CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'na gelişinde basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Bülent Tezcan, bir soru üzerine Erdoğan’a yönelik kullandığı 'faşist' ve 'diktatör' sözlerinin ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca başlatılan soruşturmayla ilgili değerlendirme yaptı.
'SORUŞTURMA AÇMALARI HAKLILIĞIMIZI GÖSTERİYOR'
Tezcan, "Biz gerçeği söyledik. Ne diyecektik? Devleti yöneten siyasetçinin tutumları faşist tutumlarsa, bunun siyasi literatürdeki adı bu. Diktatöre 'diktatör', faşiste 'faşist' derler. Başka ne söyleyecektik? Soruşturma açmaları da bir şeyi gösteriyor ki söylediklerimizde haklıyız. Yani bu sözleri söylemenin bir bedeli olduğunu göstermeye çalışıyorlar. Demokrasiye kavuşmak için ödenecek bedel neyse ödeyeceğiz, mücadeleye devam edeceğiz. Geri adım atmak yok" ifadelerini kullandı.
'İKİ GÖMLEK VAR ÜZERİNDE'
Söylediklerinin, siyasi literatürde bir hakaret olmadığı belirten Tezcan, "Sayın Erdoğan rahatsız oluyorsa… Cumhurbaşkanına hakaretten suç duyurusunda bulunmuşlar. İki tane gömlek var üzerinde, biri parti genel başkanlığı, birisi cumhurbaşkanlığı. Cumhurbaşkanlığı makamının korumasından yararlanmak istiyorsa, parti başkanlığı elbisesini çıkarsın. 'Parti başkanlığı elbisesini çıkarmıyorum' diyorsa, cumhurbaşkanlığı makamının korumasından medet ummasın" dedi.
'RAHATSIZ OLUYORSAN FAŞİST OLMAYACAKSIN'
Tezcan, şöyle devam etti:
"Ellerinden geleni arkalarına koymasınlar, bizim korktuğumuz bir şey yok. Biz gerçeği, olanı söyledik. Siyasetçi ya demokrat olacak ya demokrasiye karşı olacak. Faşiste, faşist derler. Rahatsız oluyorsanız, faşist olmayacaksınız. Bu bir siyasi kavramdır, hakaret yoktur. Kötü söz sahibine aittir.
'Faşist diktatör' sözü siyasi bir tanımlamadır. Ve ben Erdoğan'ın faşist diktatör olduğuna siyaseten kaniyim ve bunu paylaşıyorum kamuoyuyla. Dün Bekir Bozdağ çıktı 'Faşist diktatör olsaydı, bunları söyleyemezdin' dedi. Bugün Ankara Savcılığı Bekir Bozdağ'ı tekzip etmiştir. Çünkü soruşturma başlattı.
Demek ki bu sözleri söylemenin Türkiye'de bir beledi var. O bedeli gazeteciler, öğretim üyeleri, herkes ödüyor. Önce biz ödeyeceğiz beledi. Türkiye'yi demokratik bir ülke yapıncaya kadar mücadele edeceğiz."