Müsaade ederseniz şehitlerimizin hatırasınıyaşatmak için kaleme alınmış ÇIĞ kitabından size bahsetmek istiyorum. Kitap, o tarihte Görmeç-Güneyce köyünde öğretmen olup çığ felaketinden kurtulan ve şu anda Bursa Milli Eğitim Md.''de görevli Ahmet Özdemir tarafından yazıldı.
Bu arada belirteyim ki olaydan 1 yıl önce, çığ felaketi kurbanı olan o taburun komutanı ben idim.
Daha fazla uzatmadan, ÇIĞ kitabıyla tarihe not düşen Ahmet Özdemir''e sözü bırakalım:
''ÇIĞ'' Konu itibariyle bir öğretmenin öğretmenliğe ilk başladığı yıl olan 1992 yılında, daha önceden terör örgütü tarafından okulunun yakıldığı için Bolu Komando tugayı tarafından onarılıp yerleşilen Şırnak Merkeze bağlı Görmeç Köyünde;
Güvenlik nedeniyle konuşlu askeri birlikle birlikte eğitim ve öğretimini sürdürürken, sömestre tatilinde yoğun kar yağışı nedeniyle yolların kapalı oluşundan dolayı köye gelen ama bir türlü piste inişi sağlanamadığından dolayı helikopterden sarkıtılan bir halat yardımıyla helikoptere binebilen, akşamına da köyün üzerine çığ düşmesi sonucu 21 gün boyu süren kurtarma çalışmalarına rağmen 65 asker arkadaşının şehit oluşunu ve bir o kadar da köylü ve öğrencisinin hayatını kaybetmesini konusu edinen,'' tamamıyla yaşanmış gerçek bir hayat hikâyesidir.
''ÇIĞ'' İçi vatan ve millet sevgisi dolu bir öğretmenin yaşanan felaketin unutulmasının üzerinden geçen yıllar sonra kamuoyunun hafızasına seslenişi, adeta sessiz çığlığıdır.
Ayrıca;
''ÇIĞ'' Bir köylünün derme çatma eski bir evinde araç-gereçsiz olarak çaresizlikle ders anlatırken, odanın kenarındaki boşluktan alttaki ahıra düşen öğrencilerini yeniden derse katmaya çalışan bir öğretmenin;
''ÇIĞ'' Teröre destek vermedikleri gerekçesiyle köy meydanında teröristler tarafından hem babası hem abilerinin kurşuna dizildiği, kendisinin de çığın altında kalarak öğretmen olma hevesinin kursağında düğümlenerek kaldığı Halil İbrahim adlı öğrencinin;
''Çığ'' Yaşanan felaket nedeniyle haritadan silinen kara bahtlı Görmeç Köyünün;
''ÇIĞ'' Birkaç ay sonra düğünü için Ankara orduevini kiralamış ve düğün için gün sayan kahraman bir bölük komutanı olan Üsteğmen Alaaddin Saraçyakopoğlu''nun;''ÇIĞ'' Henüz öğretmenlik görevine başlayamadan vatani görevi için bu köye Asteğmen olarak gelen ve sonraları internette "Burada Yaşamak Zor Anne'' diye başlayan mektubu dolaşan Ömer Zeki Varan''ın;
''ÇIĞ'' Hasta olan arkadaşının yerine nöbete giden ve nöbet esnasında çığa maruz kalarak 36 saat çığın altında yaşam mücadelesi veren ve en son eline geçirdiği bir çorba kaşığı ile yedi metrelik bir tünel kazarak karın üzerine çıkarken ''Komando!'' diye haykıran ve o an köyde bulunan dönemin Başbakan yardımcısı Erdal İnönü ve Genel Kurmay Başkanı Doğan Güreş''in takdirlerini toplayan Mehmetçik Nurettin Topçu''nun;
''ÇIĞ'' Gömlek alacak parası olmadığı için öğretmenin gömleğini alıp izne giden, on beş gün boyunca üzerinden çıkarmadığı gömlekle fotoğraflar çekinen ve dönüşte çığın altıncı günü çığdan cansız bedeni gülümseyerek çıkan er Yunus Keskin''in;
''ÇIĞ'' Yine parası olmadığı için babasından mektupla para isteyen; ancak demirci ustası Şaban Amca''nın evin tek ineğini satamadığından oğluna para gönderemediği için izne ayrılamayan ve çığın beşinci gününde cansız bedenine ulaşılan yakışıklı kahraman Mehmetçik Ali İhsan Mercan''ın;
''ÇIĞ'' Kader mahkûmu olduğu için askere biraz geç gelen, Ufra''da Oxford olmadığı için okuyamadığından dolayı iki basamaklı doğal sayıları toplayamadığı halde askeriyede kantincilik yapan ve cansız bedeni ancak çığın yirmi birinci gününde tüfeğine sarılı bir şekilde çıkarılan ve bir türlü ellerinden tüfeği alamadıkları için Şırnak Tugay Komutanlığına tüfeğiyle birlikte helikopterle gönderilen kara oğlan Cuma Uçar''ın;
''ÇIĞ'' Ve daha onlarca kahraman Türk Mehmetçiğinin gerek çığ üzerinde ve gerekse çığın altında geçen mücadele dolu acı hayat hikâyeleridir.