CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, KRT TV’de Ankara Saati programında bugün Elif Doğan Şentürk’ün sorularını yanıtladı. Kuşoğlu, kendisine yöneltilen sorular üzerine şunları söyledi:
“BU FAİZİN DÜŞÜRÜLMESİ MAALESEF BİRİLERİNİN İŞİNE YARIYOR, BİRİLERİNİN MENFAATİNE YAPIYORLAR”
“(POLİTİKA FAİZİ): Açıklamada, bir bundan sonrakinde de yine azaltıma gidilecek ondan, kasım için, ondan sonra durulacak diyor, 9-9,5’ta duracak diyor. Tek haneye inince faiz zaten Nas devreye girmiyor. Tek haneli faiz mübah. Bu faizin düşme kararını tek bir kişi, Erdoğan’a yakın bir ekonomist, saraydan bir kişi bu faiz düşünce çok iyi oldu, halkın çok işine yarayacak, yatırımcının çok işine yarayacak, bu politika faizini 150 baz puan düşürmek krediye ulaşmayı sağlayacak, enflasyonu düşürecek böyle bir şey söyleyebilir mi söyleyemez. Kimse bir şey söylemedi zaten. Bu faizin düşürülmesi maalesef birilerinin işine yarıyor, birilerinin menfaatine yapıyorlar. Kendi içlerinden birilerinin menfaatine yapılan bir işlem. Bu sadece bankaları zengin eder. Kur da bastırılıyor. Çok büyük bir şekilde döviz baskılanıyor.
Hayat pahalılığı artıyor. Enflasyonla mücadele etmezseniz hayat pahalılığı artar. Mücadele edilmiyor, bu şekilde enflasyonla mücadele edilmez. Merkez Bankası’nın ilk görevi fiyat istikrarıdır. Bu yok. Türkiye’deki rakamların dünya ile uyumlu olduğunu söyleyebilir miyiz? Fiyat istikrarı nereden başlar? Türk parasıyla yabancı paraların uyumlaştırılmasıyla başlar. Siz doları baskılıyorsunuz. Şu anda Türk lirası çok değerlenmiş, şişmiş balon söz konusu. Bu balon her an patlayabilir.
“BALONUN İÇİ PİSLİK DOLU, BU BALONUN PATLAMASI HALKA ÇOK BÜYÜK ZARAR VERECEK BİR ŞEY”
Şimdi herkes endişe içerisinde. İş adamları, akademik dünya vs. herkes endişeli bir şekilde bekliyor, balon ne zaman patlayacak diye. Bu balonun içi pislik dolu, bu balonun patlaması halka çok büyük zarar verecek bir şey. Bunun sonu hayır değil. İzledikleri ekonomi politikasının sonucundan ülkeye çok büyük zarar verecekler. Ne için? Kendi ikballeri için, seçim kazanmak için.
“CUMHURİYET TARİHİNDE OLMAMASI GEREKEN BİR SKANDALI YAŞADIK”
(BÜTÇE GÖRÜŞMELERİ): Torba kanunu görüşmeleri sırasında büyük bir rezalet yaşandı cumhuriyet tarihinde olmaması gereken bir skandalı yaşadık. Birçok madde var, bir tanesi kur korumalı mevduatla ilgili onun 1 yıl daha uzatılması ve vergiden yine muaf olmasıyla ilgiliydi. 23’üncü madde…Görüşmelere geldiğimiz zaman ilgili Maliye Bakan Yardımcısı açıklamaları yaptı. O gün aynı zamanda bütçe gerçekleşmeleri açıklanmıştı ama Maliye Bakan Yardımcısı tuttu son tarihi itibariyle 88,4 olarak kur korumalı mevduat hesabının bütçeden maliyetini açıkladı. Bir de alınmayan vergiler var kur korumalı mevduat hesabından. Onun haricinde kambiyo karları var, yani bilançosunda döviz tutan işletmeler dövizden kar ediyorlar, o karların da vergiden muafiyeti söz konusu. 120-130 milyara yaklaşana maliyeti bu bütçeden.
“HESABIMIZA GÖRE 400 MİLYAR LİRA BUNLARA EK OLARAK VERİLİYOR. VERGİ DE ALMIYOR DEVLET”
Bir de 1,4 trilyon liralık kur korumalı mevduat hesabının Merkez Bankası boyutu var. Merkez Bankası boyutu Maliye Bakanlığı’nın sorumluluğundan daha fazla. Orada da biliyoruz ki 120 milyar liraya yakın bir maliyet var. Merkez Bankası para basıyor, o hesap sahiplerini destekliyor. Maliye Bakanlığı bütçeden destekliyor, Merkez Bankası para aktarıyor. 2 milyon 270 bin gibi bir rakam var. Bir kişi birkaç hesap açabiliyor. Siz zengin biriyseniz altın, dolar, euro, Türk lirası hesabınız var, dolayısıyla bu kur korumalı mevduat içerisinde en az birkaç tane 5-6-7 hesabı olabilir. Ortalama 500 bin kişiye ait kur korumalı mevduat hesabı söz konusu, bunlar 1,4 trilyon liralık bir servete sahipler. Bu iktidar tutuyor bütçeden onlara aktarma yapıyor, Merkez Bankası’ndan aktarma yapıyor. Hesabımıza göre 400 milyar lira bunlara ek olarak veriliyor. Vergi de almıyor devlet.
“MİLLETE YAPILAN, TBMM’YE YAPINA BU SAYGISIZLIK KARŞISINDA OLAYI PROTESTO ETTİK VE AYRILDIK”
Mültecilerle beraber 90 milyon nüfus bu 500 bin kişiye ‘sen vergi verme sana her şeyi verelim’ diyoruz. Devlet bütçesinden para basarak Merkez Bankası kaynaklarından para aktarıyoruz. Biz de dedik ki; 23’üncü maddeyle ilgili Merkez Bankası da bilgi versin Maliye Bakanlığı gibi. Merkez Bankası temsilcisi arandı yok. Millet adına bize bilgi verilmesi şart. Merkez Bankası’ndan geldi bir genel müdür, ‘1211 sayılı TCMB Kanunu’na göre size bilgi veremeyiz’ dedi. Tam tersine Plan ve Bütçe Komisyonu’na özel bilgi vermek zorundalar. Böyle bir saçmalık olmaz, ısrarcı olduk, maalesef AKP’ye mensup milletvekilleri, komisyon başkanı gereğini yerine getiremediler, biz de böyle bir olay karşısında, millete yapılan, TBMM’ye yapına bu saygısızlık karşısında olayı protesto ettik ve ayrıldık. Ertesi günde durumu bilgilendiren bir mektupla Meclis Başkanı’nı bilgilendirdim. Şimdi gereğinin yapılmasını bekliyoruz.
“1,4 TRİLYON LİRA, KUR KORUMALI MEVDUAT HESABI BİTTİĞİNDE ÜLKENİN BAŞINA BELA OLACAK BİR MEBLAĞ”
Kur korumalı mevduat hesabının şöyle bir sıkıntısı da var; oradaki 1 trilyon 400 milyar küsur lira, bu meblağ kur korumalı mevduat hesabı bittiğinde ülkenin başına bela olacak bir meblağ. Bunun bütçe kaynaklarından ödeyemezsiniz, şu anda paranız varsa Türk lirası tutamazsınız, Türk lirası şu anda eksi negatif faizle eriyor sürekli olarak. Türk lirası olarak kimse parasını tutmuyor. Herkes döviz, altın, borsaya yönelenler, ev, araba alanlar var, bir şekilde Türk lirasından kaçıyor. Böyle bir ortamda bu yapılan iş çok büyük yanlış.
Dolar geçen yıl bu zamanlar bütçe hazırlıkları sırasında ne kadardı, faiz ne kadardı, enflasyon ne kadardı? Faiz 19’du, enflasyon 19’du, kredi faizleri de 17-18 civarındaydı. Şimdi 40’ın altında kredi faizi bulabiliyor musunuz? Güya ucuzmuş, bu durumu kendileri yarattılar.
“SEÇİMDEN SONRA TÜRKİYE’Yİ ÇOK BÜYÜK SIKINTI BEKLİYOR”
(SEÇİM BÜTÇESİ): Seçim bütçesi aslında seçmenin bütçesidir. Seçmene seçim bütçesiyle rüşvet verirsiniz, onlardan da oy almaya çalışırsınız, rüşvetin karşılığı oydur. Fakat o kadar kötü bir şekilde yapılıyor ki bu, torba kanununda çıkardığımız maddelerin birçoğu güya vatandaşa seçim rüşveti ama bunların ülkeye yararlı olması mümkün değil. Bunları yaptıktan sonra seçimlerden sonra fazlasıyla geri alınacak. Seçimden sonra Türkiye’yi çok büyük sıkıntı bekliyor, çok, o kadar kötü politika izliyorlar ki, sorunları halının altına süpürmek gibi bir deyimimiz vardır, inanın halının altına süpürme değil bir odayı doldurmuşlar pisliklerle. Süpürüyorlar odanın bir tanesine atıyorlar. Bunu temizlemek çok zor.
“BU GERÇEKTEN DİNE SAYGISIZLIKTIR ELHAMDÜLİLLAH MÜSLÜMANIZ, DİYANET’TEN BAŞKA BU KONULARI BİLEN YOK MU!”
Gün kurtarılıyor, seçime kadar ne yapıp edelim seçimi görelim, ondan sonrası Allah kerim. Buna da kader diyorlar, kaderle ne ilgisi var ekonomi politikasının. Diyanet’in bütçesinden bahsettiniz, Diyanet ki bu dinimize hakarettir böyle bir şey olamaz; ‘Zamlar Allah tarafından yapılıyor’ dendi. Böyle bir rezillik olur mu bu dinsizliktir, bu gerçekten dine saygısızlıktır elhamdülillah Müslümanız, Diyanet’ten başka bu konuları bilen yok mu? Olacak şey midir, böyle laflarlar edilir mi! Sadece iktidar peşinde koşan, iktidara hizmet eden, siyaset yapan, İslam dinini siyasetin, Erdoğan’ın hizmetine sokan bir kurumdan bahsediyoruz, ne kadar utanç duyulacak bir şey değil mi? Bu para onun için veriliyor. Halbuki yüce dinimizin Erdoğan’a alet edilmemesi gerekir yazık günah.
“TAŞIT GİDERLERİ ANORMAL BOYUTLARDA. ALINACAK TAŞITLARDA MÜTHİŞ ARTIŞ VAR”
(VERGİ YÜKÜ): Bu senenin vergi gelirlerine bakın, geçen yıla göre vergi gelirlerinde müthiş var. Ağırlıklı olarak bizden alınan, yani biz su, elektrik kullandığımızda, alışveriş yaptığımızda bizim tükettiklerimiz üzerinden alınan vergiler bunlar. Vatandaştan alınan vergilerle keyif ediyorlar. Taşıt giderleri anormal boyutlarda. Alınacak taşıtlarda müthiş artış var. Sanki Erdoğan’ın filosunda araba yokmuş gibi, bir yerden bir yere geçerken 2 dakika sürüyor konvoyu, bunu 4 dakikaya çıkarmaya çalışıyorlar sanki, dünyada yok böyle bir örneği.
“TABLOYA EKLEMEDİKLERİ RAKAMLAR VAR, BORÇLARIMIZ VAR, ÇOK BÜYÜK BORÇLARIMIZ VAR”
Bizim borçlarımız çok fazla değil, gayri safi milli hasılayla oranladığın zaman. Tabloya eklemedikleri rakamlar var, borçlarımız var, çok büyük borçlarımız var. Bunun altından gerçekten seçimden sonra Türkiye’yi büyük sıkıntılar bekliyor. Her şeyi erteliyorlar. Normalde doğalgaz alımından dolayı BOTAŞ’ın ödemesi gereken meblağları da borcu sonuçta onu da ertelemeye çalışıyorlar. O da borçları artıran bir unsur. İç borçlarda bile dövizli borçlar var. Ya da sabit faizli değil değişken faizli borçlanıyoruz, enflasyon arttıkça borç yükümüz de artıyor. Şu anda 550 milyarı geçmiş durumunda, yabancı parayla olan borçlarımız.
“3-5 SENE ÖNCE BİR ARABA ALINAN MEBLAĞLA, 55-56 BİN LİRAYLA ŞİMDİ BİR TELEFON ALABİLİYORSUNUZ”
Dünyada bir artıyorsa fiyatlar sen de beş artıyor. Faiz artırımına gidilmesinin sebebi tasarrufları teşvik etmektir, enflasyonun önünü kesmek, insanlar harcama yapmasın tasarruf yapsın ona teşvik etmektir. Enflasyon 5 ise faiz 6 ise siz enflasyon üzerinde bir birim kazanacağınız için tasarrufa gidersiniz, harcama yapmazsınız. Türkiye’deki gibi tasarruf yaparsanız, 100 liranız varsa, 100 bin liranız varsa, 100 milyon liranız varsa, bunu 1 yıl beklettiğinizde sizin alacağınız faiz enflasyonun altındaysa paranız erir. Türkiye’de 100 lira ile bir tane araba alabiliyorsanız, gelecek sene onu da alamıyorsunuz. 3-5 sene önce bir araba alınan meblağla 55-56 bin lirayla şimdi bir telefon alabiliyorsunuz. Gerçek faizi piyasaya, enflasyona göre ayarlamazsanız insanlar ellerinde para tutmaz.
Şu anda kimse Türk lirası tutmaz bu şartlarda. Tutmuyor zaten, dövize gidiyor, borsaya gidiyor, parasını değerlendirmek istiyor Türk lirasını tutmuyor, bu ne yapıyor enflasyonu artırıyor. Enflasyonla mücadele etmiyor iktidar.
“10 BİN LİRANIN ALTINDA OLMAMASI LAZIM”
(ASGARİ ÜCRET): Geçen yılın bütçesi 1 trilyon 700 milyardı, bu senenin bütçesi 4,5 trilyon lira. 1,7’den 4,5’a çıktı. Enflasyon bu, bu işte enflasyonu gösteriyor. 1,7’den 4,5’a çıkan enflasyon yüzde 140’lık, 150’lik bir enflasyonu gösteriyor, enflasyon bu gerçek anlamda. Şimdi böyle olduğu zaman asgari ücrete de çalışanlara da işçiye, memura da buna göre zam vermek zorundasınız. Geçen sene neydi yılbaşındaki asgari ücret 4 bin 250, dolayısıyla yüzde 150 olunca ne yapması lazım 10 bini geçmesi lazım, bu kadar. 10 binin altında olmaması lazım. Bütçe de bunu yansıtıyor zaten.”