“İRTİCAYLA Mücadele Eylem Planı”yla birlikte savcılığa gönderilen mektuptaki CHP’ye yönelik suçlamalara sert tepki gösteren Deniz Baykal, “Bu ithamlar ancak siyasi bir projenin gereği olarak ortaya atılabilir” dedi.
CHP hedef seçilmiştir
Belge gönderen muhbirin, partisini de töhmet altında bıraktığını Baykal, “CHP’yi suçlamak, ancak siyasi bir proje olarak ortaya atılabilir” dedi
Haber: Fatih ERBOZ
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisinin İstanbul İl Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında Albay Dursun Çiçek tarafından hazırlandığı iddia edilen İrticayla Mücadele Eylem Planı’nın aslının bir subay tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesini değerlendirdi. Mektubu elde eden kişinin bir ihbar mektubu da yazdığını vurgulayan Baykal, şöyle konuştu:
Bir tesadüf değil
“Bu ihbar mektubuyla belgeden yola çıkarak, çok daha farklı siyasi hedeflere yönelik açılım gerçekleştirilmek istenmiştir. Bunun koordinasyonunun yapılıp yapılmadığı, bunların bir tesadüf olarak ortaya çıktığı sorgulanması gereken noktadır. Bu açıdan bakınca ihbar mektubunda ne görüyoruz? İhbar mektubunda hangi şartlar altında o mektubu aldığını söylemekle yetinmiyor, büyük, farklı ve kapsamlı, eldeki belgeyle doğrudan kanıtlanması mümkün olmayan ithamlarda bulunuyor. Diyor ki bu işte Genelkurmay Başkanı’nın, 1. Ordu Komutanı’nın haberi var. Şimdi bunlar ayrı şeyler.”
Belgeyi yorumlamış
İhbar mektubunu yazan kişinin belgeyi vermekle yetinmediğini, belgeyi yorumladığını, büyük bir “ithamname” ortaya koyduğunu dile getiren Baykal, şöyle devam etti: “İthamın doğru olup olmadığına mahkeme karar verecek. Belge bir albayla ilgili belgeyken, yanına ihbar mektubu eklenerek olay Genelkurmay Başkanı ve komutanlık konusu haline dönüştürülmüştür,
hedeflenmiştir.”
Tek taraflı, temelsiz
Bu ’muhbir vatandaş’ın CHP’yi de bir büyük ithamın hedefi durumuna getirdiğini söyleyen Baykal, şunları kaydetti: “Belgenin hukuki durumu ayrı, belgenin önemi ayrı, bu belgeyi 4.5 ay sonra ortaya çıkaran kişinin bu belgenin yanısıra ayrı mektup yazarak bu mektupta ortaya attığı ve belgede kanıtlanmayan tek taraflı ithamlar, suçlamalar, karalamalar yaratılmaya, onun dışında siyasi hayatımıza yönelik ithamlar ayrı bir konu. Ben bu kişinin CHP’ye yönelik ithamını okuduğumda, CHP Genel Başkanı olarak bu ithamın ne kadar boş, temelsiz, peşin hükümlü, siyasi amaçlı olduğunu çok iyi görebiliyorum. Bu ihbar mektubunda CHP’nin hedef olarak seçilmiş olmasının ne anlama geldiğini ben çok iyi görüyorum.”
TSK’yı önemsiyoruz
TSK ile ilişkilerinin CHP ilkelerine göre yürütüldüğünü, TSK’yı toplumun bir temel kurumu olarak daima önemsediklerini, saygıyla karşıladıklarını ve değer verdiklerini vurgulayan Baykal, zaman zaman da çok ciddi tartışmalar yaşadıklarına dikkat çekti. Deniz Baykal, “Silahlı Kuvvetler’in görüşüyle bazen görüşleriyle karşı karşıya gelir, gelmez. Ayrı konudur. Şimdi böyle bir tavrı götürmüş olan CHP’yi böyle bir bildiriyle, böyle bir ihbar mektubuyla suçlamak ancak siyasi bir projenin gereği olarak ortaya atılabilir” dedi. Şimdi bir kamuoyu yönlendirmesi yapılmak istendiğini kaydeden Baykal, “Kimdir bu kişi? Derhal ortaya çıkması lazım. Bu ithamları yapan kişi CHP’yi, Genelkurmay Başkanı’nı suçlayan kişi kimdir doğrusu kamuoyu merak ediyor, ithamlarını kanıtlamalıdır, belgelemelidir, hepimiz onu görmeliyiz” dedi.
Belge, siyasi ithamnameye dönüştü
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisinin İstanbul İl Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında, belgeyle ilgili tartışmaları değerlendirdi. Baykal, “Şimdi artık belge konusu olmaktan öteye geçti iş, bir siyasi ithamnameye dönüştü. Bunu takip etmek, bunu aydınlatmak lazım” dedi.
Süreci millet durdurdu
Baykal, bir grup terör örgütü mensubunun Türkiye’ye gelişi sırasında yaşananlarla ilgili olarak da şunları kaydetti: “Üniforma ile gelmiş. Müzakere etmeye geliyor. ’Gel serbest bırakacağım’ diyorsun. Mahkeme mi diyor? Mahkemeden önce sen diyorsun. Serbest bırakmayı taahhüt ediyorsun. Çadır mahkemesi kurmuşsun oraya. Hakim göndermişsin PKK’lının ayağına. Bu görüntü meselesi değil, işin özü... Özü ’terör yaparken ben seninle müzakere yaparım’ deme yanlışlığıdır. Terör ve müzakere ikisi bir arada olmaz. Çünkü terör yapanla müzakere ettiğin zaman, onun terör yapma hakkını kabul ediyorsun demektir. PKK karşısında Türkiye tavrını takındı, millet ayağa kalktı. Kadınlar, erkekler, köylüler, kasabalılar, kentliler, bütün Türkiye ayakta. Şu düşünce, bu düşünce, o siyaset bu siyaset herkes ayakta ve bu süreci durduran milletin ayağa kalkmasıdır.”