"Çift tabancalı İlhan"
Emine Işınsu'nun "Gençler parçalanıyor... Parçalar tekrar parçalanıyor" diye tarif ettiği yıllar...
Mevzu, "68 kuşağı"nın bölünme sancıları; "bölünme"nin siyasetten akademiye, emekten sermayeye ve en çok da "70'ler"e yansıması... Romanın adına/'Canbaz'a atıfla "ipin üzerinde yürüyebilenlerle yürüyemeyip düşenler"; "kurtarılması mümkün" olduğu halde terörün kucağına terk edilenler...
***
Canbaz'ın "bıçkın entelektüel"i İlhan Kasapoğlu, nam-ı diğer "Çift Tabancalı İlhan"ı kendini anlatıyor:
"Çift tabancalı İlhan, destekti benim için, dağılıp un ufak olmadım. Şahsiyetimi yitirmedim. Sivaslıydım, Zara eşrafından Hacı Molla Hüseyin Bey'in torunu, Osman Nuri Bey'in oğlu İlhan Kasapoğlu idim! Öyle kaldım... Anadolulu idim, öyle kaldım... ODTÜ'nün bir folklor kulübü var... Kolej menşeli gençler ... soyunup atlet, fanila ile oynuyorlar, ben ise ... önü bir güzel iliklenmiş koyu mavi kruvaze elbisemle. Yadırganıyorum, ama türkülerle ve oyunlarla başlıyor bir münasebet... Biraz sempati, biraz hayranlıkla karışık korku. Hepsi biliyorlar şık ceketimin altında saklanan silahları..."
***
İlhan, "Kaçmayı çekilmeyi asla düşünmüyor, bütün arzusu, yerliliğiyle yerleşmek."
İlhan, "Kabadayılığı ile sosyal münasebetleriyle kabul ettirmiş kendini. İnce uzun kara saçlı bir genç, mavi-yeşil gözleri hep pırıl pırıl. Sevimli seviliyor..."
İlhan, "Türk'ü getirip Ankara'nın ortasına oturtmak, 'yabancı dünya'ya yerli olanın egemenliğini sağlamak istiyor."
İlhan'ın "Kafası hiç basite, tek sebebe, tek çözüme kaymamış. Hep çeşitli sebepler görüyor, çeşitlilik karşısında bunalırken daha derinlerde daha çeşit bulabileceğini düşünüyor, beynini sızlatırcasına düşünüyor. Sonradan çektiği baş ağrıları ona sıkıntı vermiyor. Elbet bunalacak ve bu sancıları çekecek, gerçeğe adım adım yaklaşmanın yanında çektiği ıstırabın ne ehemmiyeti olabilir."
İlhan'ın "Serseri ruhuna rağmen zihni çalışması pek düzenli. Ruhunun serseriliğini keşfettiği zaman ona şuur vermeyi deniyor, çünkü madem bu yaradılışı ve kaderi, o halde başıboş değil şuurlu bir serserilik; ruhuna kelebekliği men ediyor; arılık görevini yüklüyor."
İlhan, "Cahil, kendilerinden ve dünyadan habersiz, pek kıskanç ve kıskançlığı şuursuzca yaşayıp haset ettiklerine iftira atarak üç buçuk mal hevesinde, bütün hayatlarını bu üç buçuk malın gösterisi, sergilenmesi için harcayıp bitiren pek çok kasabalı tanımış. Dünyaya gelişlerinde, hayatlarında ve gidişlerinde tek mana kırıntısı olmayan hatta mana nedir bundan bile haberleri olmayan bir sürü kasabalı! Yerli olan bunlar mı? Hayır, onlar insan suretinde bir çeşit hayvanlar ki... Bu hayvanların şehirlerdeki zuhuru ise yarı aydın yahut aydın görünme gösterisinde yer buluyor. Üç buçuk sloganla ve gazetelerden aktarma bilgilerin satışını yaparak yaşıyorlar. Dar kafaları bir fıkra yazarının çerçevesinden öte geçemiyor! Cahil kasabalı ile yarı aydın şehirli arasında tek müşterek nokta, değişmeyen özellik; iki tarafında da hep üç buçuklara kalışları... Üç buçuk mal yahut üç buçuk bilgi. Hedef gösteriş. Ve daha azına sahip olana karşı tahakküm onu küçümseme! İki taraf da kendilerini hayatı... kısaca insanı tanımıyorlar."
İlhan, "Kavgacı, arkadaşlarının kafalarını yardığı çok olmuş ama kuşları hiç vurmamış. Onun hiç sapanı olmamış... İstememiş ki, 'zevk için can alınmaz..."
Ve benim "İlhan"dan bir gün olsun umudumu kesmeme nedenim belki de:
İlhan,"Ellerini arkasına bağlayıp bacaklarını açmış, sıkı basıyor yere. "Düşmemeliyim diye geçiriyor aklından... Burnu kanıyor, bir gözü kapanmış... "Düşmemeliyim"... Sesler iyice uzaklaşmış, iki büklüm olmuş kıvranırken bile "Düşmemeliyim" diye düşünüyor... Dizinin üzerine çökmüş "Düşmemeliyim..."
***
1982'de yazılmış Canbaz'ın "roman kahramanı İlhan Kasapoğlu" bugün CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı gösterip göstermeyeceği tartışılan İlhan Kesici (Kasapoğlu, Kesici ailesinin soyadı kanunundan önceki sülale ismi.)
Hani "Kesici aday olursa, 1994'teki İstanbul Büyükşehir yarışının rövanşı olur" diyorlar ya...
Bence olmaz.
CHP, parti dışından bir "çılgın aday" göstermez de (Kemal Derviş filan olmayacak dua, Metin Feyzioğlu'nun da adı dolaşıyor alttan alta) parti içinde buna en yakın isimlerden olan Kesici aday olursa, 1994'ün değil bu ülkede "öteki" yaratan bütün darbelerin, müdahalelerin, "yerliliği ve millîliği", Türk'ü Ankara'dan süren bütün işgallerin de rövanşı olur...
***
SANDIK GÜCÜ
Hem "meşru ve doğru seçim" isteyip hem de elim elim üstünde oturmak olmaz; seçim sonuçlarının şaibesiz olmasını istiyorsanız, bunun güvencesi olacak 1 milyon kişilik eğitimli müşahit (gözlemci) yaratmayı hedefleyen, partilerüstü bu gönüllülük projesine dahil olabilirsiniz: sandikgucu.com