Çıkar kardeşliğine musallat olan fitne
Artık hükümetten gelen hiçbir hamle göz boyamaya, kamuoyunda ses getirmeye yetmiyor.
Bir kaç atımlık barutla AKP’nin daha uzun yıllar iktidarda kalacağı inancını yitirmeye başlayan yancılar, şimdiden tedbir alma, işin içinden sıyrılma telaşındalar.
Bunu biz değil, “Aman fitne çıkmasın” türünden söylemlerle, olanı biteni halının altına süpürmeye çalışan yandaş kalemler ifşa ediyor:
- “Aman dağılmayalım, biz zaten kardeşiz.”
Aynı safta namaza durmaktan imtina edenlerin ’menfaat’ birlikteliğinin adı ne zamandan beri ’kardeşlik’ oldu, tartışılır.
Ama yoğun bir bombardıman, akıl almaz bir efor ile iktidarı bir yerlere taşıma, en azından ’görüntüyü kurtarma’ telaşına girdiklerine göre durum hayli vahim olmalı.
Geçenlerde biri sayıp döküyor cümle ’din büyüklerinin’ adını. Bunların toplumu nasıl ’siyasete’ kanalize ettiklerini.
Bilmiyormuş gibi yapıyor, lakin o da çok iyi farkında ki saydığı isimler bir iftar sofrasında ’aynı masayı’ paylaşmaktan uzak durmuş insanlar.
“Onun olduğu masada ben oturmam” diyerek, kapıyı çekip gidenler, bugün ’kutsal ittifak’gibi yutturuluyor.
***
‘Karnavalın’ dağılmaması için diretmenin elbette bir kaç gerekçesi var.
Bir yandan Erdoğan’ın sağlık problemleri, öte yandan küresel güçlerin Türkiye’ye biçtiği rolün ağırlığı ve de en önemlisi ’iktidar’ olmanın nimetlerinden daha fazla pay kapma kavgası, Türkiye’de ’yeni bir sürecin’ kapısını da aralamaya başladı.
Oysa bu kurgunun, mevcut yapının devamı ve nihayetinde ’dönüştürülmüş’ bir devlet/cumhuriyet özlemi içinde olanların varlığı da bir gerçek.
Hazır böylesine bir ’fırsat’ ele geçirilmişken, ‘geçmişle hesaplaşma’ve ’geleceği tanzim’ imkanları heba edilmemeli!
Düşünce özetle bu.
Tek başına bu değil elbette. 10 yıllık süreçte kim nelerden, nerelerden nemalandı? Kamu kaynakları nasıl ve hangi yollarla kimlere aktarıldı?
Dahası hukuku bir ’mitralyöz’ gibi kullanıp önlerine geleni taramaları muhakkak ki yarın başlarına iş açacaktır.
Surda açtıkları mukaddes delikten ’gerisin geri’ gitme ihtimali hayli yüksek.
Geminin su almaya başladığı, ’liboş’ güruhundan, ’entel-dantel’ sürüsünden gelen desteğin kesilmesiyle de tescilleniyor.
***
Ağdalı ağdalı dillendirip, beyin bulandırma, umut pompalama adına sarf ettikleri beylik lafları şimdi yüzlerine vurma vakti.
Mesela, ’her gecenin’ bir sabahının olduğu.Yahut ’zulüm’ ile abad olanın ahirinin berbat olacağını.
Çok severler kendileri, konuşma aralarına böylesi afili cümleler yerleştirip, ’ağır adam’ havasına girmeyi.
Her biri tarihin süzgecinden akıp gelen özlü sözleri, deyimleri, benzetmeleri bolca serpiştirirler konuşma metinlerine.
Lakin ‘boğazdan’ aşağı inmeyen o gerçekler artık milleti kesmiyor.
Mesela, halk bunların ele ’talkını’ verip, kendilerinin ’salkımı’ götürdüğünü ufak ufak anlamaya başladı.
Şimdi sıkı durun. Kendi aralarındaki muhtemel hesaplaşma için şimdiden ’tahkimat’ yapıldığı dilden dile dolaşıyor.
‘Birileri adına’ yurtdışında hesaplar açıldığı, buralara paralar yatırıldığı sözleri ayyuka çıkıyor.
Bir ’kaset furyasından’ söz edenler kadar, Van için toplanan deprem paralarının ’farklı noktalara yönlendirildiği’ iddiaları da söz konusu.
***
Kimin kozu güçlüyse son sözü o
söyleyecek.
Bakmayın siz eyyamcıların “Aman fitne çıkmasın” yaygaralarına. Fitnenin alâsı ’etnik ayrımcılık’, ’adam kayırmacılık’, ’talan’, ’zulüm’ sürerken filizlendi, boy attı.
Artık torbada ’kayda değer’ neyiniz varsa, siz ondan haber verin.
Yoksa vatandaş yine bir özlü söz olan “Öküz öldü...” kıvamına gelmiş durumda.