Kara günler yaşıyoruz. Tıpkı, Süleyman Nazif’in “Kara Bir Gün” yazısındaki gibi. İstanbul işgal edildiği zaman Fransız işgal kuvvetleri kumandanı beyaz bir ata binerek İstanbul sokaklarında zaferini kutlamış ve azınlıklar tarafından sevinç çığlıklarıyla karşılanmıştı. Manzarayı yüreği sızlayarak seyreden Süleyman Nazif, gazetesine gelmiş ve şu tarihî satırları kaleme almıştı:
“Fransız generalinin dün şehrimize gelişi dolayısıyla bir kısım vatandaşlarımız tarafından yapılan gösteriler, Türk’ün ve İslam’ın kalbinde ve tarihinde sonsuza kadar kanayacak bir yara açtı. Aradan asırlar geçse ve bugünkü hüznümüz ve bahtsızlığımız sevince ve mutlu bir talihe dönse bile yine bu acıyı hissedecek ve bu hüzünle üzüntüyü çocuklarımıza ve soyumuzdan gelecek olanlara, nesilden nesile ağlanacak bir miras olarak terk edeceğiz.”
Şu anda Türkiye, bundan da acı günler yaşıyor. O zaman ülkemizi işgal edenler düvel-i muazzama denilen büyük devletlerdi. Şimdi PKK denilen bir çetenin mensupları zafer işaretleriyle sınırımızdan girmiş ve bu vatanın ekmeğini yemiş “bir kısım vatandaşlarımız tarafından” sevinç gösterileriyle, zılgıtlarla, Apo posterleriyle ve PKK bayraklarıyla karşılanmıştır. Üstelik karşılamada resmî görevlilerimiz de hazır bulunmuştur.
Gidiş vahimdir; gidiş karanlığa doğrudur; gidiş parçalanmaya doğrudur. Bu gidişi durduracak tek çare CHP ile MHP’nin ortak mitingler yapmasıdır. Siyaset düşünecek zaman değildir. Parti düşünecek zaman değildir. Taktik düşünecek zaman değildir. Durulacak zaman hiç değildir. Görev bütün millete düşmektedir. AKP’li vatandaşlar da yanlış yola sapmış olan yöneticilerini uyarmalıdırlar. Onlar da “Ey âlemlerin sahibi, ey esirgeyen ve bağışlayan, ey din gününün maliki olan Allahım! Bizi doğru yola yönelt, sapkınların yoluna değil!” diye dua etmeli ve dualarının gereğini yapmalıdırlar.
Ankara’dan, İstanbul’dan, İzmir’den başlayan ve bütün şehirleri kaplayan meydan mitinglerinin zamanıdır. Mitingler için CHP ile MHP öncü olmalıdır. Diğer partiler de, bütün vatandaşlar da mitinglere katılmalıdır. Adına ister bayrak mitingi, ister vatan mitingi, ister bütünlük mitingi deyin; ne derseniz deyin; ama lütfen hep birlikte ayağa kalkın artık! Şehir meydanlarımıza yüz binleri toplayacak bu mitingler hiç şüpheniz olmasın bu vahim gidişi durduracaktır.
PKK’lılar ne kadar itibarlı?
Hatırlanacağı üzere Silivri’deki davanın savcıları, eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün ifadesini İzmir’e giderek almışlardı. Sınırdan giren PKK’lıların ifadesi de savcılar tarafından Habur sınır kapısına gidilerek alındı. Hatta hâkim de sınıra gitti ve PKK’lılar orada hâkim karşısına çıkarıldı. Şimdi düşünün bakalım, PKK’lı teröristler ne kadar itibarlı?
PKK’lı muamelesi görmek
Çeteci kıyafetleriyle sınırdan giren PKK’lıların gördüğü muameleye bütün dünya tanık oldu. Şimdi diyorum ki çeşitli davalardan yargılanmakta olan sanıklar, “biz de PKK’lı muamelesi görmek istiyoruz” diye dilekçeler verseler. Özellikle Silivri’de yargılanmakta olan Ümraniye davası sanıkları hep birlikte böyle bir dilekçe verseler... Zaten iddianameye göre PKK’yı da onlar yönlendirmiyor muydu?
Azerbaycan’ı da küstürdük...
“Komşularımızla sıfır sorun” politikası doğrusu harika neticeler vermeye başladı. Kan kardeşimiz, can kardeşimiz Azerbaycan Türkleri de sonunda isyan ettiler. Sayın Harput, bu kadar yıl valilik etmişsiniz. “Ben Azerbaycan bayrağını yasaklayamam.” deseniz ne olurdu! En fazla valilikten olurdunuz. Olurdunuz ama milletin gönlünde de taht kurardınız.
“Ses” başlıklı yazım
Geçen hafta yayımlanan “Ses” başlıklı yazımın, soyadında “Ses” bulunan hiç kimseyle ilgisi yoktur. MHP genel başkan adayı sayın Hakkı Şafak Ses ile de elbette hiçbir ilgisi yoktur. Hakkı Şafak Ses’e çıktığı yolda başarılar dilerim. MHP yönetiminin de bütün adaylara demokratça davranmasını ve kurultayın demokratik bir yarış içinde geçmesini sağlamasını temenni ederim. Yaşadığımız kara günlerde demokratik bir kurultay, kazanan kim olursa olsun, MHP’yi yükseltecektir.
