CHP, Araf'tan kurtulabilse olacak aslında

7 Haziran'da "ilk defa oy kullanan seçmen" sayısı 1 milyonun üzerindeydi. Son 13 yıl içinde Türkiye, bu sayının 2 milyona dayandığı seçimleri de tecrübe etti. Kaldı ki "genç seçmen" dediğiniz "ilk kez oy kullanan" 18 yaş kuşağından ibaret değil; 20'li yaşlardan 30'ların ilk yarısına kadar genişleyen bir yelpaze söz konusu.

Son nüfus verilerine göre, Türkiye'de 15-19 yaş arası nüfus 6.5 milyonun, 20-24 ve 25-29 yaş aralıklarının her ikisi de 6'şar milyonun üzerinde. 30-34 yaşta ise yoğunluk yine artarak 6.5 milyonun üzerine çıkıyor. Özetle, mevzubahis olan, 77.6-78 milyonluk bir ülkede 25 milyonu aşan bir rakam.

Buna bir de "genç nüfus"un, bütün diğer demografik gruplardan daha güçlü bir "çarpan" etkisine sahip olduğunu ekleyin...

Feministleri kızdırmak istemem ama misal;

"Kadın"a dair bir söylemle çıktınız diyelim ortaya... Kimin desteğini alabilirsiniz en fazla?

Kadınların.

Kadının hakları, eğitimi, istihdamı, toplumsal statüsünün güçlendirilmesine dair ne vaat ederseniz edin, mevcut seçmen haritasında bu sizi, güzel yurdumun erkekleri yani o kadınların eşleri, babaları, ağabeyleri, kardeşleri için -istisnalar olsa da- maalesef bir cazibe merkezi haline getirmeye yetmeyebilir.

Ama gençler başka.

Onlara dönük söylenmiş her söz, onlarla birlikte, hatta çoğu zaman onlardan önce anne babalarını "tavlama" şansı tanır size.

Sandık matematiğinde kazanılmış her bir gençle birlikte +2 oy cepte!

Dolayısıyla, seçim beyannamesini merdiven altı işçisinden üniversiteliye, çöpten kağıt toplayarak ekmeğini çıkarmaya çalışandan özgürlüklerinin derdinde olan toplumun her kesiminden gençlere adayarak gayet akılcı, mantıklı, gerçekçi bir tercihte bulunmuş CHP.

1 Kasım'a gençlerle birlikte yürümek gibi "net" bir metot/hedef, bu zaman darlığında dağılmasını, dikkatinin, enerjisinin bölünerek etkisizleşmesini de önleyerek belirgin bir avantaj sağlayacaktır diye düşünüyorum partiye.

Eh bir de "siyaseti dinozorlardan temizleme" daveti var ki; Türkiye gibi milletvekilliğinin, parti yöneticiliklerinin "temsil makamları" olmaktan çıkıp "emekliliği olmayan mesleklere" dönüştüğü bir ülkede ihtimali bile bir ferahlık veriyor insanın içine. O aynı isimler, gözümüzün önünde yaşlanan aynı yüzler, ne zaman belireceğini ezberlediğimiz aynı mimikler nasıl yük olmuşsa artık üzerimize, tek başına bu çağrı bile şahsen benim üzerimdeki ataleti kısmen almayı başardı...

Buraya kadar her şey on numara, beş yıldız, pekiyi...

***

Ama CHP de herkesi mutlu etmeye çalışırken kimseyi edememe tehdidiyle burun buruna Türkiye tipi siyasette. (AKP'yi saymıyorum çünkü "herkes" gibi bir derdi olmadığı, etrafında kemikleştirdiği kitleler dışındakilerin huzuru, mutluluğu, refahını umursamadığını yeterince kanıtladı iktidarı süresince.) Nasıl ki MHP kendini milliyetçi-muhafazakâr-maneviyatçı-mukaddesatçı olarak tanımlayan ve seçmen kitlesinin azımsanmayacak bir kesimini oluşturan profili kaybetmemeye dönük olarak attığı her adımda kendini "laik-cumhuriyetçi-Atatürkçü" olarak tanımlayan "öteki önemli potansiyel seçmen kitlesi" hop oturup hop kalkmaya başlıyorsa yerinde... CHP de benzer bir pozisyonda aslında. Kılıçdaroğlu'nun dünkü konuşmasından örnek vereyim;

"Mevzubahis vatansa gerisi teferruattır diyen gençler"e seslenirken tek bayrak, tek devlet, tek dil, tek millet, tek vatan başlıklarında tavizsiz olan asli oy deposundan aldığı coşkulu alkış HDP'ye oy emanet edebilme eğilimindekileri kaçırmamak için "çözüm süreci" diliyle göz kırpmaya kalkıştığında cılızlaşmadı mı?

Hadi MHP, zaman içinde ülkeyi gererek, bölerek yöneten anlayış sayesinde "ortak paydaları" neredeyse kalmamış görünen her iki "profil"in de "olağan alternatifi", CHP için böyle bir durum da söz konusu değil ki. Güneydoğu'da bırakın alternatif olmayı, var olmayı bile başaramamış son seçimde!

Öz kaynaklarında fire pahasına, olağanüstü hâl, dar zaman, kısıtlı imkânla gidilen seçimde "HDP'nin çöplüğünde" macera arayacağına oyunu Karadeniz'in, Ege'nin iç bölgeleri ve Orta Anadolu gibi "görece başarısız" olduğu yerlerde yükseltmeyi denese... Bu kampanyada iyice öne çıkarılan yalın, anlaşılır ve pozitif üslubu ile bunu becermemesi için sebep yok bence...

Yazarın Diğer Yazıları