CHP’li Torun, “AKP, felaketleri ranta çevirmeyi bir alışkanlık haline getirdi” diyerek, 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde de askeri alanların ranta açılması düşüncesinin olduğunu, darbenin ise bu düşüncenin hayata geçmesi için “vesile” olduğunu savundu. Sivil Toplum Örgütleri'nin ‘'Yeşil alan'' yönündeki görüşlerine kulak verilmesini isteyen Torun, “Bu büyük alanların bir çok başka kamu arazisinin başına geldiği gibi üç beş müteahhit üzerinden ranta peşkeş çekilmesi ve hali hazırda büyük sorunlarla baş edemeyen kentlerimizin daha büyük sıkıntılara itilmesi olasılığı var” dedi.
"BU KONUDA BİR ÇOK SİVİL TOPLUM KURULUŞU GİBİ BİZLER DE KAYGI TAŞIYORUZ"
Seyit Torun, "AKP iktidarı felaketleri ranta çevirmeyi bir alışkanlık haline getirmiştir. Hepinizin bildiği gibi, 15 Temmuz Darbesi ve sonrasında büyük acılar yaşandı, çok sayıda vatandaşımızı kaybettik, çok sayıda insanımız mağduriyetler yaşadı. Ordumuz ise yaşadığı bu ağır travmadan sonra toparlanmaya çalışıyor. 15 Temmuz sonrasında Türkiye KHK'larla yönetilir hale geldi. Bu olağanüstü süreçte Darbe girişimi gerekçe gösterilerek hükümet tarafından özellikle büyük kentlerimizde yer alan askeri alanların kent dışına çıkarılması yönünde bir karar alındı. Bu kararı tartışabilirsiniz, ancak nihai olarak bu siyasi bir karardır. Ancak bugün önümüzde duran önemli soru şudur; boşaltılan askeri alanların geleceği ne olacak? Bu konuda bir çok sivil toplum kuruluşu, meslek örgütü ve ilgili kuruluşlar gibi bizler de kaygı taşıyoruz. Bu kaygıların gerisinde bu büyük alanların bir çok başka kamu arazisinin başına geldiği gibi üç beş müteahhit üzerinden ranta peşkeş çekilmesi ve hali hazırda büyük sorunlarla baş edemeyen kentlerimizin daha büyük sıkıntılara itilmesi olasılığı vardır" dedi.
ALANLARIN BÜYÜKLÜĞÜNE DİKKAT ÇEKTİ
Seyit Torun, şöyle devam etti; Öncelikle özellikle üç büyük şehrimizde ve ülke genelinde bu alanların büyüklüğüne dikkat çekmek istiyorum. Her ne kadar Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Özhaseki İstanbul'un yüzde 2'sinin askeri alan olduğunu söylüyorsa da, TMMOB Mimarlar Odası'nın yaptığı ölçüm harita üzerinde yerlerini de işaretleyerek bu alanların İstanbul'un yüzde 10'una tekabül ettiğini gösteriyor. Ankara'da bu oranın yüzde 12 civarında olduğu yine Mimarlar Odası Ankara Şubesi tarafından ifade ediliyor. İzmir için açıklanan rakam 10 hektar büyüklüğünde dikkate değer bir alana işaret ediyor. Bu alanlarla ilgili haritaları sizlere ilettiğimiz bilgi notunda göreceksiniz. Türkiye genelinde kentlerin içinde yer alan askeri alanların büyüklüğünün ise 326 bin hektar gibi devasa bir büyüklüğe karşılık geldiğini resmi açıklamalarından biliyoruz. Sayın Özhaseki bundan bir ay önce yaptığı açıklamada " 81 vilayette, üç bakanlık bir komisyon kurduk' dedi. Milli Savunma Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından bir çalışma yapıldığını belirten Bakan, halkın ve belediyelerin bu alanlara yönelik taleplerini de dikkate alacaklarını belirtti; şu ana kadar bizim yönetimde olduğumuz belediyelerin fikri sorulmuş değil."
"GİRİŞİM VE PROJELER 15 TEMMUZ'DAN ÇOK ÖNCE BAŞLAMIŞTIR"
Seyit Torun, "Büyükşehirlerimizin bugüne kadar imara açılmış alanlarının 1/10'una tekabül eden bu alanların nasıl değerlendirileceği konusu son derece önemli; sorunlarla yoğrulmuş, betona boğulmuş bu kentlerimizin geleceği açısından yaşamsaldır. Kaygılıyız çünkü söylenenlerin satır arasında bu stratejik alanların ranta kurban edileceğini söyleyen ifadeler var. Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Özhaseki konuya ilişkin yaptığı açıklamada, bir yandan bu arazileri yeşil alan olarak kullanacağız diyor, ama aynı açıklamada, uygun olan alanları kentsel dönüşüm için rezerv alan olarak kullanmaktan da söz ediyor. Askeri alanların geleceğine yönelik kaygılarımızın sadece bu değerlendirmelerden yola çıkarak bir niyet okuma olmadığını da ayrıca belirtmek isterim. Esasen askeri alanların boşaltılması konusundaki girişim ve projeler 15 Temmuz'dan çok önce başlamıştır. 15 Temmuz bu alanlara yönelik rant hevesleri için bir vesile olmuştur. Askeri alanların rant tesisine çevrilmesi konusunda çok sayıda örnek vardır. Sarıyer Zekeriyaköy 15. Füze Üs Komutanlığı'nın bulunduğu alanda bugün TOKİ ve Emlak Konut marifetiyle yapılan konut ve AVM füzelerinin yükseldiğini hepimiz biliyoruz. Bir zamanlar Ayazağa Jandarma Genel Komutanlığı olarak kullanılan alanında TOKİ ve benzeri kurumların ayak oyunlarının sonrasında bugün şu ünlü Maslak 1453 projesi yükselmektedir. Benzer biçimde, Esenler'de bulunan 8.7 milyon metrekarelik askeri arazi kentsel dönüşüm projelerinde 'rezerv konut alanı' olarak ayrılmış bulunuyor; yani yapılaşmaya açılacaktır. Geçtiğimiz döneme ilişkin bu tür örneklerin sayısını artırabiliriz; ancak görünen o ki 15 Temmuz sonrası boşaltılan askeri alanlarda da benzer türden yapılaşmaların önünü açan bir süreç başlatılıyor. Örnek isteniyorsa, Tuzla Piyade Okulu arazisini gösterebilirim. 1700 hektarlık alanı ile Tuzla Piyade Okulu'nun da içinde bulunduğu arazi için hazırlanan 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planına bu alan içinde kalan kişilere ait arazilerin 104 bin metrekaresinin 'Günübirlik Tesis Alanı', 58 bin metrekaresinin 'Park Alanı' olmasının önünü açmış bulunuyor. Bu alandaki 'Askeri Alan' fonksiyonunu da iptal edildi. 20 metrelik bir alanın ise yol bağlantısı olarak ayrıldığını öğrenmiş bulunuyoruz" dedi.
"BOŞALTILAN ASKERİ ALANLARDA BU DURUMUN TEKRARLANMASINI İSTEMİYORUZ"
Seyit Torun, "Bu ve benzer müdahaleler ne yazık ki başta İstanbul ve Ankara olmak üzere büyük kentlerimizi betona dönüştürmüş, ulaşım sorunları içinden çıkılmaz hale gelmiş, sel ve benzeri felaketlerin hazırlayıcısı olmuştur. Şimdi elimizde tarihi bir fırsat var; boşaltılan askeri alanlarda bu durumun tekrarlanmasını istemiyoruz. O nedenle başta Çevre ve Şehircilik Bakanı olmak üzere tüm ilgili çevrelere, belediyelere, uzman kurumlara ve meslek odalarına bu konudaki önerileri çerçevesinde kulak vermeye davet ediyorum. Başta Mimarlar Odası olmak üzere meslek odalarımız yapıcı eleştiriler sunarak, boşaltılan askeri alanların bütünlük içinde, sistematik ve planlı bir yaklaşımla ele alınmasını, özenli tasarım projeleri yoluyla farklı kamusal ihtiyaçlara hizmet edecek yeşil alanlar başta olmak üzere yapılaşma içermeyen kamusal kullanımlara dönüştürülmesini talep ediyorlar. Eğer bu sese kulak verirsek, bu alanları büyük kentlerimizin içinden çıkılmaz hale gelen sorunlarını çözmek için kullanabiliriz. Eğer bir avuç rantçıya kulak verilirse, ağır bedellerin ödendiği kangren olmuş bir kentleşme anlayışını sürdüreceğiz demektir. O yüzden yetkililere buradan sesleniyorum; “kentlerimizin geleceği için, bir kez olsun kulağınızı rantçılara kapatıp, kamusal taleplere açınız" diye konuştu.