Tezcan, parti genel merkezindeki basın toplantısında, her kesimden 10 binlerce vatandaşın katıldığı 'Adalet Kurultayı'nın başarıyla tamamlandığını belirtti. Cumhuriyet tarihinde ilk defa böyle bir kurultayın gerçekleştirildiğini aktaran Tezcan, "Bu kurultay demokrasi, adalet ve huzur hareketi başlattı. Önümüzdeki süreçte Türkiye'nin geleceği bu demokrasi, adalet ve huzur hareketi çerçevesinde şekillenecek ve daha iyi günleri birlikte kuracağız" diye konuştu.
'DANIŞTAY BAŞKANI'NIN KURULTAYIMIZDAN RAHARSIZ OLMASI İLGİNÇ'
Yeni adli yılın törenle açıldığını anımsatan Tezcan, şöyle devam etti: "Bizim 'Adalet Kurultayımız iktidar çevrelerini rahatsız etti, bunu biliyoruz, onların rahatsız olmasını anlıyorum ama Danıştay Başkanı'nın rahatsız olması ilginç geldi. Danıştay Başkanı, adaletin istendiği ve konuşulduğu bir kurultaydan niye, neden rahatsız olur? Yargının bağımsız olmasını herkesten çok onların istemesi lazım. Bir Danıştay Başkanı düşünün ki yaptığı açıklamada anamuhalefet partisini bir siyasi hasım gibi karşısına alıp, anamuhalefet partisine yönelik açıklamalarda bulunuyor. Danıştay Başkanı'nın açıklaması dahi bizatihi Türkiye'nin yargının hangi noktada olduğunun ibretlik bir örneğidir. Danıştay Başkanı yargının hali için bir ibret vesikası olmuştur. Biz biliyoruz Sayın Başkan'ın geçmişte yargı bağımsızlığı adına hangi pozisyonlar aldığını."
'YARGIÇLIK GÖREVİNİ YAP, SİYASET SENİN İŞİN DEĞİL'
Tezcan, hakimlerin cübbesinde ilik ve düğmenin olmadığını belirterek, "Cumhurbaşkanı'nın önünde cübbesini ilikleyebilmek için telaşla ilik ve cübbe arayan bir Danıştay Başkanı. O Danıştay Başkanı, 'Adalet Kurultayından rahatsız oluyor. Rahatsız olması gayet doğal ancak bizim de bir çift sözümüz var Sayın Başkan'a, cübbede iliklemek için ilik arayacağına ağzını kilitle ve yargıçlık görevini yap. Siyaset alanındaki tartışma senin işin değil" ifadesini kullandı.
'KADRAJIN DIŞINDAKİLER NE OLACAK?'
Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit'in 2017-2018 Adli Yılı açılış törenindeki konuşmasında, "Toplumda yargıya güven olmazsa, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı olmaz" dediğini anımsatan Tezcan, bu ifadenin doğru olduğunu ancak Türkiye'de yargıya güvenin yüzde 30'un altına düştüğünü savundu. Toplumun yargıya güvenmemesinin sebeplerini ifade eden Tezcan, şu değerlendirmelerde bulundu: "Toplum mu haksız yoksa yargının başındakiler ve iktidardakiler mi? Hangi yargıya güvenecek, Cumhurbaşkanı ile çay toplamaya giden yüksek mahkeme üyelerinin olduğu yargıya mı güvenecek toplum? Hangi yargıya güvenecek, Cumhurbaşkanı'nın önünde cübbesinde düğme ve ilik arayıp cübbesini ilikleme telaşındaki yüksek mahkeme başkanlarının olduğu yargıya mı güvenecek? Hangi yargıya güvenecek, Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın Cumhurbaşkanı'nın önünde baş eğdiği, boyun, baş selamı verdiği yargıya mı güvenecek? Sayın Başkan açıklama yapmış, 'kadraj oyunu' diye. Peki Sayın Başkan kadrajın dışındakiler ne olacak? Biz sadece kadrajın içine girenlerle meşgul değiliz."
'YARGI İKTİDARA BAĞIMLI'
Yargının ne kadar bağımsız olduğunu anlatmaya yönelik bir kampanyanın başlatıldığını öne süren Tezcan, "Kime neyi anlatıyorsunuz? Evet, yargı bağımsız, ben de söylüyorum. Yargı kimden bağımsız? Yargı muhalefetten, adaletten bağımsız ama iktidara bağımlı. Muhalefete dil uzatan bir yargı, adaleti yok sayan bir yargı bütün bunlardan, hukuktan, adaletten kendini bağımsız hisseden ama iktidarın talimatından çıkamayan bir yargı. Türkiye'nin adalet sistemi bu noktadadır." diye konuştu.
Tezcan, basın toplantısında Sözcü gazetesine yönelik soruşturma safhasında bilirkişi tarafından hazırlanan raporu göstererek, "Bilirkişi suç icat etmek için Sözcü gazetesinin gazetecilik faaliyeti olarak ne kadar takdire şayan manşetleri varsa toplamış ve buralardan suç üretme çabası içine girmiş. Yani bağımlı yargının ayarlı bilirkişisi." ifadesini kullandı.
'GAZETECİLİĞİ SUÇ SAYMA ANLAYIŞI DEVAM EDİYOR'
"Gazeteciliği suç sayma anlayışı"nın devam ettiğini söyleyen Tezcan, şu görüşlere yer verdi: "Bir başka örneği Cumhuriyet gazetesinde yaşanıyor aynı şekilde. Pazartesi günü duruşması var Cumhuriyet gazetesi yazarlarının. Beklentimiz, arzumuz yargının aktörlerinin akıllarını başlarına almasıdır. Pazartesi günü bugüne kadar ki kötü tecrübeden dönüş için en azından bir fırsat olmasını temenni ediyoruz, onu bekliyoruz. Pazartesi günü bir nebze olsun yargının cesaretle ve 'Hukukun arkasında duruyorum' diyeceği bir karar, tahliye bekliyoruz. Haksız yere içeride yatan gazetecilerin derhal serbest bırakılmasını istiyoruz. Gazetecilerin tutuklu olmadığı bir Türkiye bekliyoruz."
'BU İLİŞKİLER OKULLARIN İÇİNE KADAR NASIL GİRDİ?'
Yeni eğitim öğretim dönemi öncesi İstanbul'da iki servis firması çalışanları arasında çıkan silahlı kavgayı hatırlatan Tezcan, "Akıllara zarar, anlamak mümkün değil. Bu ilişkiler okulların içine kadar nasıl girdi? Bu ilişkiler minicik yavrularımızın güvenliğini tehdit edecek ölçüde oralara nasıl taşındı? Eğitim sistemi nasıl bu noktaya geldi? Türkiye'de eğitim ticarileşiyor, müfredat gericileşiyor" dedi.
Tezcan, müfredattan Atatürk'ün, cumhuriyetin, bütün ortak değerlerin çıkarıldığını belirten, "Ortak değerlerimizi silip atmaya, bir cahiliye kültürünü, ihvan kültürünü okullar vasıtasıyla çocuklarımızın beynine yerleştirmeye çalışıyorlar." görüşünü savundu.
'GÜYA DİN VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETMENİ, BU NASIL AHLAK?'
Aydın'ın Nazilli ilçesinde görevli bir Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeninin sosyal paylaşım sitesinden CHP ve Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu hakkında hakaretlerde bulunduğunu iddia eden Tezcan, "Bu öğretmenlerin sayısı az değil. Ne yazık ki Türkiye'de, Türkiye'nin dört bir yanında imamların, din görevlilerinin, öğretmenlerin, kamu görevlilerinin bir kısmı ana muhalefet partisine ve onun genel başkanına hakaret etme hakkını kendinde görüyor. Niye? Çünkü kollanıyor, arka çıkılıyor, sahip çıkılıyor. Güya din ve ahlak bilgisi öğretmeni, batsın senin ahlakın. Bu nasıl ahlak?" diye konuştu.
'BAĞIMSIZLIK REFERANDUMU, TÜRKİYE'Yİ DE İÇİNE ALACAK CİDDİ İSTİKRARSIZLIKLAR YARATIR'
Basın toplantısında Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin bağımsızlık referandumu kararına da değinen Tezcan, kararı "bölgede yeni istikrarsızlıkları yaratacak bir adım" olarak nitelendirdi. Irak'ın toprak bütünlüğüne zarar verecek adımlardan kaçınılmasının gerektiğini belirten Tezcan, "Bu adım bölgenin istikrarına hizmet etmez, bölgede yeni istikrarsızlıklar yaratır. Sadece Irak ve Suriye'de değil Türkiye'yi de içine alacak ciddi, yeni istikrarsızlıklar yaratacak bir adımdır. Bölgedeki etnik ve mezhepsel çatışmalara bir yeni çatışma daha ekleme riski çok yüksektir. Kürt-Arap çatışması yaratmanın, başlatmanın adımıdır bölgede." dedi.
Tezcan, referandum kararından vazgeçilmesi ve sağduyuyla hareket edilmesinin önemine vurgu yaptı.
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Tezcan, söz konusu referandum kararının Türkmen bölgelerini de kapsaması sorusuna, şu yanıtı verdi:
"Türkmenlerin özellikle pozisyonları ve demografik yapıyı bozmaya ilişkin geçmişten bu yana çok ciddi operasyonlar yapıldı. Bu referandumun pozisyonu ve amacı Türkmenleri orada bir azınlık pozisyonuna düşürecek bir süreçtir."
'TERÖR SÖZÜNÜ EN ÇOK KİMİN KULLANDIĞINA BAKARSAK, TOPLUMU BÖLEN TANINIR'
Bir gazetecinin, "Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 'Anamuhalefet partisi, terör örgütleriyle aynı dili konuşuyor' sözlerine ilişkin değerlendirmeniz nedir?" sorusuna Tezcan, "Biz adalet diyoruz, o terör diyor. Bu farkı herhalde milletimiz anlayacaktır. Bizim dilimizin adalet, huzur, demokrasi, kardeşlik ve uzlaşmadan başka bir şeyi içermediğini tüm milletimiz biliyor, bundan sonra aynı dili kullanmaya devam edeceğiz. Siyasette çatışma ve kamplaşmayı kimin kullandığını, 'terör' sözünü en çok kimin ağzına aldığına dönüp bakarsak herkes toplumu böleni de tanıyacaktır." dedi.
Aynı gazetecinin, "Başbakan Binali Yıldırım'ın 'FETÖ'cülerin vatandaşlıktan çıkarılması için acele etmeyeceğiz' yönünde açıklaması var. CHP de 'Vatandaşlıktan çıkarmak yargılanmalarının önünü kapatmaya dönük bir hamle olur' görüşünü savunuyordu. Başbakan'ın geldiği bu nokta açısından konuyu nasıl değerlendirirsiniz?" sorusunu üzerine de Tezcan, ifadeleri "önemli, sevindirici bir adım" olarak nitelendirdi.
Tezcan, şunları kaydetti: "Darbe girişiminden sonra bu terör örgütü, bununla ilgili hakkında yargılama devam eden veya itham altında olanların yargılanması ve en azından belli bir noktaya ulaşması gerekir sürecin. Vatandaşlıktan çıkarma bir başka idari tedbirdir, çok acele edilmesini gerektirecek bir tablo da yoktur. Hükümet bu noktaya gelmişse olumlu bir adımdır."