir yatkınlıkla başlayabileceğini, ancak çevresel etmenlerin de göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguladı.
UZMAN GÖRÜŞLERİ: KEKEMELİĞİN NEDENLERİ VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Dil ve Konuşma Terapistleri, kekemeliğin genetik ve nörolojik faktörlerden kaynaklandığını belirtmekte.
Dr. Sarah Johnson, "Kekemelik, genellikle çocukların stresli durumlarla baş etme biçimiyle ilgili değildir. Bu durum, beyindeki konuşma merkezi ile ilgilidir" dedi.
Gelişim Psikologları, çocukların duygusal durumlarının konuşma bozuklukları üzerinde etkili olmadığını, ancak stres veya kaygının kekemeliği geçici olarak artırabileceğini ifade etti.
Prof. Ahmet Yılmaz, "Çocuklar üzüldüklerinde veya korktuklarında kekeme hale gelmezler; ancak mevcut kekemelik durumu bu duygularla tetiklenebilir" açıklamasında bulundu.
Uzmanlar, kekemeliğin duygusal durumlarla doğrudan ilişkili olmadığını, ancak stres ve kaygı gibi durumların mevcut durumu tetikleyebileceğini veya şiddetlendirebileceğini ifade etti.
Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Çağdaş Karsan, kekemeliğin bir hastalık değil, bir akıcılık bozukluğu olduğunu ve bu nedenle kekemeliği olan bireylerin değerlendirilmesi ve terapi sürecinin alanında uzman dil ve konuşma terapistleri tarafından yürütülmesi gerektiğini belirtti.
TOPLUMDA YAYGIN YANILGILAR VE DOĞRU YAKLAŞIMLAR
Toplumda kekemelikle ilgili yaygın yanlış anlamalar, kekemeliğe sahip bireylerin sosyal hayatta daha fazla zorlanmasına neden olabilmekte. Örneğin, kekemelik zeka ile ilişkili değildir, bulaşıcı değildir ve taklit edilerek öğrenilmez.
Uzmanlar, kekemeliğe sahip bireylere destek verirken "sakin ol", "nefes al" ya da "heyecanlanma" gibi ifadeler yerine, onları dikkatlice dinlemenin, göz temasını sürdürmenin ve cümlelerini tamamlamamanın daha etkili bir yaklaşım olduğunu vurguladı.
Kekemelik, genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimi sonucu ortaya çıkan karmaşık bir akıcılık bozukluğu.
Çocukların üzüldüğü veya korktuğu için kekeme olduğu yanılgısı, bilimsel araştırmalar ve uzman görüşleri ışığında geçerliliğini yitirmekte.
Kekemeliğin doğru değerlendirilmesi ve tedavi edilmesi, bireylerin iletişim becerilerini güçlendirmeyi ve sosyal yaşamda daha etkin bir şekilde yer alabilmelerini sağlamayı amaçlamakta.