Cizre sadece Cizre midir?
6-7 Ekim’de birçok yerde sokağa çıkma yasağı ilân etmişti hükûmet... Acaba Cizre’de neden ilân edemedi? Bu soruyu çözüm sürecine katkılarından dolayı Apo’ya teşekkür eden Şırnak Valisi’ne mi, bu tip durumlarda önce ortalıkta pek gözükmeyen sonra da “Misliyle karşılık vereceğiz” diye tribünlere üfüren İçişleri Bakanı’na mı, yoksa ülkenin bir tarafı yanarken öbür tarafında “Tek tek değil, topunuz birden gelin” müsameresine çıkan ‘küçük enişte’ye mi sormalı?
Ne diyorlardı açılımla ilgili halka: Bölgede ticaret canlandı... Köylere dönüşler arttı... Sadece insanların değil, hayvanların bile yüzü gülüyor... Uçaklar, otobüsler vızır vızır... Yaylalar şenlendi... Kardeşlik ve barış kazandı...
Oysa değişen şuydu: Terör örgütü şehirlerde alan hâkimiyeti kurmuştu... Kamu otoritesi fiilen lağvedilmişti... Devlet ‘hendekler’de kaybedilirken, ülkenin diğer kısmına işlerin yolunda gittiği yalanı pazarlanıyordu... Ne zaman bu yalanı bastıran terörist gerçek diş gösterse, “Çözüme bu kadar yaklaşılmışken, yine provokasyonlar başladı” türünden yeni bir yalan dalgası hizmete sokuluyordu...
***
Artık ‘PKK vergi topluyor, yargılıyor, vali kaymakam atıyor, asayiş birlikleri oluşturuyor’ gibi hükûmet yetkilileri dâhil hiç kimsenin inkâr etmediği eylemleri yazmanın bir anlamı kalmadı... Çünkü bağımsızlığı hedefleyen bir terör örgütünün yapması gereken ne varsa onu yapıyor... Devleti temsil eden hükûmet ise yapmaması gereken ne varsa onu yapıyor...
Hükûmet Cizre’de sokağa çıkma yasağı ilân edemedi, çünkü uygulayacak devlet, gücünü kendi eliyle zayıflatmış... PKK ise aynı Cizre’de 22 Ekim’de ‘polise sokağa çıkma yasağı’getirmişti!..
Bölgede birçok belediye PKK’nın operasyon üssüne dönüşmüş durumda ve bunu devlet biliyor... İlçe uluslararası destekli ‘ikinci Kobani’ye çevrilmek istenirken, saldıran teröristler, bizimkilerin iki yıldır “Anlaştık, bugün yarın sınırları terk edip, silahlarını bırakacak” dedikleri teröristler ve devlet bunu biliyor... PKK’nın gençlik yapılanması tamamen bu olayların içinde ve devlet bunu biliyor... Ayn el-Arap’tan kaçanlar, hem 6-7 Ekim olaylarında hem de Cizre’de sahne aldılar ve devlet bunu da biliyor...
Peki devlet neyi bilmiyor? Her şeyi biliyor ama kapana kısılmış siyasî iktidar dolayısıyla eli kolu bağlanmış, bölgede şafak saymaya zorlanıyor...
***
6-7 Ekim’in aynı zamanda ‘etnik temizlik’ boyutunu görmeyenler, bölgeye yüz yıl önce gelmiş Kafkas kökenlilerin evlerinin -özellikle Muş/Bulanık örneğinden anlaşılacağı üzere- nasıl hedef yapıldığını, göçe zorlandıklarını, Kağızman’da, Ağrı’da ve hemen her bölgede yaşananları bilmeyenler, Diyarbakır’da ilk yakılan yerlerden birisinin neden ‘Ziya Gökalp Evi’ olduğunu sorgulamayanlar vahameti tam çözemeyebilirler...
PKK, bölgede kendisinden başka otorite istemiyor... Bunun için de engel doğurabilecek bütün unsurları -kamu otoritesi dâhil- bölgeden temizlemek istiyor... Cizre’de olanlar bu stratejinin doğal sonucu... Terör örgütü, siyasî iktidarın kendisine sağladığı büyük boşluk dolayısıyla, Türk’ü de, farklı Kürt’ü de, sözde egemenliğine boyun eğmeyecek kim varsa, göç yoluna koyduğunu düşündüğü kamu otoritesiyle aynı sona sürüklemek için her gün vites büyütüyor...
İki yıldır ikaz ediyoruz: “Bu son durum, PKK’nın bölgede nüfuzunu artırdıkça, kimlerin hayat alanının daralacağını göstermesi açısından önemli... Siyasî iddiaları da olan İslâmcılarla birlikte, siyasetle ilişkisi daha dolaylı geleneksel Müslüman ekollerin ve tarikatların da bu süreçten olumsuz etkileneceği muhakkak...”
Şimdi bölgedeki herkes bunu iliklerine kadar hissediyor... Şairinin ölüm yıldönümünü lütfedip unutmayan devlet, İstiklâl Marşı’nın ‘işgalci marşı’ gibi yuhalandığı statlara bakıp da bunu hissetmiyor olabilir mi?