Chelsea Leeds derbisi. Yeşil sahaların en vahşi rekabeti

Chelsea Leeds derbisi. Yeşil sahaların en vahşi rekabeti

Chelsea v Leeds United, İngiliz futbolunun en kötü şöhretli ve tarihi rekabetlerinden biridir. Topun taş kadar sert olduğu, bir yedek oyuncuya izin verilmesinin bir devrim olduğu, sahaların bataklık olduğu, kavgaların saha dışında olduğu kadar yaygın olduğu ve yolsuz yetkililere dair söylentilerin yaygın olduğu 1960'ların potasında şekillenmiştir.

Stereotipler kulüplerin haberlerine ve itibarlarına nüfuz eder. Leeds United, İngiltere'nin "esir alınamayan sert kuzeylileri" olarak bilinir.

Chelsea ise güneyin önde gelen takımlarından. Chelsealim futbolcular 60'ların hareketli atmosferinde Londra'nın West End'ine sık sık ziyaret etmeleriyle tanınırlardı. Muhtemelen Leedslilerden daha iyi giyinen, ailelerinden aldıklarını gözünü kırpmadan harcayabilen çocuklardı. Chelsea, kuzeyin nefret ettiği her şeydi ve Leeds ise güneyin nefret ettiği her şeydi.

Chelsea efsanelerinden Ian Hutchinson, takımlar hakkında "Biz onlardan, onlar da bizden nefret ediyordu" ifadelerini kullanmıştı.

vbvvvvv.jpg

REKABETİN DOĞUŞU

Alevler yıllar boyunca zaman zaman gürleşti ve kimi zaman azaldı. Rekabeti asıl başlatan maç, Nisan 1963'ün sonlarında bir Salı gecesi oynandı. Şimdilerde Championship olarak adlandırılan 2. Lig'de bulunan iki takım terfi için mücadele ediyordu. İngiliz futbolcu Revie, İngiliz futbolunda "Leeds Devrimi" olarak adlandırılan süreci başlamıştı. Ancak sıkışık fikstür genç oyunculardan kurulu Leeds United için çok fazlaydı.

Leeds'in bir galibiyete ihtiyacı vardı. Fakat maç 2-2'lik beraberlikle sonlandı ve sonuçla Chelsea terfi etti. İşte bu maç eşit şartlarda, benzer tarzlarda futbol oynayan iki takımın arasındaki nefret tohumlarını ekti. Leeds ertesi sezon şampiyon olarak terfi ettiğinde bitti sanılan rekabet bir anda harlandı.

Sonraki on yılda iki takım önemli maçlarda karşı karşıya geld. Her karşılaşmada oyuncular arasında yeni düşmanlıklar oluştu. Her maç yeni intikam yeminlerini beraberinde getirdi. Adaletsizliğin alevleri artık önlenemez boyutlara ulaşmıştı.

Jack Charlton o zamanlar kendisine veya kulübe haksızlık eden oyuncuların küçük bir kara defterini tutuyordu. Bir misilleme ayarlamadan hiçbir şeyi unutmayacağına dair takım arkadaşlarıyla yeminler etti. Chelsea ve Leeds'in saldırganlıklarıyla ünlenmiş holiganları vardı. Hiçbiri geri adım atmazdı ve her yeni çatışma, taraflar arasındaki büyüyen nefreti daha da tırmandırdı.

Chelsea, 1966'da Leeds'i FA Kupası'ndan, iki mükemmel golü geçersiz sayan hakemin katkısıyla elediğinde "adaletsizlik" vurgusu daha da artı. Elland Road'da oynanan bir sonraki maçta Leeds 7-0'lık, unutulmaz bir hezimet yaşadı. Chelsea'nin bu zaferi, iki takım arasındaki en farklı sonuç olarak hala tazeliğini koruyor ve tabi intikam çığlıkları da...

Rekabet bu maçtan sonra da artarak devam etti. Her iki taraf da birbirinden parçalar kopardı. Vahşi mücadeleler gişe rekorları kırdı ve İngiltere televizyon tarihinin en çok izlenen 6. yayını olan 1970 FA Kupası Finali ile zirveye ulaştı.

billy-bremner-chelsea-leeds-united-fa-cup-final-1970.jpg

1970 FA KUPASI FİNALİ İLE KÜRESELLEŞEN REKABET

Wembley'de oynanan ilk maç, olabilecek en eşit müsabakalardan biriydi. Zeminin yarısı kumdan oluşuyordı. Leeds'li Terry Cooper daha sonra "o sahada oynamak için toynaklara ihtiyaç duyuyorduk ve ne yazık ki bizim toynaklarımız yoktu" diye espri yaptı.

Chelsea'nin kalecisi Peter Bonetti, Leeds'in ataklarını büyük bir gayret ile savuşturdu. Eddie Gray, Maçın Adamı ödülünü aldı. Leeds, topu iki kez kendi kale çizgisinden uzaklaştırdı ve iki hücumlarında üç kez direkleri dövdüler. Rakipleri yenişemeyince 1912'den beri ilk kez bir FA Kupası Finali tekrar maçına gitti.

29 Nisan 1970'te, 20 milyondan fazla seyircinin önünde İngiliz futbol tarihinin en vahşi maçı olarak bilinecek olan final karşılaşması oynandı.

Webb, Cook ve Hausmann, Leeds oyuncularına erken saldırdılar. Maç boyunca topla oynama fikri, rakibi dövmekten sonra akla gelen bir fenomen oldu.

Leeds'in topa sahip olma ve şanslar konusunda daha iyi olması nedeniyle Chelsea'ye karşı çok daha fazla faul çalındı. Chelsea, Leeds'i sürekli olarak kemiriyordu ve bu taktik sonunda onları uçuruma itecekti.

İkinci yarıya biraz yaklaşıldığında sinirler iyice gerildi. Önce Cooper'ın uyluğuna çiviler saplandı, şortu parçalandı. Bütün bu sertliğe seyirci kalan hakem maçın çığırından çıkmasına kapı araladı. Şortun parçalanmasından dakika sonra Peter Osgood, hakemin adaletini beklemek istemeyen Jack Charlton'ın sırtın atladı, ayağa fırladı, döndü ve Chelsea oyuncusuna doğrudan bir diz darbesi indiri verdi.

Maçın bitimine az bir süre kala ve maç Leeds'in kontrolü altındayken Chelsea'nin golü geldi. Osgood'un bu golünden on dakika sonra, belki de bu tarihi rekabetin en korkunç olayı yaşandı: Leeds kaptanı Billy Bremner'ın ceza sahasında kung-fu tekmesi attı.

Hugh McIlvanney daha sonra kaleme aldığı hatıralarında "Jennings'in bazen sadece ölüm belgesi ibraz edildiğinde serbest vuruş verdiği görülüyordu" diye yazacaktı.

Final 15 rauntluk bir boks maçına dönüşmüş olsaydı, Leeds'in nakavt darbesi şüphesiz Chelsea'den olurdu. Chelsea, bir sonraki sezon UEFA Kupa Galipleri Kupası'nı kaldırdığında taraftar zaferi kutlamak yerine Leeds'e sataşmayı seçmişti.

Leeds'in zirve noktası beş yıl sonra Paris'teki Parc des Princes'te son derece tartışmalı koşullar altında geldi. Maçtaki iki net penaltı verilmedi ve bir gol ancak Bayern kaptanı hakemle konuştuktan sonra iptal edildi. Bütün Bu yaşananlar öfkeli Leeds taraftar ve oyuncularına komplo gibi geldi. Leeds taraftarları bugün bile "Biz Şampiyonuz, Avrupa Şampiyonları" diye şarkı söylüyor ve Bayern Münih, Leeds'in en nefret edilen rakipleri listesinde ikinci sırada.

indir.jpg

HOLİGANLAR VE VAHŞİ YILLAR

70'ler 80'lere gelindiğinde Chelsea ve Leeds, kendilerini ikinci ligde buldu. Üke politik ve ekonomik olarak sıkıntı çekerken, taraftarlar tribünlerde hayal kırıklıklarını dile getirmenin bir yolunu buldular. Kulüpler saha dışında finansal sorunlar yaşarken ve daha yeni küme düşmüşken, her iki taraftar kitlesi de şiddet, holiganlık ve ırkçılıkla mücadele etmek gibi sonu olmayan bir gayretle tutuşuyordu.

Hiçbir takım sahada özellikle rekabetçi görünmediği için aranan aksiyon taraftarlar elinden yaşatıldı.

1980'lerde oynanan maçlarda, maçlardan önce, maç sırasında ve maçlardan sonra taraftarlar arasında düzenli olarak kavgalar çıktı. Özellikle patlayıcı bir olayda, Chelsea 1984 İkinci Lig şampiyonluğunu garantilemek için 5-0 kazandığında, Leeds taraftarları gördüklerine, yakındaki iskeleden bir direği sökerek ve Chelsea'nin yeni skorbordunu çalışmaz hale getirerek karşılık verdi.

1980'ler boyunca futbol otoriteleri, polis ve hükümet etrafındaki anlatı, futboldaki artan şiddete nasıl müdahale edileceği konusundaydı, ister yanlışta olsunlar ister olmasınlar, "holigan" olarak etiketlenen taraftarları cezalandırmak etrafında dönüyordu. Bu, kısmen Hillsborough'daki trajediye yol açan bir düşünce tarzıydı. Chelsea ve Leeds felaketten sonraki hafta oynayacaklardı, bir dakikalık saygı duruşu kusursuz bir şekilde gerçekleşti. Anlatı yavaş yavaş, tüm futbol taraftarlarını şeytanlaştırmaktan, onların güvenliğine odaklanmaya doğru değişmeye başladı.

osgood-charlton.webp

1990'LAR: KÖPRÜ SAVAŞI

90'ların ortalarında kulüpler bir kez daha büyük zamanlara geri dönmüştü. Leeds 1992'de şampiyonluğu kazanmıştı ki bu, İngiltere 1. Ligi'nin Premier Lig olmadan kazanılan son şampiyonluğu idi.

Chelsea de 1996-97 sezonunda rekabet edebilecek bir takım haline döndü.

7 Aralık 1997'de, Chelsea ile rekabeti başlatan Don Revie yönetiminde Leeds'in kaptanı öldü. Dört gün sonra Old Edlington'daki küçük bir kilisede, oyuncularından oluşan bir topluluk saygılarını sunmak için bir araya geldi. O zamanlar Newcastle'da oynayan eski Leedsli David Batty, kahramanına ve çocukluğundaki kulübünde ona ilk maçına çıkmasını sağlayan menajere saygılarını sunmak için oradaydı.

Cenaze töreninden iki gün sonra Leeds, Bremner'in 38 yıl önce Leeds'teki ilk maçına çıktığı yer olan Stamford Bridge'e gitti. 1997'deki Leeds kaptanı, kızıl saçlı bir diğer ateşli İskoç orta saha oyuncusu David Hopkin'di. O gün Leeds ile karşılaşan ve Zola, Flo, Wise, Duberry ve Leboeuf'un yer aldığı Chelsea takımı, o meşhur 1970 Finali'nden bu yana ilk kez FA Kupası'na bu kadar yaklaşmıştı. Bremner için Londra kalabalığının nezaketle tuttuğu bir dakikalık saygı duruşu, fırtınadan önceki sessizliği andırıyordu.

Sessizlik hakemin düdüğü ile bozdu, kalabalık coştu ve sonra sahada kıran kırana bir mücadele başladı. Lucas Radebe'nin Gianfranco Zola'ya yaptığı insanlık dışı müdahale, maçın hakiye çalan tonunu belirledi.

O maçın ilk yarısı pek az kişinin unutacağı bir yarıydı ve geriye dönüp bu 60 yıllık rekabete baktığınızda, taraflar arasında oynanan en fırtınalı, hatta en acımasız yarı olduğunu görürsünüz. Yarı sonunda maçın hakemi Graham Poll sekiz sarı kart göstermiş ve Leeds hakem tarafından 9 kişi bırakılmıştı.

İlk 30 dakikada 21 faul vardı ve eğer maç bugün tekrarlansaydı, iki kırmızı karttan çok daha fazla kırmızı kart çıkacağında herkes hem fikir.

9 kişi kalan Leeds takımı "Çanakkale geçilmezi" oynadı ve sonraki yıllarda "Köprü Savaşı" olarak adlandırılan maçın 90 dakikası golsüz sona erdi.

mixcollage-27-feb-2024-04-33-pm-661.jpg

MODERN ÇAĞ FUTBOLUNDA SÜREN REKABET

1970'lerin sonu ve 1980'ler boyunca hem Chelsea hem de Leeds küme düştü ve mali sıkıntılarla boğuşmak zorunda kaldılar. Bu aşağı yukarı eşit statü değişiklikleri, rekabeti canlı tutmuştu. Ancak Peter Risdale'in "rüyası" Leeds'i liglerde ve beceriksiz bir sahipten diğerine sürüklerken, Chelsea tam tersi bir yolu ihtiyar etti.

Leeds 2004'te küme düştüğünde, Chelsea tarihinde 11 büyük kupa kazanmış ve bir kez İngiltere şampiyonu olmuştu. Leeds 9 büyük kupa kazanmış ve üç kez de İngiltere şampiyonu olmuştu. Ancak Roman Abramovich adlı Rus milyarder Chelsea'yi satın alıp Premier Lig yatırımını bir üst seviyeye taşıdığında, Chelsea'nin kupa dolabı da dolmaya başladı.

Leeds, İngiltere'nin üçüncü ligi olan League One'a düşerken Chelsea 21 büyük kupa kazandı, 5 kez İngiltere Şampiyonu oldu ve 2 Şampiyonlar Ligi zaferi elde etti. Zafer serisinin yanı sıra Leeds'in en büyük başarıları iki kez yükselmek ve FA Kupası'nda Manchester United'ı bir kez yenmekti. Leeds United eski ihtişamına kavuşana ve Premier Lig'in zirvesinde düzenli olarak rekabet edebilene kadar, bu bir zamanlar harika olan rekabet tek taraflı olmaya devam edecek gibi duruyor.

mixcollage-27-feb-2024-02-49-pm-4024.jpg

sport-preview-rudiger-1.webp

cgagvwg1ke-aygqiaaeekzz-l7a424-jpg.webp

erz4hidqvbji7mp3p5t5e5viva.jpg