Günümüzde, Çin’in aşırı kapasite, dumping (çin malı ithalatı) ve adil olmayan ticaret uygulamaları, ticaret politikalarının merkezinde yer almakta. Çin ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki ticaret çatışmasında, özellikle Yeni Üçlü Ürünler—Yeni Enerji Araçları (NEV), lityum piller ve güneş fotovoltaik paneller—üzerine odaklanılmakta. Bu konu, 1970’lerden 1990’lara kadar Japonya’ya yönelik uygulanan ABD’nin ticaret politikalarını anımsatıyor. O zamanlar Washington, Japonya’yı adil olmayan ticaret uygulamaları ve dumping ile suçlamıştı.
Ancak, aşırı kapasitenin uluslararası ticaret hukuku içinde tam olarak tanımlanmış bir anlamı bulunmamakta. Çoğu analize göre, Çin’in aşırı kapasite sorununun önemli bir göstergesi, sanayi kapasite kullanım oranındaki azalmadır. Bu oran, 2021 yılının ilk çeyreğinde %77 iken, 2024 yılının ilk çeyreğinde %73’e gerilemiştir.
Çin, aşırı kapasite suçlamalarını reddetmekte ve sanayi politikalarını savunmaktadır. Pekin, Yeni Üçlü Ürünler için yapılan sanayi desteklerinin, diğer ülkelerle karşılaştırıldığında yaygın bir uygulama olduğunu savunuyor. Çin, bu suçlamaları, ülkesinin endüstrilerini küresel teknoloji bağımlılığını azaltmak ve değer zincirinde yükselmek için attığı adımların engellenmesi olarak değerlendiriyor.
Bununla birlikte, Çinli politika yapıcılar, Yeni Üçlü Ürünler pazarında iç talep ile arz arasında bir boşluk olduğunu kabul etmekte. Ancak, bu boşluğun yalnızca Çin iç pazarında olduğu, küresel pazarda ise söz konusu olmadığı belirtiliyor. İç pazarda talebin zayıf olması, pek çok Çinli işletmeyi Güneydoğu Asya’ya yöneltmiştir. Bu durum, bölgedeki ekonomik dinamikleri doğrudan etkilemekte.
Çin'den iç tüketimi canlandırma hamlesi
AŞIRI KAPASİTESİNİN GÜNEYDOĞU ASYA EKONOMİLERİNE ETKİSİ
Güneydoğu Asya ekonomilerinin Çin’e bağımlılığı oldukça yüksek. Bölgedeki birçok üretici, Çin’den gelen ara mallarla kendi ülkelerinde üretim yaparak ürünlerini dünya pazarlarına ihraç etmekte. Elektronik, elektrikli makineler ve otomotiv ekipmanları gibi birçok üründe, Çin ve Güneydoğu Asya ülkeleri, ortak tedarik zincirlerine sahip.
Ancak bu yüksek bağımlılık, özellikle ABD ve AB’ye ihracat yapan Güneydoğu Asya üreticileri için bir sorun teşkil etmekte. Çeşitli sebeplerle Çin tedarik zincirlerinden uzaklaşmak isteyen şirketler, bu durumu maliyetli, zorlayıcı ve kesintiye yol açıcı olarak değerlendirebilirler. Diğer taraftan, Çin’e yönelik çevreleme önlemleri, bu tür üreticilerin hedef haline gelmesine neden olabilir.
Çin’in aşırı kapasite sorunu, bazı Güneydoğu Asya ülkelerinin yerel üreticilerini olumsuz yönde etkileyebilir. Tayland örneğinde olduğu gibi, Çinli şirketlere verilen teşvikler ve sübvansiyonlar, yerel otomotiv parça üreticilerinin kapanmasına neden olmuştur. Tayland’ın doğrudan yabancı yatırımlarının üçte biri Çin’den gelmekte.
Bu durum, Güneydoğu Asya ekonomileri için bir ikilem yaratmakta. Çin’in endüstriyel girdilerine olan yüksek bağımlılık, bölgedeki ülkeler için önemli bir ekonomik fırsat oluşturuyor. Ancak, bu durum aynı zamanda ticaret açığı ve dumping gibi sorunları da beraberinde getirmekte.
Çin'in yeni vergilendirmesi alüminyum piyasasını derinden etkiledi
FIRSATLAR VE İŞBİRLİĞİ OLANAKLARI
Çin’in aşırı kapasitesinin, Güneydoğu Asya ekonomilerine sağlayabileceği fırsatlar da mevcut Özellikle, Çin ile doğrudan rekabet etmeyen sektörlerdeki ülkeler, Çin’in sunduğu üretken faktörlerden faydalanabilirler. Yeni Üçlü Ürünler gibi düşük karbonlu teknolojiler konusunda Çin’in dışa dönük yatırımları ve teknoloji transferleri, Güneydoğu Asya ülkelerinin kendi yerel pazarlarında uygun fiyatlarla bu ürünleri üretmesine olanak sağlayabilir.
Endonezya’nın yerel içerik gereklilikleri gibi iç ticaret politikalarındaki reformlar, bu tür faydaların gerçekleştirilmesini mümkün kılabilir. Ayrıca, ASEAN-Çin Serbest Ticaret Anlaşması (FTA) ve Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP), bölgesel işbirliğini güçlendirebilir ve sürdürülebilir büyümeye doğru bir geçişi kolaylaştırabilir.
Rekabetin yoğun olduğu sektörlerde ise, örneğin Tayland’ın elektrikli araç (EV) endüstrisinde olduğu gibi, ASEAN ülkeleri, Çin’in haksız ticaret uygulamalarına karşı kendilerini korumak için çok taraflı temyiz çözüm yollarına başvurabilirler. Şu anda yalnızca Singapur ve Filipinler, Dünya Ticaret Örgütü’nün (WTO) geçici çözüm mekanizmasına (MPIA) üye olup, Çin de bu mekanizmanın 53 üyesinden biri.
Sonuç olarak, Çin’in aşırı kapasite sorunu, Güneydoğu Asya ekonomileri için riskler taşısa da, aynı zamanda büyük fırsatlar da sunuyor. Bölgedeki ülkeler, Çin ile kazan-kazan işbirlikleri kurarak, yalnızca kendi ekonomilerini güçlendirmekle kalmayacak, aynı zamanda küresel ekonomik sistemde daha güçlü bir yer edineceklerdir.
Xi Jinping'i Trump endişesi sardı: Çin yeni ekonomik önlemler açıkladı