Kılıçdaroğlu''nun açıklamaları şu şekilde:
"Türkiye''nin ciddi sorunları var ekonomide. Açık söylemek gerekirse mutfaklarda yangın var. Hangi eve giderseniz gidin -Saray''ı ve dolarla ticaret yapanları ayrı bir yere koyuyorum- Ortak derdimiz asgari ücretle geçinenler; açlık, yoksulluk sınırının altında maaş alanlar.
Fiyatlar artıyor ve herkes birbirini suçluyor. İktidar kanadı halcileri suçluyor. Hal esnafına gittim, konuştum. Halci arkadaşları topladım ve onlarca dertleştim.
Neden iktidar hal esnafının üzerine bu kadar geliyor? Nedir bu işin gerçeği?
Dediler ki: Tarımsal üretim çok pahalı. Gübre, ilaç, tohum, fide, sera malzemeleri pahalı ve çiftçi dolarla belirlenen bu fiyatlarla almak zorunda. İkincisi bütün Avrupa Birliği ülkelerinde çiftçiler desteklenir ama biz de tarım kanunu var uygulanmıyor. Çoğu zaman var olan destekleri de toprak sahibine veriyorlar.
Ankara Hali''nde gösterdiler. Plastik kasayı gösterdiler. Bu kasanın fiyatı içindeki domatesten daha pahalı dedi. Bu çiftçi ne yapacak? Üretici ne yapacak?
''Biz burada komisyoncuyuz, bizim alacağımız ücreti biz belirlemiyoruz. Yüzde 8 ama bunu da biz belirlemedik. Dolayısıyla bizim fiyatları artırma gibi bir şeyimiz yok. İstesek de yapamayız.'' dediler. ''Biz suçlanmak istemiyoruz'' dediler. ''Bizi hedef sektör haline getirdiler oysa biz yüzde 8''den başka bir kar elde etmiyoruz'' dediler.
Sonunda şunu söylediler. ''Hali kazanan seçimi kazanır'' dediler. Ben de, ''Başkan hiç endişe etme hem hali hem seçimi kazanacağız'' dedim. Onların bütün sorunlarını çözeceğim.
Sırça köşkte, sarayda oturursanız, oturup hal esnafı ile konuşmazsanız Türkiye''nin sorunlarını çözemezsiniz. İnşallah bu bize nasip olacak.
"MUTFAKTA YANGIN VAR"
Bir de gıda sektörü var. Mutfaklarda yangın var dedik. Her gün zam geliyor. Marketlerde saat başı etiket değiştiren elemanlar işe başladı. Öyle bir noktaya geldi ki Türkiye insanlar satış yaparken zarar ediyor. Çünkü yarım saat sonra fiyat değişecek aldığı fiyata kar koyamayacak.
Onların da dertlerini öğrendim. Bizim dertlerimizi aktarın dediler. Diyorlar ki üretici elindeki malı satmaktan tedirgin. Bu tedirginlik felaket bir şey. Satışı yapanlar fiyat artışından sorumlu değildir. Eğer konuyu maliyet ve üretim ekseninde düşünemezseniz zaten fiyat artışı zorunlu olarak gelir.
Hükümetin birinci önceliği üreticiyi korumak olmalı dediler. Eğer koruyamazlarsa açlıkla karşı karşıya kalabiliriz. Denetleme ile baskı ile fiyatlar düşmez, malı karaborsaya düşer dediler. Siz üretimi çözeceksiniz, piyasaya mal vereceksiniz. Yine gıda sektöründe eğer tedarik zincirinde bir kopuş olursa fiyatları kontrol edemezsiniz dediler.
Az önce çiftçinin girdilerinin ne kadar pahalı olduğunu ifade etmiştim. Tarım Orman Bakanlığının Kasım 2021 verileri: Üre Gübresinin tonu 8 bin 960 liraya çıkmış. Şimdi daha da arttı. Geçen yıl aynı ayda 2 bin 519 liraydı. Artış yüzde 256.
Peki bu çiftçi ne yapacak? Siz kalkıyorsunuz çiftçiyi, marketçiyi, halciyi suçluyorsunuz. Dolar tırmandıkça bunlar artıyor adamlar ne yapsın? Fiyat mecburen artacak. Baskıyla, terörle mi fiyatı düşüreceksin? Hal esnafını terörist mi ilan edeceksin? Önce dönüp kendine bak. Türk Lirasını eriten kim? Sorumluluktan kaçıp sorumluluğu vatandaşa yüklemeye çalışıyorlar.
Her şey pahalanırken et fiyatları neden düştü? Çünkü yem fiyatları artınca inekler kesime gitti. Sonrasında bizi farklı bir senaryo bekliyor.
Tam 14 milyon asgari ücretlimiz var. 7 milyon 587 bin 323 kişi asgari ücretin üçte biri oranında para alıyor. Beyler, dolarla maaş alanlar, 5-6 yerden maaş alanlar bunu biliyor mu? Türkiye''de yoksulluk sınırı 10 bin 385 lira. Asgari ücret 2 bin 825 lira.
CHP''li belediyeler kooperatiflerle işbirliği yapıyorlar. Çoğunluğu kadın kooperatifleri. Üretiyorlar. Biliyorum yeterli değil. Ama fiyat istikrarını sağlamada önemlidir.
Bizim derdimiz ne, bunların derdi ne? Saray sosyetesinin derdi ne? Pazara gidişim bile saray sosyetesinin trolleri tarafından eleştiriliyor. Giderim, gerekirse tezgahın başına otururum. Her türlü desteği veririm.
Birbirlerini iyi biliyorlar. Alırsın, 10 bin doları cebine atarsın, sonra vatandaşa ders vermeye kalkarsın. Paraları sıfırladık diyen adam kimdi Allah aşkına? Allah konuşturuyor. İtiraf ediyor.
Ne dersen de seni dolarla terbiye ettiler. Sabah kalktın, akşam yattın dolar. Elini cebine attın dolar. Mezara mı götüreceksin.
Ekonominin perişan halini biliyorlar acaba bundan nasıl sıyrılırız diye arayışlar içindeler. Birisi konuşmuş, ''Siz bizi ekonomiyle, dolarla terbiye edemezsiniz'' diyor. Erdoğan, ''Bu ekonomik Kurtuluş Savaşı''ndan da milletimizi zaferle çıkaracağız'' diyor. Eski bir AKP''li milletvekili, ''17-25 Aralıkta bu milletin cebinden 50-60 milyar dolarını çaldılar'' dedi. Vallahi hırsızları en iyi siz bilirsiniz... Ben 17-25 Aralık olaylarında 50-60 milyar dolar çalındığını bilmiyordum ama her ay 10 milyon doları cebine indiren adam bu rakamı veriyor.
50-60 milyar doları çaldılarsa çalan adam belli değil mi? ''Oğlum paraları sıfırladın mı?'' diyen adam kimdi? Allah konuşturuyor... Sözde bize atacak ama itiraf ediyor.
Vallahi seni dolarla terbiye ettiler.. Öyle bir ettiler ki sabah yattın dolar, akşam yattın dolar. Mezara mı götüreceksin o doları? Dolarla kimi terbiye ettiler? Bunlardan eski birisi, ayda 10 bin doları cebine indirirken dolar baronları tarafından terbiye ediliyor. Konuşmayacaksın diyorlar. Terbiye ediyorlar.
Sen dolarla vatandaşlık satıyorsun, seni dolarla terbiye etmişler. Türk Lirası milli paramızken dolarla ihale yaptılar. Demek ki seni dolarla terbiye ettiler. Bunları öyle bir terbiye ettiler ki, Türk Lirası’nı unuttular… Vatandaşlarından dolarla euro ile borçlandılar…
Bütün bu rezillikler yaşanırken saray sosyetesinin lideri Erdoğan, ''Bu ekonomik Kurtuluş Savaşı''ndan milletimizi zaferle çıkaracağız'' diyor. Ne oldu ki Milli Kurtuluş Savaşı vermeye başladın? Bu ülkeyi başkası mı yönetiyordu, 20 yıldır neredeydin? Geçiniz bunları. Millete gaz vermeyi de bırak otur adam gibi görevini yap. Sana söyledim, ders verdim dersini çalış. Ne yapacağını söyledim sana.
''Mandacı iktisatçıların reçetelerine itibar etmiyoruz'' diyor. Allah aşkına söylediği sözün anlamını biliyor mu? Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerini bıraktın Londra mahkemelerini seçtin. Neden? Çünkü dolarla ihale alanlar yarın iktidar değişirse başına bir iş gelmesin diye. O dolarla ihale alanların başına çok şey gelecek. Milletin hayrına ne geliyorsa gelecek... Bu milletin hakkını ve hukukunu savunacağım.
Garanti veriyorsun dolarla bu mandacılık değil mi? Tank Palet Fabrikasını kalktın Katar Ordusuna verdin bu mandacılık değil mi? Sen mandacılığa karşı mücadele ediyorsan.. Birileri sana ‘aptal olma’ dediğinde mektubu alıp yüzüne çarpacaktın… Şimdi efelik yapıyor. Bu millet yutmaz. Sen korkma bu millet senin ne mal olduğunu gayet iyi öğrendi. Sen artık bu saatten sonra Türkiye Cumhuriyeti devletinin temel bir milli güvenlik sorunusun.."
Ayrıntılar geliyor...