Bu konuya dair sert bir açıklama yapan CHP Ordu Milletvekili Doktor Mustafa Adıgüzel, “Aşılamada şu anda Türkiye’de uygulanan 2 Sinovac aşısı üzerine 3. doz farklı aşı (Biontech) uygulamasının hiçbir bilimsel dayanağı yoktur” dedi.
“Hükümet bu uygulama ile pandeminin başından beri üst üste yaptığı hatalara bir yenisini daha eklemiştir” ifadelerini kullanan Adıgüzel, “Türkiye’de aşılamada devlet eliyle bir kaos yaratılmış, hükümet Türkiye’yi aşı endüstrisinin deneme alanına çevirmiştir” diye konuştu.
CHP’li Adıgüzel üçüncü doz aşılama ile ilgili devamında da şunları söyledi:
“Daha önce İngiltere’de ifade edilen farklı aşı ile devam etme uygulaması spike aşı üzerine spike aşı şeklindedir. Burada bu iki aşının aynı temelli aşılar olduğunu unutmamak gerekir. Türkiye’deki gibi farklı bir aşı ile devam uygulaması değildir. Bahreyn ve Dubai’de sonuçları açıklanmamış iki doz inaktive Sinovac aşısı üzerine bir doz Pfizer/Biontech aşı uygulaması dışında dünyada kitlesel 3. doz aşı çalışması yoktur. İsrail’de de riskli gruplara yapılan aynı aşının 3. dozu uygulamasıdır.
Peki, buraya nereden geldik?
Aşılamanın başlangıcında demiştik ki, bu hız ile devam ederse 6 ay içerisinde daha ülkenin 4’te birini aşılayamadan ilk aşıladığınız insanların bağışıklığı sıfırlanacak ve bu insanları tekrar aşılamanız gerekecek, yani başa döneceksiniz. Aynı öyle oldu. Şu anda aşılamanın başından beri aşılanan insanların bağışıklığı sıfırlandı. Burada yapılan hata 3-6 ay içerisinde tüm aşılamayı tamamlayamamış olmaktır. Konu ölü virüs aşısı (Sinovac) etkinliğinin düşük olması konusu değildir. Tüm ölü virüs aşılarında oranlar benzer koruyuculuk %75’lerdir. Yapılması gereken tüm toplumu belirli bir sürede aşılayıp enfeksiyon zincirini kırmaktı. Bunu Sinovac ile de güvenli bir şekilde yapmak mümkündü. Sinovac’ın Türkiye’deki faz 3 çalışmalarında 5,5 aylık izlemede 9600 denekten sadece 7’si hastaneye yatmış ve bunlardan hiçbiri vefat etmemiştir.
Hükümet yeterli sürede yeterli aşıyı temin edip yapamadı. Bugün 2 doz Sinovac aşısı üzerine 3. dozu Biontech’le yaparak kendi hatasını bir başka hata ile örtme gayretindedir. Çünkü bunun bilimsel dayanağı yoktur ve birkaç Arap ülkesi dışında bu uygulamanın örneği yoktur.
“BIONTECH İÇİN RİSKLER TAM OLARAK ORTAYA KONMADI”
Üstelik Biontech aşısı için riskler bazı yaş gruplarında tam olarak ortaya konmamıştır. Gelişmiş Batı ülkelerinden gelen bazı veriler dikkate alınmamaktadır. Örneğin İsrail ve ABD’de Biontech aşısının 25 yaş altı gençlerde 3 bin ile 6 bin de 1 oranında miyokardit (kalp kası iltihabı) yaptığı gerçeğidir. Bunun genel nüfusa oranlar iseniz 100 bin’de ikidir. Ancak sadece 25 yaş altı grupta 1/3-6 bin oranda olduğunu göz ardı edemezsiniz. Bu yaş grubunda bu aşının komplikasyonuna bağlı ölüm 100 binde 2 bildirilmektedir. Ancak zaten aynı genç yaş grubunda Covid’den ölüm milyonda 2’dir. Yani bu yaş grubu için aşı komplikasyonuna bağlı ölüm oranı Covid’den ölüm oranından daha fazla demektir. Ülkemizde ise geri bildirim yapılmamakta ve zaten veriler açıklanmamaktadır. Bu yan etkiler ve ADE (antikor ilişkili enfeksiyon artışı sendromu) Biontech direktörü Özlem Türeci’ye sorulduğunda cevap vermemiştir.
YAPILMASI GEREKEN NEDİR
25 yaş altına ve 65 yaşın üzerine ölü virüs aşısı (Sinovac vb.) yapmak ve aradaki gruba mRNA aşılarından (Biontech, Moderna vb.) yapmaktır. 3. Doza gelince; ölü virüs aşılarında etkinlik kısmen düşük ve devamlı olmadığı için 3-6 ay sonra 1 güçlendirme dozu gerekir. Ancak bu güçlendirme dozunun aynı aşı türünden olması bugünkü bilimsel verilere göre daha doğrudur. Çünkü belirttiğimiz üzere, ölü virüs aşısı olmuş birine 3. Doz olarak mRNA aşısı yapılmasının hiçbir bilimsel dayanağı yoktur.
Şu anda Türkiye’de söz konusu olan devlet eli ile yaratılan bir kaostur. Modern dünyada örneği olmayan bir uygulamayı hiçbir bilimsel desteği olmadan insanlarımız üzerinde uyguluyorlar. Hükümet pandeminin başından beri üst üste yaptığı hatalara bir yenisini eklemiştir. Türkiye’yi aşı endüstrisinin deneme alanına çevirmiştir.
Bunun aksini iddia eden, Bilim Kurulu üyeleri dâhil kim varsa, böyle bir uygulamanın bilimselliği ile ilgili çalışmayı ve verisini önümüze koysun. Şu anda önde gelen bütün bilim insanları Türkiye’deki bu uygulamaya şiddetle karşı çıkıyor ve bu uygulamanın bilimsel bir altyapısı olmadığını ifade ediyor. Yine Türk insanı Sağlık Bakanlığı ve bu hükümet tarafından sonu bilinmez ve ölçülemez, riski yüksek bir uygulamayla karşı karşıya bırakılıyor.
YERLİ AŞI ÇÖZÜM MÜ
Diğer bir konu da; şu anda piyasada olan tüm aşılar Wuhan’da çıkan ilk virüsten üretilen aşılardır. Virüs bunun üzerinden defalarca mutasyon geçirdi. İngiliz varyantı ve daha çok da Delta varyantı hakim olmaya başladı. Bu nedenle, aşı firmaları yeni virüs türlerine karşı aşı çalışması başlattılar. Biontech 100 gün içerisinde bunu piyasaya sürecek. Moderna da Eylül başında uygulamaya başlayacak. Hal böyle iken, henüz uygulamaya geçememiş yerli aşının da Wuhan virüsünden olduğunu söylemek isteriz. Yeni virüs türleri ile aşı çalışmasını bırakın ilk virüs türünden üretilen aşımız ortada yoktur. Bu alanda da çok geriden geldiğimizi, yerli aşı piyasaya çıktığında diğer aşı firmalarının yeni varyantlara dönük aşı tiplerinin piyasada olacağını da görmeliyiz.
Bu konu ile ilgili Sağlık Bakanlığı’na verdiğimiz soru önergesi de var. Sağlık Bakanı’nın daha önce yaptığı gibi önergelerimizi görmezden gelip, sorularımızı yanıtsız bırakmak yerine, samimi olarak konuya eğilip sorularımızdan istifade etmesi gerekmektedir.”