Medipol Üniversitesi Çamlıca Hastanesi''nden Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Akif Çelik, kış aylarında çocuklarda sıkça görülen üst solunum yolu enfeksiyonlarına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Uzm. Dr. Çelik, burnun solunum sisteminin ilk hedef organı ve ilk savunma organı olduğunu belirterek, “Solunan hava kalitesinde burun önemli rol oynar. Havayı ısıtır, nemlendirir ve filtreler. Burundan hava yollarında bronşlara kadar olan solunum yolu aynı örtü tabakası ile kaplıdır. Doğal ve kazanılmış bağışıklık sisteminin korunma mekanizmalarını içerir. Bu nedenle burun tıkanıklığına yol açan faktörler, duyarlı kişilerde alt solunum yolu patolojileri için de tetikleyicidir. Aslında hava yollarımız en sık enfekte olan, en sık tedavi edilen, en sık mikropların vücudumuza girdiği ve en sık hekime başvuru nedenidir” dedi.
“KREŞİN İLK YILLARINDA RİSK DAHA YÜKSEK”
Özellikle bazı çocukların yüksek risk altında olduğuna değinen Uzm. Dr. Çelik, “Anne babası sağlık çalışanı olanlar, yuva ve okula yeni başlayanlar, kronik hastalığı veya bağışıklık sistemi düşük olanlar, kanser tedavisi alanlar, sigara dumanına maruz kalanlar, alerjisi olanlar, burun yapısında eğrilik veya bademcikleri büyük olan çocuklar risk altındadır. Toplumda soğuk algınlığıyla ilgili batıl inançlar da mevcuttur. Mesela ‘Cereyanda kalmışızdır, yeşil veya koyu renkli burun akıntısı antibiyotik gerektirir, sıkı giyinmezseniz soğuk alırsınız, soğuk algınlığında ciğerlerimizi üşütmüşüzdür'' gibi düşünceler aslında biraz batıl inançtır. Viral ÜSYE (Virüslere bağlı üst solunum yolu hastalığı) ise virüslerin neden olduğu ''hafif'' seyirli bir hastalıktır. En sık görülen akut solunum yolu enfeksiyonudur. Çocuklar yılda genellikle 3-8 kez, erişkinler 2-5 defa soğuk algınlığı geçirebilir. Kreş ve okula giden çocuklarda özellikle kreşin ilk yıllarında daha sık görülür. Kötü havalandırma, güneş ışınlarının az oluşu, toplu yaşam gibi faktörler soğuk algınlığı gelişmesini kolaylaştırır” açıklamasında bulundu.
“TEDAVİDE ANTİBİYOTİĞİN YERİ YOKTUR”
Uzm. Dr. Çelik, virüs nedenli üst solunum yolu enfeksiyonunun tedavisini ise şu şekilde açıkladı: “Antibiyotiklerin yeri yoktur, ikincil bakteri enfeksiyonlarını önleme amaçlı kullanılmaz. Semptomatik tedavi (ateş düşürücüler, burun akıntısını önleyici ilaçlar). Ateşli dönemde yatak istirahati. Ödem çözücüler ve öksürük şurupları semptomları hafifletebilir. Ancak hastalığı önlemez, tedavi etmez, hastalık süresini kısaltmaz. C vitamini, virüs nedenli ÜSYE gidiş ve süresini etkilemez ancak destek amaçlı kullanımında sakınca yoktur. Çinko: Semptomların başlangıcından itibaren 24 saat içinde uygulanan çinko, sağlıklı insanlarda soğuk algınlığı semptomlarının süresini azaltır. Proflaktik olarak kullanılması yönünde çalışılma yok. Sarımsak: Tek bir çalışmada soğuk algınlığının oluşmasını engellediği görülmüş.”
“TONSİLLOFARENJİT KREŞ ORTAMINDA DAHA SIK GÖRÜLÜR”
Tonsillofarenjitin ise değişik mikroorganizmaların yol açtığı, akut inflamasyonla seyreden, farinksi ve bademcikleri etkileyen üst solunum yolu hastalığı olduğunu belirten Uzm. Dr. Akif Çelik, “Bu hastalık sıklıkla kış ve ilkbaharda görülür, toplu yaşam yerlerinde mesela kışla, okul, kreş gibi ortamlarda daha sık ortaya çıkar. Erişkinde yüzde 90, çocukta ise yüzde 60 ila 75 etken virüslerdir. Viral değilse hemen hepsinde etken halk arasında beta mikrobu olarak bilinen A grubu Beta hemolitik streptokok adı verilen bakteridir. İki yaş altında anneden bebeğe geçen antikorların koruması ve bakterinin solunum örtü tabakasına yapışmasında yetersizlik nedeniyle nadirdir. Ani başlayan ateş, yutkunma ile boğaz ağrısı, bulantı, kusma, baş ağrısı başlıca belirtileridir. Fizik muayenesinde bademcikler şişer, büyür ve üzerinde beyaz kırmızımsı lekeler olabilir. Boyun bezelerinde şişlik fark edilir. Tonsillofarenjitin tedavisinde bakteriyel enfeksiyon düşünür isek AGBHS tonsilla ve boğaz enfeksiyonu tedavisinde ilk seçenek antibiyotik penisilinlerdir. Öncelikle 10 gün süreli ağızdan penisilinle tedavi yeğlenmelidir. Ağızdan tedaviye uyum sorunu, hastada ya da ailesinde romatizmal kalp hastalığı varsa kas içine tek doz benzatin penisilin verilmelidir. Penisilin alerjisi varsa eritromisin antibiyotiği verilmelidir” şeklinde konuştu.
“ÇOCUKLARDA COVID-19 DAHA HAFİF SEYREDİYOR”
Çocukları da etkileyen koronavirüse dair bilgi veren Uzm. Dr. Akif Çelik, “Çocukluk çağında COVID-19 klinik tablosunun genel olarak daha hafif olduğu ilk olarak salgının başından itibaren elde edilen bilgilerde görülmektedir. Türkiye''de elde edilen verilerde çocukların klinik tablosunun daha hafif olduğuna işaret etmektedir. Çocuklarla ilgili COVID-19 enfeksiyonuna yönelik tedaviler ile ilgili, bugün için bilimsel kanıt düzeyi yeterli olan veri bulunmamaktadır. Ayrıca, farklı ülkelerden gelen ve ülkemiz çocuk vakalarından elde edilen bilgiler, çocuklarda bugün hala destek tedavi yaklaşımlarının birçok vakada yeterli olduğunu göstermektedir. COVID-19 salgının başından itibaren, 22 Mart 2020 tarihine kadar, dünya genelinde 0 - 9 yaş arasında kayıp çok az sayıda özellikle yaşamın ilk döneminde bildirilmiştir. Daha büyük çocuklarda, 10 - 19 yaş arasında ise yüzde 0,2 ölüm bildirimi yapılmıştır. Bu rakamlar ve bugüne kadar paylaşılan veriler değerlendirildiğinde, çocuklarda klinik tablonun daha hafif seyirli olduğu görülmektedir. Covid 19 enfeksiyonu ender de olsa çocuklarda aşırı inflamatuar yanıt sendromu ve çok nadir olsa da kawasaki hastalığı dediğimiz orta çaplı damarları özellikle de kalp damarlarını tutan yüksek ateşlerle seyreden ağır bir tabloya da neden olabilmektedir” diye konuştu.