CHP’nin “Akaryakıt istasyonu işletmecilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi” amacıyla verdiği araştırma önergesinin gündemin önüne çekilerek TBMM Genel Kurulu’nda bugün görüşülmesi önerisi AKP ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.
Önergenin gerekçesini açıklayan CHP Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur şunları söyledi:
“AKARYAKIT İSTASYONLARI 150 BİN İNSANIMIZIN İSTİHDAM KAPISI, EKMEK TEKNESİ OLAN İŞLETMELERDİR”
“Akaryakıt istasyonları yaklaşık 150 bin insanımızın istihdam kapısı, ekmek teknesi olan işletmelerdir. Akaryakıt istasyonları devletin kasasına giren dolaylı vergilerin neredeyse dörtte birini tahsil eden işletmelerdir. Akaryakıt istasyonları kar kış, sıcak soğuk, pandemi demeden yedi gün yirmi dört saat çalışmak zorunda olan çünkü inşaat, enerji, nakliye, tarım gibi 30’un üzerinde ara sektörün doğrudan çalışmasını sağlayan işletmelerdir; vatandaşın sadece akaryakıt aldığı değil, arabası bozulduğunda, yağışlarda sığındığı bir liman, yorulduğunda ise dinlendiği güvenli bir mekândır. Bu nedenle, akaryakıt istasyonları ekonomik hayatın, üretimin, iş hayatının, sosyal hayatın devamlılığı açısından olmazsa olmaz işletmelerdir. Dolayısıyla sorunları yok sayılmaz, görmezden gelinemez ‘zarar ediyorlarsa etsinler’ denilemez.
“SON YEDİ AYDA, 412 AKARYAKIT BAYİSİ İSTASYONU KAPANDI”
İktidar akaryakıt bayilerinin feryatlarını iki yılı aşkın bir süredir duymuyor, görmüyor. İşte, bu umursamazlık da akaryakıt bayilerinin kapanma sürecini hızlandırdı. Son yedi ayda, 412 akaryakıt bayisi istasyonu kapandı. Bunu ben söylemiyorum, EPDK verileri söylüyor. EPDK’nin Haziran 2022 verilerinde, akaryakıt bayisi sayısı 12 bin 849, bugünkü akaryakıt bayisi sayısı ise 12 bin 437 yani akaryakıt faaliyeti gösteren 412 akaryakıt istasyonu kapanmış son yedi ayda. Bu sayı daha da artacak, kapanmalar çoğalacak çünkü maktu kâr payı uygulamasıyla akaryakıt bayilerinin gelirleri sabit kalırken, giderleri sürekli artıyor.
“SON BİR YILDA AKARYAKIT İSTASYONLARININ PERSONEL GİDERLERİ YÜZDE 107 ARTTI”
Son bir yılda akaryakıt istasyonlarının personel giderleri yüzde 107 arttı, elektrik giderleri yüzde 100 arttı, akaryakıt istasyonlarının kredi kartıyla yapılan satışlar için bankalara ödediği meblağ yüzde 173 arttı, su giderleri yüzde 133 arttı, idare giderleri ile arıza-bakım ücretleri 2 katına çıktı. Bir yılda toplam giderlerindeki artış yüzde 94’ü buldu ancak gelirleri bu oranın altında ve sınırlı kaldı; dolayısıyla, akaryakıt istasyonları sürekli zarar ediyorlar.
Bugün 1 litre motorinin fiyatı 23 lira civarında. 1 litre motorinde bayinin kârı yüzde 10 olduğuna göre, bu da 2 lira 30 kuruş ediyor. Dağıtıcı bayi ve istasyon bayi kârı yarıyı yarıya bölüşüyor yani bir akaryakıt bayi, 1 litre motorinde ortalama 1 lira 15 kuruş kazanıyor. Diğer yandan, sadece bu 1 litre motorinin dolum tesisinden istasyona getirmek için ödediği nakliye bedeli yaklaşık 50 kuruştur, kredi kartıyla alınan bu 1 litre motorine ödediği POS ücreti 27 kuruştur; sadece bu iki kalemde 1 litre motorin için katlandığı maliyet 77 kuruştur. Buna diğer maliyetleri de eklediğiniz de ortaya sadece zarar çıkıyor. İşte bu zarar, akaryakıt istasyonlarını iflasa sürüklüyor, kapanmaları tetikliyor. Dolayısıyla bunun önüne geçmemiz lazım.
“KÂR PAYLARI SÜREKLİ ERİYEN AKARYAKIT İSTASYONLARININ ZARAR ETMESİNİN ÖNÜNE GEÇECEK ÇÖZÜMLER ÜRETMELİYİZ”
Kurulacak bir Meclis araştırma komisyonuyla, maliyetleri katlanarak artarken, kâr payları sürekli eriyen akaryakıt istasyonlarının zarar etmesinin önüne geçecek çözümler üretmeliyiz, aksi hâlde yüz binlerce insanımız işsiz kalacak, aileleriyle birlikte de 1 milyonu aşkın insanımız bu durumdan olumsuz olarak etkilenecek. Bir öneri olarak, çözüm önerisi olarak, akaryakıt istasyonlarının kâr marjının yüzde olarak belirlenmesi ve bu oranın her yıl enflasyon oranında arttırılması uygun olabilir veya bayilerin üstündeki bazı maliyet kalemlerinin düşürülmesiyle kâr marjları arttırılabilir. Elektrik giderlerindeki yüzde 100 oranındaki artış neredeyse her noktasında elektrik kullanan istasyonları için ciddi bir gider kaybı oluşturuyor. Yedi gün yirmi dört saat hizmet veren akaryakıt istasyonlarının kullandığı elektrikte bir destekleme sağlanabilir.”
“ÜLKEMİZDE 14 BİNE YAKIN AKARYAKIT İSTASYONU BULUNMAKTADIR BU İSTASYONLAR VERGİ DAİRESİ GİBİ ÇALIŞMAKTA”
İYİ Parti adına Kayseri Milletvekili Dursun Ataş da şunları kaydetti:
“Özellikle, EPDK tarafından alınan 2005 yılındaki kararla on yedi yıldır uygulanan sabit kâr marjı, taban fiyat uygulaması bugün akaryakıt istasyonlarını kapanma noktasına getirmiştir. Bugün, akaryakıt istasyonlarının kâr payları yüzde 60 oranında düşmüştür. Diğer taraftan ise son iki yılda personel, elektrik, işletme giderleri, pos komisyonu, kira, kredi, finansman maliyeti gibi girdiler yaklaşık 3 katına çıkmıştır. Yine, bir taraftan kâr oranları düşerken diğer yandan giderler sürekli artmaktadır.
“AKARYAKIT İSTASYONLARI AYDA 60-80 BİN ARASINDA ZARAR ETMEKTEDİR”
Akaryakıt istasyonlarının günde 10 bin litrelik satış yapması hâlinde elde ettiği brüt kâr yüzde 4,37’dir, brüt giderleri ise yüzde 7,71’dir. Bu istasyonların yüzde 3,34 zarar etmesi demektir. Daha net rakamlarla ifade etmek gerekirse bu akaryakıt istasyonları ayda 60 bin ila 80 bin arasında zarar etmektedir. İstasyonlar bu zararlarını ise market, kafe gibi ek gelirlerle gidermeye çalışmaktadır. Üstelik kırsal istasyonlarda, Anadolu istasyonlarında bu imkân da bulunmamaktadır. Bu tabloda akaryakıt istasyonlarının faaliyetlerine devam etmesi imkânsızdır. Kaldı ki ülkemizde bayi satış ortalaması 3 bin litredir. Bu da akaryakıt istasyonlarının üçte 1’inin kapanma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu göstermektedir. Bu durumlar sadece istasyonların iflası sonucunu doğurmaz hem hazinenin önemli bir vergi kaybına uğraması hem de 250 bin insanımızın işsiz, yaklaşık 1 milyon insanımızın da gelirsiz kalması anlamına gelir ya da istasyonların usulsüzlük ve kaçakçılığa yönelmesini tetikler.
İstasyonların ayakta kalabilmesi için acilen bir düzenleme yapılarak ve bu tüketiciye yansıtılmadan bayi kârları artırılıp vergiler indirilmelidir. Akaryakıt sektöründe uygulanan yüzde 18’lik KDV oranı yüzde 8’e indirilmelidir. Nakliye giderleri artı maliyet olarak pompa satışlarına eklenmeli, ayrıca kaçak akaryakıtın önüne geçilmeli, TÜPRAŞ çıkış fiyatının bile altında yakıt satan istasyonlar sıkı şekilde denetlenmelidir.”