Cephelerden gelen haberler
İçeride biz birbirimizi yerken cephelerdeki savaş kızışarak devam ediyor. Gelen haberler endişe verici. Başımızı kaldırıp neler oluyor diyecek ne fırsatımız, ne de zamanımız var. Bazıları belki duyuyor, görüyor, ama düşünecek, anlayacak, tedbir alacak vakti yok. Çünkü içerideki kavga da kızışıyor.
Asırlık meselelerin sosyolojik, kültürel, siyasi karakteri yokmuş; çözümleri, nesillerin eğitimi, refahı, kısaca toplam kalitesiyle ilgili değilmiş gibi hareket ediliyor. Acemilikle fırsat bu fırsat deyip, tarihten de ders almadan; günlük, tepeden inme, sınırları aşan, cepheleşmeyi keskinleştiren, toplumda korku yaratan usullerle çözüm bulunacağı zannediliyor.
Birileri çıkıp da durun, sağduyulu olun, bu kavgadan kimseye hayır gelmez. Ey 72 milletle diyalog kuranlar, bu hoşgörüyü kendi insanından niçin esirgiyorsunuz diyemiyor. Diyemez, dese de fayda etmez. Çünkü, ideolojik saplantı aklı esir almış, gözler kararmış, dinleyen duyan yok, hırs ve öfke bünyeyi sarmış. Hele İran ve Suriye konusunda ABD’nin ağır talepleri iktidarı öylesine sıkıştırıyor ki, acaba “boyun eğildi mi” demekten kendimizi alamıyoruz. Hasılı işimiz gittikçe zorlaşıyor.
* * *
İşte bu ortamda cephelerden gelen haberler hiç iyi değil. Ermenistan’da bir şeyler pişiriliyor. Irak’ta Türkmenler, Kerkük, Barzani, Bağdat zemininde ciddi gelişmeler var. Bunlar olurken siz orada yoksanız, ortaya çıkan şekillenmeleri sonradan değiştiremezsiniz. Bölücü terör can almaya devam ediyor. Toprağa verilenler sanki şehit cenazesi değilmiş gibi ülke seyirci durumuna düşürülmüş. Sömürgecilerin Barzani’ye yükledikleri PKK misyonu güçlendiriliyor. Patrikhane’nin bağımsızlığı yolunda hazırlıklar hızla ilerliyor. KKTC Talat’a emanet, Rumlarla yapılan görüşmelerden rahatsız edici bilgiler geliyor.
* * *
1 Temmuz’da yapılan Talat-Hristofyas görüşmesi sonrasında BM Genel Sekreteri’nin sözcüsü Michael Montas’ın açıklaması şöyle: “Gelecekteki Birleşik Kıbrıs’ta tek egemenlik, tek vatandaşlık konularında ilke anlaşmasına varmışlardır.” Ayrıca iki lider, tek egemenlik ve tek kimliğin nasıl uygulanabileceğini de görüşmüşler. Bunun ne olduğuna dair Hristofyas ipucu veriyor. Diyor ki; “Sn. Talat’la işgale ve anavatanlara (Türkiye-Yunanistan) bağımlılığa karşı mücadele veriyoruz.”
Bu açıklamalara göre; “tek egemenlik-tek vatandaşlık” tan anlaşılması gereken, Kıbrıs’tan Türk askerinin çıkarılması, Garanti Anlaşması’nın geçersiz sayılması ve çözümün Kıbrıs’taki tarafların iradesine bırakılmasını anlamamız gerekiyor. Nitekim Rum basınındaki haberlere göre, bu sonuçtan Rumlar, BM ve ABD memnun. DİSİ, herkesi sorumlu, ciddi ve ılımlı olmaya çağırıp, “Rum Ulusal Konseyi” nin konuyla ilgili kararının beklenmesini istiyor. Bu Konsey bizdeki MGK’nın karşılığı bir kuruluş, ancak kararları herkesi bağlıyor.
Böylesine önemli gelişmeler yaşanırken, şu ana kadar KKTC ve Türkiye’den resmi hiçbir açıklama yapılmamış olması da çok dikkat çekicidir. Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş bu anlaşmayı çok yanlış bulduğunu söylüyor. KKTC basını ise “Ne oluyoruz” diyerek hayretini ve endişesini ifade etti.
Yine KKTC basınındaki yorumlara göre; Talat bu tavizi, eylül ayında BM Genel Sekreteri’nin başkanlığında yapılacak kapsamlı çözüm görüşmelerinin başlamasını temin için vermiş. Ancak güvenilmez biri olan Hristofyas’ın bir bahaneyle yan çizmesi halinde Türk tarafının çok zor duruma düşeceği de belirtiliyor. Zor duruma düşülecektir, çünkü, bu “tek egemenlik-tek vatandaşlık” öylesine köklü bir ilke ki, bundan sonraki her görüşme bu ilke üzerine inşa edilecektir.
Evet Kıbrıs cephesinde olanların sadece bir kesiti böyle. Türkiye’deki tehlikeli kavga durdurulmazsa, işlerin nereye gideceğini görmek zor değildir.
Allah yardımcımız olsun!..