Cheney emir verdi, "yapın"

Tayyip Bey, Türk siyaset tiyatrosuna bugüne kadar gelen en usta oyuncu. Ne zaman darda kalsa mutlaka ülkeyi serseme çeviren bir konu bulup gündemi başka yanlara kaydırıp dünyanın en uygar, insan haklarına en saygılı, demokrat ve uzlaşmacı maskesini takınarak herkesi şaşkına çevirmesini beceriyor. Bu kez de kankasının yardımıyla gene aynı oyunu oynadı. İşler gerilince, öbürü davet etti, o da kavgacı gerçek yüzünü askıya astı, uysal kedi rolüne büründü, her türlü uzlaşmaya hazır olduğunu söyledi.
Türkiye’de seçimlerden bu yana, Cumhurbaşkanlığı olayı ile başlayıp, ardından türban olayı ile ortamı geren sanki o değilmiş gibi. Ergenekon davasına gelince de üç bilinmezli bir denklem. İsterseniz bu konuya biraz değinelim. Tabii ki hukuki konu üzerinde, hukuk konusunda tartışmak haddimiz değil. Ama bu işlerdeki bir dizi gariplik benim çok dikkatimi çekiyor.
Gelelim asıl konumuza, bugün yaşanan, kavga ve soruşturma araştırma olayları da bence laik ve demokratik kesimin, sistemi yıkma amacıyla mücadele eden gerici kesim karşısındaki son çırpınışları, belki de en acı deyimiyle can çekişmesi. Bizimkiler, asker sivil, eller havada oynarken onlar sistemi çökertmeyi başardılar. Gördüğünüz gibi bu işler nutuk atarak olmuyor. Bu durumu da bir şekilde gene alıştıra alıştıra yutturacaklar. Daha önce yaptıkları gibi.
Ankara’da ne yaptığını bir türlü anlayamayan Türk basının yalnızca çevre ile ilgilendikleri ABD Başkanı Cheney’in Ankara’ya yaptığı kısa ancak özlü ziyaret önemliydi aslında. Bunu görevinden ayrılacak bir yönetimin tarihi ve turistik ziyareti olarak değerlendirmeyin. Adamın güzergâhını uç uca eklerseniz neler konuştuğunun ve ne yapmak istediğinin ipuçlarını bulursunuz. Bu ziyaretle ilgili dış basına sızan ve daha sonra Ankara’daki ABD Büyükelçisi tarafından da doğrulanan nokta, Amerikan tarafının Ankara’da bazı uyarıların yapıldığı yolunda. Her ne kadar ampul takımı yok öyle dese de ne yazık ki var öyle bir şey. Talimat aldılar; “Barzani ile görüşün, devre dışı bırakmayın, Ankara’ya da davet ederek onurlandırın ve artık sınır ötesine falan da geçmeye kalkışmayın”. Gerisi fasarya.
Tabii böyle bir duruma bizimkilerin olur efendim demekten başka bir seçenekleri yok. Afganistan konusuna gelince, yani Amerika Afganistan’a asker verin diyecek ve bizimkiler de hayır olmaz diyecekler, inandınız mı. Adamlar asker falan talep etmedi. Onlar taleplerini başka yerde NATO zirvesinde yapacaklar. Ve inanın istediklerini de alacaklar, daha önce aldıkları gibi.
Kusura bakmayın ama bence Türkiye’nin gündeminde parti kapatma, Ergenekon veya türban gibi konulardan çok daha önemli bir konunun olması gerek. Dünyada ön sallantıları başlayan ekonomik deprem. Şimdi bakıyorum ne Ekonomi, ne Maliye Bakanı ne de Merkez Bankası Başkanı konu üzerinden bir açıklama veya bilgi verme işlemi yapıyor. Arkadaşlar, sanıyor musunuz Amerika’da ve Avrupa’da yaşanacak depremden Türkiye kurtulur. İnanmayın, bu deprem Türk ekonomisini yerle bir eder. Haftanın birinci ve ikinci günleri iyi görünen ekonomik tablolar, dikkat edin Çarşamba ve Perşembe günleri tepetaklak oluyor.
Bu ekonomik krizden ABD ve Avrupa birkaç sıyrıkla kurtulur ama bizim el parası ve güdümü ile yürüttüğümüz zaten yaralı ve kıçı açık ekonomimiz tepe takla gider. Bu durumda da en fazla kaybı hani kişi başına artan ancak ne hikmetse elimize bir türlü geçmeyen kişi başına düşen milli gelir var ya o yaşar. Eksilere iner. Zaten bugünlerde bıraktım çocuklarımızı borçlandırmayı, torunlarımızı da borçlu olarak dünyaya getiriyoruz. Tayyip Bey’inkiler hariç. Onlar armatör olarak doğuyorlar.

Yazarın Diğer Yazıları