...Numan Kurtulmuş Hürriyet'in yazarı Abdülkadir Selvi'ye konuşurken "CHP referandumda tuzak hazırlıyor, hayır çıkarsa hemen Cumhurbaşkanının istifasını isteyecekler, seçim diye ayağa kalkacaklar, dünyayı başımıza yıkmaya çalışacaklar" demiş.
İyi de tuzak neresinde bunun?
Numan Kurtulmuş CHP'ye bakacağına kendilerine can siperane destek veren MHP'ye bakmalı. Çünkü hayır çıktığında CHP'den önce MHP'nin ayağa kalkması gerek. Devlet Bahçeli "Fiili durum yarattınız, bu durumu yasal hale getirmek gerek, öyleyse halkımıza bir soralım" demişti. Hayır çıkarsa Bahçeli'nin "Halkımız fiili durumu kabul etmedi, dön bakalım asli görevine" demesinden korkmalı Numan Kurtulmuş...
Can Ataklı Korkusuz
***
Asıl, parlamenter sistemden
uzaklaşmama yemininiz var!
-------
Başkanlık sistemine karşı olanlar Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yıllar önce söylediği "Başkanlık sistemi isteyenler Amerikan özentisi içinde olanlardır" sözünü sık sık hatırlatıp, "Bu ne çelişki?" diye soruyorlar. İktidar cenahı ise "O günden bugüne dünya ve Türkiye çok değişti" cevabını veriyor.
İyi, güzel de... Cumhurbaşkanı parlamenter sistemden yana olduğunu 6 - 7 ay önce bile söylemiş... Bakınız, 15 Temmuz darbe gecesi CNN Türk'te Hande Fırat'a bağlandığında söylediği şu söz.
"Bu ülke demokratik parlamenter sisteme inanmış bir ülkedir."
Bundan beş gün sonra 20 Temmuz gecesi El Cezire televizyonundaki sözleri:
"Demokratik parlamenter sistem içinde kalıyoruz, hiçbir zaman bundan uzaklaşmayacağız."
Devlet Bahçeli hatırlatmasa belki de hatırlanmayacaktı başkanlık!
Melih Aşık Milliyet
***
Elinizi kim tutuyor?
-------
Başbakan Binali Yıldırım, 16 Nisan referandumundan sonra terörün biteceğini söyledi. "Bu ülkeye kimse zarar veremez, tünelin ucunda ışık göründü. Terör artık can çekişiyor. 16 Nisan'dan sonra size söz veriyorum bu örgüt bitecek" dedi. Başbakan'ın 16 Nisan'a böyle anlamlar yüklemesi, aslına bakarsanız ciddi bir endişeyi ifade ediyor. Referandumdan hayır çıkma olasılığının güçlendiğini düşündüren sözler bunlar. Hayırlar güçleniyor olmalı ki Başbakanlık makamına gelmiş bir insan, kendisinin bile inanmakta zorluk çekeceği sözleri bir mitingde milletin gözünün içine baka baka, yüksek sesle söyleyebiliyor. Daha da acı olanı, milletin buna inanacağını düşünüyor olması.
Şurası açık: Hem ayrılıkçı terör, hem de sözde İslamcı terör ile, Anayasa referandumunun bir alakası yok. Referandumda oylayacağımız şey şudur: Türkiye bir parti devleti olarak tek adam yönetimine girsin mi girmesin mi? "Girsin" diyenler evet oyu verecek, "Girmesin" diyenler hayır oyu verecek. Bu kadar basit.
Terör, maalesef referandumdan sonra da masum insanların yaşamlarına yönelik bir tehdit olarak karşımızda duruyor olacak. Başkanlık sistemi ABD'yi terörden koruyabiliyor mu ki, burada da bizi koruyabilsin?
Referandumdan sonra hiçbir şey değişmeyecek, sonuç ne olursa olsun: Evet de çıksa, hayır da çıksa, Binali Yıldırım, Başbakan olarak görevine devam edecek. Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığını sürdürecek. İçişleri Bakanı, Emniyet Genel Müdürü, MİT Müsteşarı, Genelkurmay Başkanı değişmeyecek. Ama iddialarına göre terör şıp diye bitecek. O zaman niye şimdi bildiklerinizi uygulayıp önleyemiyorsunuz?(...) Elinizi kim tutuyor, çıkın açıklayın, vatandaşlar da öğrensinler.
Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet