Cizre tuzağı

Bu pazartesinin ilk konuğu genç bir okurumuz... Siyasal Bilgiler öğrencisi Barış Ozan Özdemir, Cizre'de yaşananlar ve algılatılanlara dair içini kemiren şüpheleri paylaşmış: "PKK'nın Cizre'de sivil halkı kullanarak, kendine kalkan ederek yapmak istediği BM desteği sonrası özerklik için uluslararası alanda kamuoyu oluşturmaktır. (...) Bu kavgayı sonlandıracak olan; Türk halkının, 1923'ten beri süregelen ulus olma mücadelesindeki kararlılığı olacaktır."

*

Millete öncülük görevi

ADD Bilim Danışma Kurulu üyesi Mustafa Solak, Sakarya Savaşı'nın nasıl kazanıldığını anlatan uzun ve kapsamlı bir makale yollamış. Tamamını aktarma şansımız yok elbette ama "kıssadan hisse" Solak'ın, millete öncülük yapma kabiliyetine sahip kişi ve kurumları, şu zor günlerde Sakarya'daki "genç subaylar" gibi sorumluluk almaya ve elini taşın altına koymaya davet eden satırlarını paylaşalım:

"... Sakarya Savaşı genç (yedek) subayların, dolayısıyla Türkiye'nin ileride gereksinim duyacağı genç, yönetici, aydın, eğitimli kadrolarının savaş alanında kitlesel yok oluşuna yol açan büyük bir felaket olmuştur. Bu subayların cephenin önüne kendilerini atmaları, askere cesaret ve kararlılık aşılamaları savaşta tayin edici olmuştur.

Kışkırtmalar, yalan haberler ile Türk-Kürt birliğini bozma çabaları karşısında parti, dernek, sendika, meslek odaları gibi kitle örgütlerinin milletin birliğini sağlamadaki rolü her zamankinden önemlidir.

Bugün de laik Cumhuriyete sahip çıkan kitle örgütleri "PKK'ya tepki" eylemlerini "Kürt yurttaşlara tepki" şekline dönüştürmeden, sağduyulu yönde ilerlemesini sağlamalı; PKK'nın arkasındaki kuvvetin, bir zamanlar Anadolu'yu işgale gelen Yunan askerlerinin arkasındaki emperyalizm olduğunu belirterek Cumhuriyetçilerin iktidarı için milletimizi birleştirmelidir. 1 Kasım seçiminde Cumhuriyetçilerin ana görevi, "Cumhuriyet yıkıcılarını yıkmak" olmalıdır."

*

Ermeni meselesini hiç bu açıdan okumadınız

kitap-003.jpg

Milli bir tavır sergilemeye çalışırken, kimse görmesin, duymasın diye yapılan karartmayı bolca tecrübe etmiş kişiler olarak aynı durumdaki yazarlara, çizerlere, düşünürlere, akademisyenlere destek en çok bizim boynumuzun borcu; hele bir de gençlerse...

"Türk lobisi" açısından hayli etkisiz ve sessiz geçen "Ermeni iftiralarının 100. Yılı"nda, bir grup milliyetperverin ortak çalışması olan "Yüzüncü Yılında Ermeni Meselesi-İddialar-Yalanlar-Gerçekler" kitabı da benzer bir ambargoyla karşı karşıya anladığımız kadarıyla.

Desteklenmeye değer üretken gençlerden Hakan Boz editörlüğünde, Selimhan Yeniacun, Dr. Hasan Oktay, Dr. Gürbüz Mızrak, Yrd. Doç. Dr. Ramazan Erhan Güllü, İlyas Kara, Dr. Yaşar Kalafat, Özer Özocak, Hüseyin Alper Özcan, Ahmet Turan Esen, Yrd. Doç. Dr. Ali Asker, Prof. Dr. Taner Tatar, Yrd. Doç. Dr. Ebru Çoban Öztürk, Yrd. Doç. Dr. Yıldız Deveci Bozkuş, Keisuke Wakizaka gibi uzman bir grup araştırmacının makalelerinden oluşan kitapta "tehcir"in Ermeniler açısından bir "ulusal kimlik meselesi" olduğuna dikkat çekiliyor.

Boz, "Ermeni Diasporası, 'soykırım' retoriğini adeta Nazi Almanya'sının propaganda yöntemleriyle destekleyerek Türk Milletini aşağılama, değersizleştirme ve insanlık dışı gösterme çabası içerisine girmektedir. Bu durum apaçık Türk Milletinin ağır bir psikolojik operasyonun hedefi haline getirildiğini göstermektedir. 'Yüzüncü Yılında Ermeni Meselesi- İddialar-Yalanlar-Gerçekler' isimli bu kitap hem bir asırdır devam eden "soykırım" iddialarının değişik açılardan çekilmiş en ilginç fotoğraflarını göstermeyi hem de Türk-Ermeni ilişkilerini yakın kadraja alarak geleceğe yönelik ipuçları vermeyi hedefliyor" diyor kitapları için...

Kulak verip edinmeye, okumaya değer bence...

Yazarın Diğer Yazıları