CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Manisa’da CHP Şehzadeler İlçe Başkanlığı’nda basın toplantısı düzenledi. Toplantıya; CHP Manisa İl Başkanı Semih Balaban, Şehzadeler İlçe Başkanı Hakan Gürtunca ve Akhisar Belediye Başkanı Besim Dutlulu katıldı.
Gündemi değerlendiren CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, şu ifadeleri kullandı:
“TAYYİP''İ ÜZMEYEN İSTATİSTİK KURUMU...( TÜİK)”
“Türkiye’de en önemli sorun, şüphesiz mutfaktaki, pazardaki, cüzdandaki yangındır. Bugün iktidar partisi, ‘Geldiğimizde enflasyon çok yüksekti, biz düşürdük, enflasyonun kitabını yazdık’ diyordu. AK Parti iktidara geldiği Kasım 2002’de enflasyon yüzde 29’du, bugün 54,4. Hem de Tayyip’i Üzmeyen İstatistik Kurumu TÜİK’in rakamlarıyla. Son 19 yılın zirvesindeyiz. Son üç haneli enflasyonda başbakan, Tansu Çiller’di. Bugünlerde Tansu Çiller’in yeniden ortaya çıkması, Cumhur İttifakı’na destek olacağını söylemesi boşuna değildir. Girdiği her koalisyonu felakete sürükleyen Devlet Bahçeli, Türkiye’yi hiperenflasyonla tanıştıran Çiller ve bugünkü enflasyonun müsebbibi Tayyip Erdoğan’ın yeni ittifaklarının adının enflasyon ittifakı olması gerektiğinin altını çiziyoruz. Tansu Çiller’den, Bahçeli’den, Erdoğan’dan bu memlekete yoksulluk ve işsizlik dışında hiçbir şeyden pay düşmez.
“ÇİFTÇİLERDE GÖZYAŞI GÖRÜYORUZ”
‘Verin yetkiyi bu kardeşinize’ dediğinde işsizlik rakamları yüzde 10’un altındaydı. TÜİK’in resmi rakamlarıyla geniş tabanlı işsizlik yüzde 22,9. Gerçek rakamlar bunun çok daha üstünde. Adalet ve Kalkınma Partisi, 2018 yılının Haziran ayından beri işsizliği de enflasyonu da cari açığı da kuru da artışı ortadadır. Bilime uygun doğru yönetim yerine bir şahsi yönetim anlayışıdır bunun sebebi. Yıllarca bütün dünyadaki ekonomistler, enflasyonun ve faizin kötü yönetimin sonucu olduğunu söylediler. Ama Tayyip Erdoğan, faizi zorla düşürerek, Türkiye’yi bugünlere getirdi. Son derece liyakatsiz ve vatandaşla alay eden kadrolar, ‘Dünyanın her yerinde enflasyon var. Amerika’da enflasyon yüzde 1’den 4’e çıktı, fiyatlar 4 kat arttı diyecek kadar ya şuursuzlar ya yüzsüzler. Enflasyon bütün dünyada yüksek diyorlar ama Türkiye’den daha yüksek enflasyonu olan 7 ülke var. Bugün Türkiye’de süt ineğini kesime götüren çiftçilerin gözyaşlarını görüyoruz. Onlar süt ineklerini kestirdiği için besi ineği üreticisinin bu işi terk ettiğini görüyoruz. Türkiye’de besicilik istenen noktada olmadığı için dönem dönem izin verilen löp et ithalatı sayesinde Balkan ülkelerinin zenginleştiğini görüyoruz. Gübre alınamadığı için Türkiye’deki toprakların bir hesaba göre üçte biri, bir hesaba göre yarısının verimli tarım yapamama tehlikesiyle, Türkiye’nin bir gıda kıtlığıyla karşı karşıya olduğunu görüyoruz. Yeni Tarım Bakanının Afrika’da tarla kiralayıp, tarım yaptırma hevesini görüyoruz. Elektrik fiyatlarının, kira fiyatlarını aştığı bir noktada, elektriklerini açmadan avize satmaya çalışan esnafları, karanlıkta gelinlik satmaya çalışan esnafın çaresizliğini görüyoruz. Tek adam rejimi başladığında devletin borcu 1,6 trilyondu, bugün 2,8 trilyon. Sadece üç yılda geldiğimiz nokta bu. Vatandaşın bankalara olan borcu 582 milyarken, 1,2 milyara (trilyona) ulaşmış durumda.
"VATANDAŞIN DERDİ GEÇİM AKP VE MHP''NİN DERDİ SEÇİM"
Vatandaşın, esnafın, çiftçinin, memurun derdi geçim. Ama AKP ile MHP’nin derdi seçim. Onlar vatandaşın yaşadığı bu yokluk ve yoksulluğa karşı vatandaşın kendilerinden koptuğunu, oy vermediğini anketlerde hızla eridiklerini görünce, siyasetin bütün müflisleri gibi Seçim Kanunu’yla oynamaya başladılar.
12 Eylül darbesinin ürünüdür seçim barajı. 20 yıl istifade ettikleri barajı bugün yüzde 7’ye indiriyorlar. Yüzde 7’lik baraj, barajı indirmek değil, barajı küçük ortağın boyuna göre ayarlamaktır. MHP’nin atlayabileceği kadar bir baraj olsun ama seçmenler yeni kurulan partilere barajı aşamaz diye yönelmesin diyedir bu baraj. Baraj, MHP’nin AKP’ye küçük ortak kapris barajıdır. Bu baraj, siyaset mühendisliğidir, psikolojik ayarlamadır.
Meclis’te grubu bulunan siyasi partiler seçime girerler. AK Parti bunu kaldırmak suretiyle, geçen seçimde İYİ Parti’nin seçime girmesini hazmedememiş görünüyorlar. Bu, AK Parti açısından varoluşsal bir çelişkidir. Buna, üçlü koalisyon tenezzül etseydi, AK Parti 3 Kasım 2002 seçimlerine katılamıyordu. Kongresini, teşkilatlanmasını tamamlamadan seçim gelmiş, grubu bulunduğu için seçime girebilmiştir. Kendini siyasette var eden maddeyi kaldırmak, siyasi tükenmişliğin, siyaseten özgüven eksikliğinin değil paniğin itirafıdır. Bir önceki seçimde İttifak Kanunu’nu savunanlar, kazdıkları kuyuya düşmüştür. Yine düşeceklerdir. CHP’nin oyu AK Parti’nin oyunun üstünde olacaktır ve bugünkü yaptıkları hesaplar, CHP’nin ve Millet İttifakı’nın işine gelecektir. Seçim sistemiyle oynayıp da fayda gören siyasi parti yoktur. Korkunun ecele faydası yoktur. Seçmenin gözden çıkardığı, gönlünden çıkardığı partiyi, sandık oyunlarıyla, hesap oyunlarıyla seçim sistemi oyunlarıyla iktidarda tutabilen bir matematik yoktur. Matematik, sokaktaki yoksulluğun, pazardaki fahiş fiyatların matematiği vardır. Bu matematiğin karşısında seçim matematiği duramaz. Milletin göndermeyi kafaya koyduğu partiyi hiçbir seçim oyunu iktidarda tutamaz. Vatandaşımız karar vermiştir, yolcudur Abbas, bağlasan durmaz.”