İHA’nın haberine göre; Okullarda, kreşlerde, alışveriş merkezlerinde damlacık yoluyla yayılan virüs ve bakteriler çocukların hastalanmasında başrolü oynadığını belirten Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Sümeyye Ertek sözleri kullandı:
“Öksürük ve hapşırık ile çevreye yayılan damlacıklar bir kişiden diğerine doğrudan geçebileceği gibi, temas eden eşyalar aracılığıyla da temas eden çocuklarda enfeksiyona sebep olabilirler. En sık karşılaşılan sağlık sorunu ise üst solunum yolu enfeksiyonudur. Burun ve boğazda iltihaba yol açan 200''den fazla virüs üst solunum yolu enfeksiyonlarına yol açar. Çocukların bir çoğu yılda 5-8 kez üst solunum yolu enfeksiyonu geçirirken, okula giden çocuklarda bu sayı artabilir. Yaş büyüdükçe bir yılda geçirilen enfeksiyon sayısında azalma olur”
Sağlıklı bir çocuk bir kış boyunca 7-8 kez soğuk algınlığı geçirebileceğini ifade eden Ertekır, “100''den fazla virüsün yol açtığı bu hastalık büyük çocuklarda bulaştıktan 3-4 gün sonra boğaz ağrısı, burun akıntısı, burun tıkanıklığı, hafif ateş, baş ağrısı ve yorgunluk gibi belirtilerle seyrederken, bebeklerde ise ateş, beslenme güçlüğü, iştahsızlık, huzursuzluk ve nefes almada güçlük gibi daha ağır belirtilerle ortaya çıkar. Genelde 1 haftada düzelse de, öksürük bazen 2 haftaya uzayabiliyor. Rutin tedavisinde antibiyotiklerin yeri yoktur, çocuğun istirahat etmesi, bol sıvı alması, ortam ısısının iyi ayarlanması ve sağlıklı beslenmesi iyileşme için yeterlidir” ifadelerini kullandı.
Grip çocuklarda en sık görülen kış hastalığı olduğuna da dikkat çeken Ertekır, “Damlacık yoluyla bulaşır. Genellikle ateşli hafif bir üst solunum yolu enfeksiyonu şeklinde görülürken, bazen hastane yatışı gerektiren ciddi bir hastalığa dönüşebilir. Yüksek ve inatçı ateş, burun akıntısı, boğaz ağrısı, kas ve eklemlerde ağrı, karın ağrısı, titreme, gözlerde kızarıklık, öksürük bulantı, kusma bazen ishal en sık görülen belirtilerini oluşturuyor. Bakteriyel enfeksiyon söz konusu değilse tedavide antibiyotiklerin faydası yoktur. Çocuğun şikayetlerine göre semptomatik ateş düşürücü, bol sıvı ve gerekirse öksürük şurupları ile antiviral ilaçlar kullanılabilir” sözlerini kullandı.
Akut bronşiyolit, en sık 2 yaş altı ve özellikle ilk 1 yaş altındaki bebekleri etkileyen viral bir enfeksiyon olduğunu da belirten Ertekır, “Üst solunum yolu belirtileri sonrasında gelişen hışıltı ve solunum sıkıntısı olarak tanımlanıyor. 1 yaş altında olan, kalabalık ortamlarda yaşayan, sigara içilen ortamlara maruz kalan çocuklarda daha sık görülüyor. Başlangıçta burun akıntısı ve hafif ateşle seyrederken, hastalık ilerledikçe akciğerlere inerek solunum sıkıntısı, hızlı nefes alma, göğüste çekilmeler ve hışıltılı solunum gelişebilir. Bu belirtilerde mutlaka hekime başvurmak gerekir, çünkü tedavi edilmezse ciddi solunum sıkıntısı, solunum durması (apne), sıvı kayıpları (dehidratasyon) ve kalp yetmezliği gibi ciddi problemler gelişebilir” ifadelerini kullandı.
Zatürre, akciğerlerde bakteri ve virüslerin yol açtığı bir enfeksiyon olduğunu belirten Ertekır, "Yüksek ateş, öksürük, iştahsızlık, halsizlik, sık ve zor nefes alma, bazen de göğüs ile karın ağrısı belirtileri veriyor. Erken teşhis ve tedaviyle tamamen iyileştirilebilen pnömoni tedavide geç kalındığında ise dünyada ve ülkemizde, özellikle 1-4 yaş arası çocuklarda yüksek oranda can kaybına sebep oluyor. Bu sebeple üst solunum yolu enfeksiyonlarında 3 günden sonra devam eden ateş, solunum sıkıntısı, hırıltılı solunum, taşipne (hızlı nefes alma) göğüs, sırt veya karın ağrısı, genel durumda bozulma ile beslenme güçlüğü sorunlarında mutlaka hekime başvurmak gerekir" diye konuştu.
Özelikle grip, soğuk algınlığı ve farenjit gibi üst solunum yolu enfeksiyonları sonrasında bakteriler ile virüsler; boğaz ve kulak arasında uzanan östaki kanalı aracılığıyla orta kulağa geçerek enfeksiyona neden olabildiğini ifade eden Ertekır, "Hastalık kulak ağrısı, bazen ateş ve işitme azlığı gibi belirtiler görülüyor. Kulak iltihabı genellikle geceleri şiddetlenir, çünkü yatmak kulaktaki basıncın değişimine sebep oluyor. İhtiyaç halinde antibiyotik tedavisi uygulanır" dedi.
Ertekır son olarak korunmak için yapılması gerekenleri şu şekilde açıkladı:
“Kapalı ve kalabalık ortamlardan kaçının. Emzirme döneminde mümkün olduğunca anne sütüyle besleyin. Dengeli ve sağlıklı beslenmesine dikkat edin, paket gıda tüketimini kısıtlayın. C vitamininden zengin mevsim sebze ve meyveleri beslenme listesinde mutlaka yer alsın. El yıkama alışkanlığı kazandırın, özellikle tuvaletten sonra ve yemeklerden önce el yıkama konusunda hassas davranın. Özellikle su başta olmak üzere yeterli sıvı almasını sağlayın, gazlı içecekler vermeyin. Bulunduğunuz ortamın ısısına uygun giydirin. Mekanın çok sıcak olmamasına özen gösterin. Isıtılan ortamlarda burnun nemlendirilmesi gerektiğini unutmayın. Düzenli uyumasını sağlayın. Hava kirliliğinden ve sigara dumanından uzak tutun. Kapalı ortamları sık sık havalandırın. Oyuncak ve kullandığı malzemeleri düzenli olarak temizleyin. Gerekli olmadıkça antibiyotik kullanımından sakının. Aşı takvimindeki aşıları ihmal etmeyin; risk grubunda ise grip aşısını yaptırın. Doktorunuz önermedikçe metabolizmayı destekleyici kullanmayın.”