Çin'e kolera aşısı Pasteur'e 10 bin altın

Koronavirüs salgınını engellemek için bilim insanları dünyanın çeşitli ülkelerinde koruyucu aşı üretebilmek için yoğun bilimsel çalışma yürütüyorlar. Türkiye'de Koronavirüs için hangi üniversite hangi bilimsel çalışmayı yürütüyor?

2-3 gündür araştırıyorum ama bulamadım.

Birkaç ay önce Atatürk Üniversitesi bünyesinde yürütülen çalışmalar kapsamında Parkinson, Alzheimer ve depresyonun tedavisinde kullanılacak Türkiye'de üretilen ilk "milli ilaç" duyurusu yapıldı.

İsmi henüz açıklanmayan ilacın tüketiciye sunulmadan önce klinik aşamalardan geçmesi gerekiyor.

Tükettiğimiz ilaçların yaklaşık yüzde 80'ni Türkiye'de ürettiğimiz vurgulanıyor.

Aşı konusuna gelince şu önemli bilgileri paylaşayım.

1721 yılında Osmanlı İmparatorluğunun İngiltere Büyükelçisinin eşi Lady Mary Montagu ülkesine yazdığı bir mektupta İstanbul'da çiçek hastalığına karşı "aşı denilen bir şey" (varilasyon metodu) yapıldığını hayretle bildirmiş…

Bu mektup aşı yapımına ilişkin tarihte ulaşılmış en eski belgedir.

Osmanlı'nın tıp ve bilime verdiği önemin de en somut delilidir.

Fransız kimyager ve mikrobiyolog olan Louis Pasteur, kuduz köpekler üzerine yaptığı çalışmaları daha güvenli hale getirmek için 1885'te eski bir imparatorluk şatosunu gereğine uygun olarak düzenleyerek, kuduz aşısı adına yapılan ilk adımı attı.

Pasteur, aşı çalışmalarını sürdürebilmek için dönemin devlet başkanlarına maddi katkı vermeleri için yazı gönderdi.

Bu yazının Sultan 2. Abdülhamit'e ulaştı. 2. Abdülhamit yardım yapabileceğini ancak çalışmalarını İstanbul'da sürdürmesini istedi.

Bu teklif Pasteur tarafından kabul görmeyince ikinci teklif oluşturuldu.

Pasteur'a Mecidiye Nişanı ile birlikte 10 bin altın yani dönemin İstanbul'unda yaklaşık 180-200 ev parası Osmanlı'dan 3 kişinin de yanına asistan olarak yetiştirilmesi şartı ile yollandı.

Kabul edilince Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye-i Şâhâne'den müderris (Profesör) Alexander Zoeros Paşa'nın başkanlığında Kaymakam Yarbay Dr. Hüseyin Remzi ve Kaymakam Yarbay Veteriner Hüseyin Hüsnü beylerin gönderilmesine karar verilir.

Ekip çalışmaları için "kuduz mikrobu" enjekte edilmiş bir kemik iliği ile Osmanlıya geri döndü.

1887'nin Ocak ayında Zoeros Paşa'nın kliniğinde Kuduz Tedavi Müessesesi kuruldu.

Bu kurum dünyada üçüncü, doğunun ise ilk kuduz merkezi oldu ve daha sonra difteri aşısı da üretildi.

1892'de ilk çiçek aşısı üretim evi kuruldu.

1896 da difteri

1897 de sığır vebası

1903 de kızıl serumları Veteriner Hekim Mustafa Adil (1871-1904) tarafından üretildi.

1911 yılında tifo, 1913 yılında kolera, dizanteri ve veba aşıları Türkiye'de ilk kez hazırlandı ve uygulandı.

1927'de verem aşısı üretimi başladı.

1931 yılından itibaren 1996 yılına kadar tetanos ve difteri aşıları üretildi.

1940 yılında kolera salgını için Çin'e aşı gönderildi.

1942 yılında tifüs aşısı ve akrep serumu üretimi başladı.

1947'de Biyolojik Kontrol Laboratuvarı kuruldu.

1950'de İnfluenza denilen menenjit aşısı üretimine geçildi.

Ülkemizde aşı üretimi 1996'da DBT ve kuduz aşısı, 1997'de BCG aşı üretiminin kesilmesi ile sona erdi.

Aşı üretiminin sona ermesi ile aşılar satın alınarak temin edilmektedir.

Halen yerli bir firma tarafından akrep ve yılan anti serumları da üretilmektedir. Bakanlık bünyesinde Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından halen akrep ve difteri serum üretimi devam etmektedir.

***

Sağlık Bakanlığının "Aşı Portalı" web sayfasından aldığım bu bilgiler gösteriyor ki 2000 yılına kadar ürettiğimiz aşıların birçoğunu artık ithal ediyoruz.

Tıpkı tarım ürünlerini ithal eder gibi,

Tıpkı saman ithal eder gibi,

Tıpkı et ithal eder gibi,

Tıpkı sanayi ürünleri hammaddeleri ithal eder gibi…

Değerli okurlarım,

Osmanlı'dan, cumhuriyetin kazanımlarından ileriye, çok ileriye hatta batılı ülkelerin de ilerisine geçmeyi hedefleyen Türkiye gördüğünüz gibi aşı üretiminde dahi asırlar öncesinden dahi geride kaldı.

Üniversite rektörleri, dekanları, öğretim üyeleri, televizyon canlı yayınlarda siyasi ahkâm kesme yarışını bırakıp kendilerini de okullarını da bilimsel çalışmalara yönlendirseler daha iyi olmaz mı?

Her ile üniversite olmak mı önemli, daha az sayıda üniversitede bilimsel çalışmalar sonucunda buluşlar üretmek mi önemli?

Ders almak isteyenler için şöyle noktalayalım:

- 1940 yılında kolera salgını için Çin'e yerli ve milli kolera aşısı gönderen Türkiye Koronavirüs için Çin'den aşı bekliyor…

Ne acı…

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları